3. Hukuk Dairesi Esas No: 2017/229 Karar No: 2018/10520 Karar Tarihi: 24.10.2018
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2017/229 Esas 2018/10520 Karar Sayılı İlamı
3. Hukuk Dairesi 2017/229 E. , 2018/10520 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ:TÜKETİCİ MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraflarca temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı; harici taşınmaz satışı nedeniyle ödenen 10.000-TL kapora bedelinin davalıdan iadesinin talep edildiği, 6.500-TL’nin 2 taksit ile ödendiği, ödenmeyen 3.500-TL’nin tahsili için başlatılan icra takibine itiraz edildiği, itirazın iptali ile % 20"den aşağı olmamak üzere inkar tazminatı ödenmesine karar verilmesi istenmiştir.Davalı; davanın reddi ile % 20"den az olmamak üzere tazminata hükmedilmesi istenmiştir.Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile ... 7. İcra Dairesinin 2015/11601 sayılı dosyasına ileri sürülen itirazın kısmen iptali ile takibin 3.500-TL asıl alacak üzerinden ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren % 9 ve azalan oranlarda yasal faizi yürütülmek suretiyle devamına, icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, süresi içinde taraflarca temyiz edilmiştir. 1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının tüm temyiz itirazları yerinde değildir. 2) Davacının icra inkar tazminatına yönelik temyiz itirazlarına gelince; İcra ve İflas Kanunu"nun 67. maddesinin 2. fıkrası hükmünce, inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur.Somut olayda, dava konusu alacak miktarı (likit) belirlenebilir olduğundan icra inkar tazminatına karar verilmesi gerekirken, mahkemece icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmesi doğru değilse de, bu hususun giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 6100 sayılı HMK"nun geçici 3.maddesinin yollamasıyla HUMK"nun 438/7. maddesi uyarınca kararın düzeltilerek onanması gerekir. SONUÇ: Yukarıda birinci bendde açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının reddine, ikinci bendde açıklanan yöne ilişkin davacının temyiz itirazlarının kabulü ile, temyiz olunan kararın icra inkâr tazminatına ilişkin hüküm fıkrasında yer alan “İİK’nun 67. maddesi koşulları bulunmadığından inkar tazminatı talebinin reddine,” cümlesinin hükümden tamamen çıkartılmasına, bunun yerine “asıl alacağın % 20 oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” ifadesinin yazılması suretiyle hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 24.10.2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.