11. Hukuk Dairesi 2016/4675 E. , 2017/381 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 01/07/2015 tarih ve 2014/492-2015/498 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 17/01/2017 günü hazır bulunan davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacının dava dışı ... Tütün Mamulleri A.Ş’nin taşıma işlerini üstlendiğini, davalı ile müvekkili şirket arasında alt taşıma işlerine ilişkin “taşıma hizmetleri sözleşmesi” akdedildiğini, ilgili sözleşme uyarınca 12.03.2013 tarihinde ...’dan ...’ya nakledilmek üzere teslim edilen 120 koli sigaranın araç sürücüsü tarafından çalındığının öğrenildiğini, olayla ilgili olarak başlatılan soruşturma neticesinde çalınan malların bir kısmının bulunduğunu, ancak toplam 37.281,00 TL bedelli ürünün bulunamadığını, ilgili ürünlerin alıcısına teslim edilmemesi sebebiyle dava dışı şirket tarafından davacı şirkete 37.281,00 TL bedelli fatura gönderildiğini ve bu fatura/zarar bedelinin davacı tarafından ödendiğini, bu nedenle davalının davacı şirketin uğradığı zararı karşılamakla yükümlü olduğunu, ayrıca taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 8.1 maddesi uyarınca davalının geç teslim edilen ve teslim edilemeyen mallar için 5.000,00 TL ifaya ekli cezai şartı ödemekle yükümlü olduğunu, davacının davalıya keşide ettiği ihtarname ekinde çalınan mal bedellerine ve cezai şart talebine ilişkin fatura gönderildiğini, davalının fatura bedelini ödememesi üzerine icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu ileri sürerek; davalının icra takibine yaptığı itirazın iptaline ve alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 12.1 maddesinde “sözleşme ..2009 tarihinden ...2011 tarihine kadar geçerlidir” denilerek gün ve ay belirtilmeden sözleşmenin süresinin belirtildiğini, ayrıca sözleşmenin 12.2 maddesinde sözleşmenin uzatılmamış olması halinde süre sonunda herhangi bir ihbara gerek kalmaksızın kendiliğinden sona ereceğinin düzenlendiğini, bu durumda, taraflar arasındaki sözleşmenin en geç 31.12.2011 tarihi itibariyle geçerliliğini kaybettiğini, bu tarihten sonra taraflar arasında yapılmış olan taşıma işlerinde taraflar arasında geçerliliğini yitirmiş olan bu iki sözleşmenin uygulanamayacağını, davacının 2012 Aralık ayında müvekkili şirket ile çalışmak için yeniden fiyat istediğini, müvekkili şirket tarafından gönderilen fiyat listesine davacı tarafça hiçbir cevap verilmediğini,
ayrıca sözleşmelerin davalıya ulaşan örneklerinde davacının yetkililerinin imzalarının eksik olduğunu, bu açıdan her iki sözleşmenin de geçerli irade beyanı taşıyan sözleşmeler olmadığını, dava konusu uyuşmazlıkta, davacı ile davalının 12.03.2013 tarihinde bir taşıma işi için anlaştıklarını, 13.03.2013 günü ...’in sürücüsü olduğu araca yüklenen sigaraların yerine ulaşmadığını ve sürücü hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu, çalınan malların bulunduğu aracın davalı şirkete ait olmadığını, müvekkili şirketin sadece aracı bularak plakasını davacı şirkete verdiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, taraflar arasında taşıma sözleşmesinin kurulduğu ve taşıyıcının taşıma süresince malda gelen zarardan sorumlu olduğu, dava konusu taşıma tarihinde çerçeve nitelikteki sözleşme tarafları bağlayıcı olmadığından cezai şart talebinin yerinde olmadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, davalının icra dosyasındaki itirazının 44.250,00 TL asıl alacakla ilgili olarak iptaline, takibin bu miktar üzerinden aynı şartlarla devamına, yasal şartlar oluştuğundan davacı lehine 44.250,00 TL asıl alacağın %20"si oranında hesaplanacak icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, davalı vekilinin cezai şart ile ilgili yapmış olduğu 5.000,00 TL"lik takibe ilişkin itiraz yönünden bu miktara ilişkin takibin iptaline, şartları oluşmadığından davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava, taşıma sözleşmesine dayalı tazminatın ve cezai şartın tahsili amacıyla girişilen icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, taraflar arasındaki sözleşmenin 12. maddesinde sadece yıl belirtmek suretiyle geçerlilik süresinin ay ve gün kısımlarının boş bırakıldığı, her iki tarafın da tacir olduğu ve basiretli tacir gibi hareket etmek zorunda olduğu dikkate alınarak cezai şart gibi önemli hükümleri havi bir sözleşmenin tarafları bağlamaya devam etmesi için süresinin ya da geçerli olmaya devam edeceğinin açık bir şekilde belirlenmesi gerektiği, şekli olarak süresi sona ermiş olduğundan çerçeve nitelikteki sözleşmenin davalıyı bağlayıcı olmadığı, süre sonunda sözleşmenin kendiliğinden sona ereceği belirtildiğinden yapılan dava konusu taşıma işinin söz konusu çerçeve sözleşmeye dayandığının kabul edilemeyeceği, dava konusu taşıma tarihinde çerçeve nitelikteki sözleşme tarafları bağlayıcı olmadığından cezai şart talebinin yerinde olmadığı gerekçesiyle cezai şart talebine ilişkin kısım reddedilirken, davalı vekilinin icra dosyasına yapmış olduğu yetki itirazının aynı sözleşmedeki yetki şartı sebebiyle reddine karar verilmiştir. Böylece, taraflar arasındaki ibraz edilen sözleşmenin bağlayıcı olmadığı kabul edildiği halde aynı sözleşmedeki yetki şartına dayalı olarak icra dairesinin yetkisine yapılan yetki itirazının reddi yerinde görülmemiştir. Bu suretle, taşımanın ...’dan ...’ya yapılacağının kararlaştırılmış olması, davalının merkezinin Antalya’da bulunduğu ve taraflar arasındaki ibraz edilen sözleşmenin süresinin sona ermesi nedeniyle dava konusu taşımaya uygulanamayacak olması nedeniyle takibin yapıldığı icra dairesi yetkili bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken sözleşmedeki yetki şartına dayalı olarak davalı vekilinin icra dosyasına yapmış olduğu yetki itirazının reddiyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
3- Davacı vekilinin katılma suretiyle temyiz isteminin incelenmesine gelince, mahkeme ilamı, hükmü temyiz eden davacı vekiline 09/10/2015 günü, davalı vekilinin temyiz dilekçesi ise 02/11/2015 tarihinde tebliğ edilmiş ve hüküm anılan davacı vekili tarafından HUMK 433 ncü maddesinde öngörülen katılma yoluyla temyiz süresi geçirildikten sonra 13/11/2015 tarihinde temyiz edilmiştir. 01/03/1990 gün ve 3-4 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı’nda süresinden sonra yapılan temyiz istemleri hakkında yerel mahkeme bir karar verilebileceği gibi, Yargıtayca da bir karar verilebileceği öngörüldüğünden HUMK 432/4 nci maddesi uyarınca davacı vekilinin temyiz isteminin süre yönünden reddine karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, (3) numaralı bentte yazılı nedenlerle davacı vekilinin temyiz isteminin REDDİNE, takdir olunan 1. 480,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 19/01/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.