14. Hukuk Dairesi 2015/4124 E. , 2017/5432 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 05.10.2006 gününde verilen dilekçe ile satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 28.05.2009 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı, 05.06.1979 tarihli biçimine uygun düzenlenen satış vaadi sözleşmesine göre, davalıların murisi ... adına kayıtlı 7 pafta 233 parseldeki 150/20731 tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar davaya cevap vermemişlerdir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hükmü davalı ... temyiz etmiştir.
Satış vaadi sözleşmesinde vaad borçlusu olarak yer alan ... nüfus kayıtlarına göre 17.09.2000 tarihinde öldüğü, mirasçısı olarak çocukları ... ve ..."ın kaldığı görülmektedir.
Her iki davalının dava dilekçesinde yazılı adreslerin de dava dilekçesi tebliğ edilememiştir. Yargılama sırasında davalıların adresleri araştırılmış, bir kısım adresler bildirilmiş, son olarak ilçe seçim kurulu tarafından bildirilen adreslerinde davalılara Tebligat Kanunu"nun 21. maddesine göre tebligat yapıldığı, bu tebligatların usulüne uygun olduğu kabul edilerek yargılamaya devamla davanın kabulüne karar verilmiştir.
Tebligat Kanunu"nun 21 ve Tebligat Tüzüğünün 28. maddeleri uyarınca; yapılacak tebliğ işleminde muhatap adreste bulunmaz ise, adreste bulunmama nedeninin araştırılarak komşu (kapıcı, yönetici) beyanının alınması, beyanda bulunan komşunun mutlaka adı ve soyadının ve komşu olduğunun belirtilmesi ayrıca imzasının alınması ya da imzadan imtina durumunda tebligat parçasına yazılması gerekir. Aksi halde yapılan tebliğ işlemi geçersiz olur. Her iki davalıya usulüne uygun olarak yapıldığı mahkemece kabul edilen 21.02.2008 ve 22.02.2008 tarihli tebligatların Tebligat Kanunu"nun hangi maddesine göre yapıldığı tebligat belgesine yazılmadığı gibi gerek Tebligat Kanunu"nun 21. maddesi gerekse Tebligat Tüzüğü"nün 28. maddesinde yazılı şekilde uyulmadığı görülmektedir. Bu itibarla yapılan tebligatlar usulsüzdür.
Mahkeme kararı da aynı şekilde davalı ..."a usulsüz olarak tebliğ edilmiş, diğer davalı ..."a ise karar tebliği yapılamamıştır.
Dosya karardan sonra başkaca bir işlem yapılmaksızın bırakılmış, davacı 10.06.2014 tarihli dilekçesi ile davalı ..."ın MERNİS adresine ya da Almanya adresine kararın tebliğini istemiştir.
Bundan sonra davalı ..."ın Almanya adresi belirlenerek 7201 sayılı Kanunun 25/A maddesi gereğince karar tebliğe çıkarılmıştır. Anılan maddede yabancı ülkede yapılacak tebligatlar ile ilgili düzenleme yer almaktadır. Ne var ki, davalı ... adına yurt dışı adresine gönderilen tebligata ilişkin tebliğ belgesi de dosya içerisinde yer almadığından usulüne uygun olup olmadığı denetlenememektedir.
Ancak, davalı ..., davalı ..."a Almanya"da hükmün tebliği ile davadan haberdar olduklarını belirterek kararı temyize getirmiştir.
Davalıların usulüne uygun olarak duruşmalara davet edilmesi hukuki dinlenilme hakkının zorunlu bir sonucu olup, aksi hal savunma hakkının kısıtlanmasına neden olur. Bir başka anlatımla, mahkeme davalıyı savunma hakkı tanımak amacıyla usulüne uygun olarak cevap vermeye ve duruşmalara katılmaya davet etmedikçe yargılamaya devam edip hükmünü veremez.
Mahkeme kararında, "taraflara usulüne uygun davetiyeler tebliğ edilmiş, davalılar duruşmaya gelmedikleri gibi cevapta da bulunmamışlardır" şeklinde yazılan gerekçe bölümü dosya içeriğine uymamakta ve tebligatların usulsüz olarak yapılmış oldukları hususunu değiştirmemektedir.
Hal böyle olunca; davalılara usulüne uygun olarak duruşma gününün tebliğ edilmesi, taraf teşkili sağlandıktan sonra yanların gösterecekleri kanıtların toplanması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken usulsüz tebligat ile yetinilip yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21.06.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.