14. Hukuk Dairesi 2015/4097 E. , 2017/5430 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 08.01.2013 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı kurulması talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 17.06.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, geçit hakkı kurulması istemine ilişkindir.
Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda, bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına geçit istenen taşınmaz paylı mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir.
Geçit tesisi davalarında başlangıçta davacı tarafından öngörülemediğinden dava dilekçesinde talep edilen yer dışındaki güzergahlardan da geçit kurulması gerekebilir. Bu güzergah üzerindeki taşınmazların maliklerine dava dilekçesi ile husumet yöneltilmemiş olması kabul edilebilir bir yanılgıya dayandığından 6100 sayılı HMK’nun 124. maddesi gereğince dürüstlük kuralına aykırı olmayan bu taraf değişikliği talebi kabul edilerek davacının bu kişilerin harçsız olarak davaya katılmalarını sağlamasına imkan verilmelidir.
Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle tarım alanlarında, nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilmesinin zorunlu olduğu hallerde, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.
Somut olaya gelince;
Davacılar maliki bulundukları 321 parsel sayılı (yenileme ile 125 ada 6 parsel olmuştur) taşınmazın ana yola çıkışı bulunmadığından davalıya ait 283 parsel sayılı (yenileme ile 125 ada 8 parsel olmuştur) taşınmazdan geçit hakkı kurulmasını istemişlerdir.
Mahkeme davanın kabulüne, davacı parseli lehine, davalıya ait 8 numaralı parselde 1 numaralı güzergahtan geçit hakkı tesisine karar vermiş, hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
Burada öncelikle HMK"nın 297. maddesi hükmünün (1086 sayılı HUMK.388 ve 389. maddeleri) hatırlatılması gerekmektedir. Verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve hakların ileride tarafların yeni bazı uyuşmazlıklar içine düşmemeleri için açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi ve yazılması zorunludur. Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Ne var ki; mahkemece kurulan hükümde kurulan geçit güzergahının boyunun ve eninin gösterilmediği anlaşılmaktadır. Esasen bu husus hükme esas alınan kroki ve raporda da belirtilmemiştir. Geçit yerinin kroki kapsamında ölçeksiz şekilde gösterilmesi yeterli olmadığından hükmün infazında da tereddüt yaratılmış olacaktır. Bu şekildeki bir hükmün Tapu Sicili tarafından da duraksamasız infaz edileceği söylenemez.
Mahkemece değinilen yön gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21.06.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.