10. Ceza Dairesi 2018/957 E. , 2018/3820 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı"nın, 15/03/2018 tarihli yazısı ile kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık ... hakkında açılan kamu davası üzerine yapılan yargılama sonucunda, sanığın beraatine dair ... 20. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 25/10/2017 tarihli ve 2017/554 esas, 2017/663 sayılı kararının kanun yararına bozulmasına yönelik talebi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 22/03/2018 tarihli yazı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A) Konuyla ...:
1- Sanık hakkında, 12/01/2016 tarihinde işlediği iddia olunan kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçuna ilişkin olarak kamu davasının açılmasının ertelenmesine, bir yıl süre ile denetimli serbestlik ve tedavi tedbiri uygulanmasına, ayrıca denetimli serbestlik tedbiri kapsamında yüklenen yükümlülüklere ve tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi, tekrar kullanmak için uyuşturucu madde bulundurması veya kullanması halinde erteleme kararının kaldırılarak kamu davası açılacağı hususunun ihtar edilmesine karar verildiği, erteleme kararının tebliğ edildiği,
2- Denetimli serbestlik ve tedavi tedbirinin infazı aşamasında, şüphelinin yapılan uyarıya rağmen ikinci kez yükümlülüklerini ihlal ederek tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uymamakta ısrar ettiği gerekçesi ile kamu davasının ertelenmesi kararının kaldırıldığı ve kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan TCK"nın 191. maddesinin 1. fıkrası uyarınca kamu davası açıldığı,
3- Yapılan yargılama sonucunda, ... 20. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 25/10/2017 tarihli ve 2017/554 esas, 2017/663 sayılı kararı ile "yükümlülüklere uygun davranmamakta ısrar etme şartları oluşmadığı” gerekçesi ile “sanığın beraatine” ve “kamu davası açılmasının ertelenmesi doğrultusunda tedavili denetimli serbestlik kararı uygulanmasına” karar verildiği, hükmün yasa yolu incelemesinden geçmeksizin kesinleştiği,
Anlaşılmıştır.
B) Kanun Yararına Bozma Talebi:
Kanun yararına bozma talebi ve ihbar yazısında, "Dosya kapsamına göre, adı geçen sanık hakkında 6545 sayılı Kanun ile değişik 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 191/2. maddesi uyarınca kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verildiği ve 191/3. maddesi uyarınca bir yıl denetimli serbestlik süresi belirlendiği, sanığın bu süre içerisinde başka suçtan tutuklanarak cezaevine alındığı Çankırı E Tipi Ceza İnfaz Kurumunda bulunduğu sırada denetimli serbestlik kararına uygun olarak rapor aldırılması maksadıyla Çankırı Devlet Hastanesine sevk edildiği, idrar örneği istendiği halde idrar vermediği ve raporun alınamadığı, sanığın bu hareketinin tekrarının ikinci kez ihlâl olarak değerlendirileceği belirtilmiş ise de, başka suçtan tutuklu veya hükümlü bulunan sanığın ne denli denetimli serbestlik kararına uymadığı açıkça belirtilmeden sadece idrar vermemesi ihlâlde ısrar olarak kabul edilemeyeceğinden gerekli görüldüğünde uyuşturucu madde kullandığının başka şekilde tespiti mümkün olup, başka suretle rapor aldırılması da olanaklı olduğundan bahisle ikinci ihlâlin ısrar etme şartlarının oluşmadığı kabul edilerek tedavi ve denetimli serbestlik kararına devam olunmak maksadıyla dosyanın denetimli serbestlik bürosuna gönderilmek üzere suçun oluşmadığından bahisle beraat kararı verilmiş ise de, 5237 sayılı Kanun’un 191/2. maddesinde "Bu suçtan dolayı başlatılan soruşturmada şüpheli hakkında 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 171 inci maddesindeki şartlar aranmaksızın, beş yıl süreyle kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilir.", 191/3. maddesinde "Erteleme süresi zarfında şüpheli hakkında asgari bir yıl süreyle denetimli serbestlik tedbiri uygulanır." ve 191/4-a maddesinde "Kişinin, erteleme süresi zarfında; a) Kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi,...hâlinde, hakkında kamu davası açılır." şeklinde düzenlemeler yer aldığı, yine 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223/2. maddesinde "Beraat kararı; a) Yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olması,...Hallerinde verilir." şeklinde düzenleme bulunduğu, somut olayda ise sanığın üzerine atılı uyuşturucu madde kullanma fiilinin kanunda suç olarak tanımlanmış olduğu, hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilmiş olan sanığın kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmamakta ısrar etmesi şartının gerçekleşmediği gerekçesi ile beraat kararı verilemeyeceği, aksi halde uyuşturucu madde kullanmak suçundan bir daha kovuşturma yapılmasının mümkün olmayacağı, bu halde kamu davasının açılması bir şarta (yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etme şartına) bağlanmış olduğundan, mahkemece ısrar şartının gerçekleşmediği kanaatine varılması durumunda, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223/8. maddesi uyarınca durma kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir." denilerek, ... 20. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 25/10/2017 tarihli ve 2017/554 esas, 2017/663 sayılı kararının bozulması istenmiştir.
C) Konunun Değerlendirilmesi:
TCK"nın 191. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendinde, "Kişinin, erteleme süresi zarfında; kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi ... hâlinde, hakkında kamu davası açılır." hükmüne yer verilmiştir.
CMK"nın 223. maddesinin 2. fıkrasında, “Beraat kararı; a) Yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olması, b) Yüklenen suçun sanık tarafından işlenmediğinin sabit olması, c) Yüklenen suç açısından failin kast veya taksirinin bulunmaması, d) Yüklenen suçun sanık tarafından işlenmesine rağmen, olayda bir hukuka uygunluk nedeninin bulunması, e) Yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması, hallerinde verilir.”, 8. fıkrasında ise, "Türk Ceza Kanununda öngörülen düşme sebeplerinin varlığı ya da soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması hallerinde, davanın düşmesine karar verilir. Ancak, soruşturmanın veya kovuşturmanın yapılması şarta bağlı tutulmuş olup da şartın henüz gerçekleşmediği anlaşılırsa; gerçekleşmesini beklemek üzere, durma kararı verilir. Bu karara itiraz edilebilir." hükmü öngörülmüştür.
Somut olayda, mahkemece “yükümlülüklere uygun davranmamakta ısrar etme şartları oluşmadığı” gerekçesi ile, “sanığın beraatine” karar verilmiş ise de, yargılama sonucunda “beraat” kararı verilebilecek haller CMK’nın 223. maddesinin 2. fıkrasında ayrıntılı olarak düzenlenmiş olup, mahkemenin beraat kararı verme gerekçesi dosya kapsamına ve yasaya uygun değildir. Ayrıca, “beraat” kararı ile yargılama sonlandırılınca, sanığın bütün yükümlülükleri ortadan kalkacağından, yargılama konusu eyleme ilişkin beraat kararı verildikten sonra ayrıca “kamu davası açılmasının ertelenmesi doğrultusunda tedavili denetimli serbestlik kararı uygulanmasına” karar verilerek hüküm karıştırıldığından, kararın infaz kabiliyeti bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan TCK"nın 191. maddesinin 1. fıkrası uyarınca sanığın cezalandırılması isteğiyle açılan davada, mahkemenin takdirine ve delillerin değerlendirilmesine göre, "kovuşturma şartı" olan "ısrar koşulunun" gerçekleşmediğinin anlaşılması durumunda, Mahkeme tarafından CMK"nın 223. maddesinin 8. fıkrasının 2. cümlesi gereğince bu şartın gerçekleşmesini beklemek üzere “davanın durmasına” ve denetimli serbestlik dosyanın infazına devam edilebilmesi için Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar verilmesi gerekirdi.
Ancak somut olayda mahkemece yukarıda belirtildiği üzere CMK’nın 223. maddesinin 2. fıkrasında yer almayan bir nedenle yasaya ve hükmün gerekçesine aykırı şekilde “sanığın beraatine” karar verilmiş, sonra da sanki durma kararı verilmişcesine “kamu davası açılmasının ertelenmesi doğrultusunda tedavili denetimli serbestlik kararı uygulanmasına” ibaresine yer verilerek hükümde çelişkiye neden olunmuştur. Bu şekilde çelişkili hüküm kurulması ve hükmün karıştırılması yasaya aykırı olduğundan, hükmün karıştırılması halinde mahkemenin iradesi açık şekilde ortaya çıkmadığı için kazanılmış haktan da söz edilemeyeceğinden kanun yararına bozma talebi bu değişik gerekçe ile kabul edilmiştir.
D) Karar :
Açıklanan nedenlere göre; ... 20. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 25/10/2017 tarihli ve 2017/554 esas, 2017/663 sayılı kararının 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanun"un 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için dosyanın Adalet Bakanlığı"na iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na gönderilmesine, 26.04.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.