Taraflar arasındaki “alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 7.Asliye Ticaret Mahkemesi"nce davanın reddine dair verilen 27.10.2009 gün ve 2003/1256 E.-2009/711 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 10.10.2011 gün ve 2010/2064 E.-2011/12512 K. sayılı ilamı ile;
(...Davacı vekili; davalı bankaya ait keşidecisi davalı M.S. A. cirantası davalı A.E. olan 25.11.2001 ve 30.11.2001 keşide tarihli (7.500) TL ve (8.500) TL bedelli iki adet çekin, alacağına karşılık olarak dava dışı 3.kişiler tarafından müvekkiline ciro edildiğini, çeklerin süresinde yapılan ibrazında karşılığının çıkmadığını, bundan sonra davalılara yaptıkları başvurularda çekin ödeneceği söylenerek müvekkilinin oyalandığını ve çeklerin zamanaşımına uğratıldığını, keşideci ve ciranta olan davalılar hakkında yaptıkları takibe davalılardan keşideci M.S.A."ın söz konusu çeklerin davalı bankaca kendisine teslim edilmeden kaybedildiği ve kendisi tarafından düzenlenmediğinden bahisle itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, davalı bankanın çeklerin kaybolmasında gerekli özeni göstermediği gibi çalışanlarının kusurlu eylemlerinden dolayı da sorumlu olduğunu ileri sürerek davalıların müştereken ve müteselsilen borçlu olduklarının tespitini, (16.000) TL çek bedeli (gecikme faizi ve çek tazminatı ile birlikte) ve bugüne kadar yaptıkları masraflar karşılığı olarak 212.917.120. TL (212,92) TL’nin davalılardan müteselsilen tahsilini, davalıların %40 tazminata mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı M. S. A.vekili; bankaca müvekkili adına düzenlenen çek karnesinin müvekkiline teslim edilmeden banka şubesinde kaybolduğunu, davacının ileri sürdüğü çeklerdeki keşideci imzasının müvekkiline ait olmadığını, davacıyı ve çekteki cirantayı tanımadıklarını beyanla davanın reddini savunmuştur.
Davalı Halk Bankası vekili ise davanın zamanaşımına uğradığını, çeklerin çalıntı olduğunu, müvekkilinin diğer davalılarla işbirliği yaptığı yönündeki iddiaların kabul edilemez olduğunu, çekler çalındıktan sonra müvekkili tarafından her türlü tedbirin alındığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece; iddia, savunma, toplanan kanıtlar ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu çeklerin zaman aşımına uğradığı, TTK" nun 644. maddesine dayalı sebepsiz zenginleşme davasının çekin zaman aşımına uğradığı tarihten itibaren 1 yıl içerisinde açılması gerektiği, bu süre geçtiğine ve çekin zaman aşımına uğradığı ileri sürülerek alacak talep edildiğine göre davacının temel ilişkiye dayandığı, oysa taraflar arasında ticari bir ilişki bulunmadığı gerekçesi ile davalılar Halk Bankası ve M.S. A. hakkındaki davanın reddine, davalı A. E. hakkındaki dava atiye terk edildiğinden bu konuda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava tazminat istemine ilişkin olup, davacı bankanın çek koçanını iyi saklamadığı, keşidecinin de banka yetkilileri ile işbirliği içinde olduklarını iddia ettiğine göre, keşideci davalı ve davacı hakkında açılan ceza davalarının sonucu beklenmek ve gerçekten de banka yetkililerince çek koçanlarının iyi saklanmaması sebebiyle çekler 3.kişilerin eline geçmiş ise, BK."nun 99. maddesi uyarınca hafif kusurlarından dahi sorumlu olan bankanın davacı zararından sorumlu olacağı nazara alınarak neticesine göre hüküm kurmak gerekirken, davacı tarafından açılan davanın niteliğinde hataya düşülerek yazılı olduğu şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir...)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, alacak istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, davacı vekilinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde gösterilen nedenlerle bozulmuştur.
Yerel Mahkemece, önceki kararda gerekçe değiştirilerek direnilmiş; hükmü temyize davacı vekili getirmiştir.
Hukuk Genel Kurulu’ndaki görüşme sırasında, işin esasının incelenmesinden önce, temyize konu kararın gerçekte yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı; dolayısıyla, temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulu"nca mı, yoksa Özel Dairece mi yapılması gerektiği hususu, ön sorun olarak tartışılmıştır.
Bilindiği üzere; direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için, mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir (6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 429.maddesi). Eş söyleyişle; mahkemenin yeni bir delile dayanarak veya bozmadan esinlenerek gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek karar vermiş olması halinde, direnme kararının varlığından söz edilemez.
Somut olayda ise; bozma ilamında, davaya konu çek yapraklarının banka yetkililerince iyi saklanmaması sebebiyle çeklerin üçüncü kişilerin eline geçtiğinin tespit edilmesi halinde BK."nun 99. maddesi uyarınca hafif kusurlarından dahi sorumlu olan bankanın davacı zararından sorumlu olacağı nazara alınarak neticesine göre hüküm kurulması gerektiği belirtilmiştir. Yerel mahkeme tarafından bozma sonrasında verilen kararda ise “…bu konuda taraf delilleri incelenerek yapılan araştırmada herhangi bir bulgu elde edilemediği...” açıklanarak davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkemenin direnme olarak adlandırdığı temyize konu karar bu haliyle, Özel Daire denetiminden geçmeyen tamamen yeni gerekçeye dayalı yeni bir hüküm niteliğindedir.
Hal böyle olunca; bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi, Hukuk Genel Kurulu’na değil, Özel Daireye aittir.
Bu nedenle, yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
S O N U Ç : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 11.HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı HUMK’nun 440/1.maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 15.11.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.