1. Hukuk Dairesi 2016/16525 E. , 2017/974 K.
"İçtihat Metni"
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 15.10.2015 Perşembe günü için yapılan tebligat üzerine temyiz edenler vekili ile temyiz edilenler vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava ve birleştirilerek görülen davalar, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil isteklerine ilişkindir.
torunları olan davacılar asıl ve birleşen davalarında, dedeleri kayden maliki olduğu 561 ada 304 parseldeki dava konusu 74 ve 75 nolu bağımsız bölümleri kızı olan davalı ..."ye, aynı parseldeki 48, 49, 50 ve 51 nolu bağımsız bölümleri ise birleşen davanın davalısı satış suretiyle devrettiğini, ayrıca anılan şirketteki bir kısım payını da birleşen davanın davalısı olan kızı temlik ettiğini, anılan temliklerin miarsçıdan mal kaçırma amaçlı ve muzaavalı olduğunu ileri sürerek davalılar adına olan kayıtların iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalılar, murisin anılan temlikleri mal kaçırma kastı ile değil mirasçıları arasında malvarlığını paylaştırma amacıyla yaptığını, birleşen davanın davalısı olan şirkette murisin ölümü ile davacıların da pay sahibi olduklarını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, dava konusu temliklerde murisin mirasçılar arasında paylaştırma kastı taşımadığı, muvazaa iddiasının kanıtlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
./..
Gerçekten de, muris 30.03.2007 tarihli resmi akitte kayden maliki olduğu 561 ada 304 sayılı parseldeki 48, 49, 50 ve 51 nolu bağımsız bölümlerini 2009/196 es.s. birleşen davanın davalısı 74 ve 75 nolu bağımsız bölümlerini de asıl davanın davalısı kızı mirastan mal kaçırmak amacıyla muvazalı olarak temlik ettiği; murisin, sağlığında tüm mirasçılarını kapsar şekilde bir paylaştırma da yapmadığı dosya içeriği ve tüm delillerden anlaşıldığından, asıl dava ile birleşen 2009/196 es.s. davanın kabulüne karar verilmesinde kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Davalıların öteki temyiz itirazları yerinde değildir, reddine.
Ne var ki, birleşen 2011/182 es.s. dava konusu şirket hisselerinin 19.11.2004 tarihli noter senediyle muris tarafından kızı devrine ilişkin işlem yönünden yapılan değerlendirmenin isabetli olduğu söylenemez.
Bilindiği üzere, işlem tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu"nun(TTK) 520. maddesinde; "Bir payın devri, şirket hakkında ancak şirkete bildirilmek ve pay defterine kaydedilmek şartiyle hüküm ifade eder.
Devir hususunun pay defterine kaydedilebilmesi için, ortaklardan en az dörtte üçünün devre muvafakat etmesi ve bunların esas sermayesinin en az dörtte üçüne sahip olması şarttır.
Ortağın koymayı taahhüt ettiği sermaye ayın ise, payını şirketin kuruluşunu takip eden üç yıl içinde başkasına devredemez.
Şirket mukavelesi payların devrini yasak edebileceği gibi yukarıki fıkralarda derpiş edilenlerden daha ağır şartlara da bağlı tutabilir.
Payın devri veya devir vadi hakkındaki mukavele yazılı şekilde yapılmış ve imzası noterce tasdik ettirilmiş olmadıkça ilgililer arasında dahi, hüküm ifade etmez." düzenlemesine yer verilmiştir. Bu açık hüküm karşısında, limited şirket hisse devrinin geçerli olmasının resmi biçim koşuluna bağlı bulunduğu açıktır.
Öte yandan, 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı, bizzat murisin üzerinde tapuda kayıtlı olan taşınmazların miras bırakan ya da vekili (temsilcisi) tarafından aslında bağış olduğu halde satış biçiminde temlik edilmesi durumunda uygulama olanağı bulur. İçtihadı birleştirme kararları kapsamları ile sınırlı gerekçeleri ile yol gösterici ve sonuçları ile bağlayıcı kararlar olduğundan, tapuda yapılan temlikler dışındaki işlemler yönünden belirtilen içtihadı birleştirme kararının uygulama yeri bulunmamakla birlikte, böyle hallerde genel muvazaa hükümlerinin uygulanmasına da bir engel yoktur.
Nitekim, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun(TBK) 19. maddesi hükmünde genel muvazaa düzenlenmiş olup, “…..tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri esas alınır” hükmü getirilmiştir. Mirasçı, sözleşmenin tarafı olmadığından sözleşmenin muvazaalı olarak yapıldığı iddiası her türlü delille kanıtlanabilir. Özellikle, resmi sicillere bağlı tutulan malların muvazaalı devrinde TBK"nın 19. maddesinin uygulanabileceği ve muvazaa iddiasının araştırılacağı yasal ve yargısal uygulama gereği olup, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 12.05.2009 günlü ve 1999/4-286 esas, 1999/293 sayılı kararında da aynı görüş benimsenmiştir.
Hâl böyle olunca, birleşen 2011/182 es.s. davanın konusunu oluşturan şirket hisselerinin devri yönünden TBK"nın 19. maddesi ve 6762 sayılı TTK"nın 520. maddeleri kapsamında değerlendirme yapılıp karar verilmesi gerekirken, muris muvazaası kapsamında değerlendirilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
../...
Diğer taraftan, davaların birleştirilmesi halinde, birleşen davalar birlikte görülmekle birlikte ayrı dava olma özelliğini koruduklarından, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun(HMK) 297/2. maddesi de gözetilerek her bir dava hakkında harç, yargılama masrafı ve vekalet ücreti bakımından ayrı ayrı hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi de doğru değildir.
Davalıların temyiz itirazı açıklanan nedenlerden ötürü yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 11.12.2014 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edenler vekili için 1.100.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenlerden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 28.02.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.