
Esas No: 2017/2270
Karar No: 2018/10430
Karar Tarihi: 23.10.2018
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2017/2270 Esas 2018/10430 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ:TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, 01.12.2011 tarihli sözleşme ile, davalı ve davacıya ait araçların, davalı şirket çatısı altında araç kiralama, tur, transfer, kış paket, turist taşıma işi yapılması ve muhasebe işlerinin davalı şirket muhasebesinde görülmesi ve yine davalı şirket muhasebecisi tarafından takip edilmesi konusunda anlaşıldığını, davalı şirketin, gerçekte yapmadığı ve iş kapsamında da yapılması gerekmeyen bazı iş ve işlemler için afaki ve fahiş gider faturaları düzenlediğini, bunun açıklamasının yapılmasının istenmesi üzerine ortaklık şirketinin gelirlerinin 28.804.091,16 TL, giderlerinin 27.486.228,04 TL olduğunu, buna göre kalanın 1.317.863,12 TL olduğunu belirttiğini, sözleşme kapsamında yıl sonunda kendilerine % 50 ortaklık payı-kar ödenmesi gerekli iken bu kapsamda hiçbir ödeme yapılmadığını, davalının kar payı ödememek için giderleri afaki olarak yüksek gösterdiğini, kar payı ödenmemesine rağmen davalı şirket yetkililerinin şahsi hesaplarına 2.000.000 TL den fazla para aktardıklarının öğrenildiğini, taraflar arasında kar payı ve ortaklık dışındaki diğer alacakları ile ilgili ... 6. Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 2012/227 Esas sayılı dosyasında dava açıldığını belirterek ve fazlaya dair haklarını saklı tutarak 10.000 TL"nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalı, davacının, aynı taleplerle ve aynı sözleşmeden kaynaklı 633.000 TL alacaklı olduğundan bahisle ... 6. Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 2012/227 esas sayılı dosyasında dava görüldüğünü ve davanın reddine karar verildiğini bu nedenle derdestlik itirazlarının bulunduğunu, taraflar arasında imzalanan sözleşmeden kaynaklanan tüm hak ve alacaklara ilişkin olarak, 24.01.2012 tarihinde tarafların mutabakatı ile davalının en geniş şekilde ibra edildiğini ileri sürerek davanın reddini, dilemiştir.Mahkemece, derdestlik nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Taraflar arasında adi ortaklık ilişkisinin kurulduğu hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. ... 6. Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 2012/227 esas sayılı dava ile temyize konu iş bu dosyanın taraflarının aynı olduğu, 2012/227 esas sayılı davada; adi ortaklık sözleşmesinden kaynaklı 633.000TL alacağın tahsili için yapılan takibe itirazın iptalinin talep edildiği, iş bu davada ise, aynı sözleşme ile ilgili taraflar arasındaki uyuşmazlıklar tekrar edilmekle birlikte alacak taleplerinin farklı olduğu belirtilmektedir. 6100 S. HMK’nın 33.maddesi (HUMK 76) uyarınca, hâkimin bir davaya uygulanacak hukuku re’sen tespit görevi bulunmaktadır. Diğer bir anlatımla, maddi vakıaları dile getirmek tarafa, hukuki vasıflandırma ise hâkime ait bir görevdir. Diğer taraftan, HMK."nun 31.maddesi uyarınca “Hakim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir” hükmü uyarınca, davayı aydınlatma görevi bulunmaktadır.6100 sayılı HMK"nun 115/2. maddesi; "Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder” düzenlemesini içermektedir.Düzenleme gereğince, eksik olan bir dava şartı, belirli bir süre verilerek giderilebilecek ise hâkim tarafından eksikliğin giderilmesi için kesin süre verilmesi gerekir. Bu süre içinde dava şartı eksikliği tamamlanmaz ise dava, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddedilmelidir.
Mahkemece, 28.11.2013 tarihli öninceleme duruşmasında, davacının taleplerinin açıklanmadığı, alacağın hangi kalemlerden kaynaklandığının belirtmediği, muğlak bir ifade ile sanki başka bir alacak kalemi varmış gibi dava açıldığı gerekçe gösterilerek aynı oturumda dava reddedilmiş ise de; davacının taleplerinin açık olmadığı Mahkemenin de kabulünde olduğuna göre, davacının taleplerinin açıklatılması için kesin süre verilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekir. Bu durumda; Mahkemece, davacının dava dilekçesindeki talebi açıklattırılarak davacı vekiline, alacak taleplerinin hangi kalemlerden oluştuğu ve hangi vakıaya ilişkin olduğunu içeren dilekçe vermesi için kesin mehil verilmeden davanın neticeye bağlanması doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23.10.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.