Hakaret - Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2016/2018 Esas 2018/252 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
18. Ceza Dairesi
Esas No: 2016/2018
Karar No: 2018/252
Karar Tarihi: 16.01.2018

Hakaret - Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2016/2018 Esas 2018/252 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Mahkeme, bir kişinin hakaret suçundan mahkum edilmesiyle ilgili bir karar vermiştir. Hakaret suçunun cezalandırılmasıyla kişilerin onur, şeref ve saygınlığı korunmaktadır. Bu suçun oluşması için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye yönelik olarak gerçekleşmesi gerekmektedir. Ancak, kişilere yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi gerekmektedir. Olayda, sanığın sözleri rahatsız edici ve nezaketsiz olsa da, onur, şeref ve saygınlığı rencide edici nitelikte değildir. Ayrıca, mahkeme sanığın tekerrüre esas sabıkası bulunduğunu ancak yasalara uygun olarak işlem yapılmadığını ve yargılamada hata yapıldığını belirtmiştir. Bu nedenle, hüküm bozulmuş ve dosya yeniden görülmeye alınmıştır. Bu kararda bahsedilen kanun maddeleri; TCK'nın 58. maddesi, TCK'nın 53/1-b maddesi ve TCK'nın 53/1-c maddesidir.
18. Ceza Dairesi         2016/2018 E.  ,  2018/252 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
    SUÇ : Hakaret
    HÜKÜM : Mahkumiyet

    KARAR

    Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
    Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
    Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
    1-Hakaret fiilinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye yönelik olarak gerçekleşmesi gerekmektedir. Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nispi olup, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kişilere yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını oluşturması gerekmektedir.
    Öte yandan kendilerine belirli idari yetkiler verilmiş görevlilerin, sözlerine ve eylemlerine getirilen eleştirilere daha fazla hoşgörü göstermeleri gerektiği AİHM içtihatlarında kabul edilmektedir. AİHM, kamu görevlilerine karşı yapılmış hakaret içerikli ifadelerle ilgili bir başvuruda, başvuruya konu sözlerin, kamuoyunun söz konusu görevlinin performansına duyduğu güveni ortadan kaldırmaya yönelik gerçek bir tehlike meydana getirip getirmediğini incelemektedir.
    Yargılamaya konu somut olayda; sanığın katılana hitaben yazdığı yazıda geçen "Ziraat odasının keyfi uygulamasına devlet desteği, ziraat odasının bankalar caddesinde Şefika Hanım İşhanında mülkiyeti kendine ait mülkü varken başkan özel işlerine resmi plakalı makam aracıyla gidip hava atarken içkili yemekler düzenleyip üstüne üstlük çiftçiye bir yarar sağlamazken bir de devletin binasını kullanıyor, devlet yetkilisi neye dayanarak kendi kurumlarının ihtiyacı varken hükümet konağında yer tahsis etmiyor" şeklindeki sözlerin katılanın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp, rahatsız edici, kaba ve nezaket dışı hitap tarzı niteliğinde olduğu, dolayısıyla hakaret suçunun unsurları itibari ile oluşmadığı gözetilmeden, sanığın beraatı yerine mahkûmiyetine karar verilmesi,
    2-Sanığın tekerrüre esas sabıkası bulunmasına rağmen, TCK"nın 58. maddesinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
    3-TCK"nın 53/1-b maddesinde yer alan hak yoksunluğunun uygulanmasına ilişkin hükmün, Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uygulanma olanağının ortadan kalkması, TCK"nın 53/1-c maddesindeki hak yoksunluklarından, kendi alt soyu yönünden koşullu salıverme tarihine, kendi alt soyu dışındakiler bakımından ise cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi,
    Bozmayı gerektirmiş, sanık ...‘nun temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnameye uygun olarak, HÜKMÜN BOZULMASINA, yeniden hüküm kurulurken 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince yürürlükte olan 1412 sayılı CMUK"nın 326/son maddesi uyarınca kazanılmış hakkın saklı tutulmasına, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 16/01/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.








    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.