21. Hukuk Dairesi 2015/10387 E. , 2016/3691 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, 11/05/1981-14/12/1988 tarihleri arasında tutuklu kaldığı sürenin hizmetten sayılmasına ve bu sürelere ait primlerin hazinece karşılanmasına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Davacı, 6111 sayılı yasa ile 5510 sayılı Yasa"ya eklenen Geçici 36. madde uyarınca 11.05.1981-14.12.1988 tarihleri arasında tutuklu kaldığı sürenin hizmetten sayılmasına ve bu devreye ilişkin primlerin hazinece karşılanmasına karar verilmesi Hazineden karşılanmasına karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağı 6111 Sayılı Yasa"nın 52. maddesi ile 5510 sayılı Yasa"ya eklenen geçici 36. maddedir. Anılan maddeye göre, "13/5/1971 tarihli ve 1402 sayılı Sıkıyönetim Kanunu uyarınca kurulan sıkıyönetim mahkemelerinin görev alanına giren suçlar nedeniyle yakalanan veya tutuklananlardan, Türk Silahlı Kuvvetlerinin yönetime el koyduğu 12 Eylül 1980 tarihinden itibaren haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilenlerin, gözaltında veya tutuklulukta geçen süreleri için kendilerinin ya da hak sahiplerinin bu durumlarını belgeleyerek bu maddenin yayımı tarihinden itibaren altı ay içerisinde talepte bulunması kaydıyla, gözaltında veya tutuklulukta geçen süreleri, talep tarihinde 82 nci maddeye göre belirlenen prime esas günlük kazanç alt sınırının % 32’si üzerinden hesaplanacak primlerinin; bu durumlarından dolayı dava açıp tazminat alanların borcun tebliğ tarihinden itibaren altı ay içerisinde kendilerince veya hak sahiplerince, tazminat almamış olanların ise Hazinece ödenmesi suretiyle borçlandırılır. Bu şekilde borçlanılan süreler Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında prim ödeme gün sayısı olarak değerlendirilir. Ancak, sigortalılık başlangıç tarihinden önceki borçlanılan süreler sigortalılık başlangıç tarihini geriye götürmez.
5434 sayılı Kanuna tabi çalışmakta iken 1402 sayılı Sıkıyönetim Kanunu uyarınca kurulan sıkıyönetim mahkemelerinin görev alanına giren suçlar nedeniyle yakalanan veya tutuklananlardan, Türk Silahlı Kuvvetlerinin yönetime el koyduğu 12 Eylül 1980 tarihinden itibaren haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilenlerin, herhangi bir nedenle hizmet sayılmayan gözaltında veya tutuklulukta geçen süreleri, kendileri veya hak sahiplerinin bu durumlarını belgeleyerek bu maddenin yayımı tarihinden itibaren altı ay içerisinde talepte bulunması kaydıyla, gözaltına alındığı veya tutuklandığı tarihteki emeklilik keseneğine esas aylık derece ve kademesinin talep tarihindeki katsayılar ve emeklilik keseneğine esas aylığın hesabına ait diğer unsurlar ile kesenek ve karşılık oranları esas alınmak suretiyle hesaplanacak borçlanma tutarının altı ay içerisinde kendilerince veya hak sahiplerince ödenmesi halinde hizmet sürelerine eklenir. Borçlanılan süreler 5434 sayılı Kanunun geçici 205 inci maddesine göre yaş tespitinde dikkate alınmaz.
Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar, kendi sigortalılıklarından dolayı sosyal güvenlik kanunlarına göre gelir veya aylık bağlanmış olanlar ile birinci ve ikinci fıkra kapsamında sayılan söz konusu süreleri herhangi bir şekilde sigortalılık hizmeti olarak değerlendirilmiş olanlar bu madde uyarınca borçlanamazlar. Sosyal güvenlik kanunlarına göre gelir veya aylık bağlanmayan ya da toptan ödeme yapılmak suretiyle hizmetleri tasfiye edilenlerden borçlanacakları bu süreler ile birlikte emekli veya yaşlılık aylığına veya gelire hak kazanacak olanlara, geçmişe yönelik aylık ve farkı ödenmez. Bu maddenin birinci ve ikinci fıkrası kapsamında borçlandırılan süreler emekli ikramiyesi hesabında dikkate alınmaz. Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Kurum yetkilidir.”
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının SSK kapsamında 01/03/1989-30/01/2012 tarihleri arasında toplam 7407 günlük hizmetinin bulunduğu, 16/02/1981 tarihinde göz altına alındığı, 11/05/1981 tarihinde tutuklandığı ve 14/12/1988 tarihinde tahliye edildiği, 765 sayılı TCK 146/1 maddesi kapsamında yapılan yargılamada Esas ve Karar no lu ilamı ile zamanaşımı nedeniyle davanın düşmesine karar verildiği, davacının 5510 S.K."nun Geçici 36. maddesinin yürürlüğe girmesinden sonra 20/02/2012 tarihinde bu düzenlemeden yararlanmak için davalı Kurum"a başvurduğu, Kurum tarafından 24.02.2012 tarih ve 3337470 sayılı yazı ile " 6111 S.K. göre başvuru tarihi 25.08.2011 tarihinde sona ermesi sebebi ile herhangi bir işlem yapılamadığı”nın davacıya bildirildiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda, davacı hakkında kurulan mahkumiyet hükmünün zamanaşımı yolu ile düşmesine karar verilmiş olduğu anlaşılmakla birlikte kurulan hükmün “hakkında kovuşturmaya yer olmadığına” veya “beraat” hükmü niteliğinde olmadığı açıktır. O halde davanın reddi gerekir iken Mahkemece yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olmuştur.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalı Kurum"un bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 07/03/2016 gününde oybirliği ile karar verildi.