11. Hukuk Dairesi 2019/2208 E. , 2020/272 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 26/12/2017 tarih ve 2016/493 E- 2017/631 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi"nce verilen 22/03/2019 tarih ve 2018/954 E- 2019/313 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin "AVELIA" ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, davalı şirketin "AVEA" esas ibareli markalarını gerekçe göstererek yaptığı itirazın davalı kurumun 2016-M-10677 sayılı YİDK kararı ile nihai olarak kabul edilip başvurularının reddine karar verildiğini, müvekkilinin 1928 yılında Fransa’da kurulmuş, dünya çapında raylı taşımacılık ve enerji üretimi alanlarında faaliyet gösteren önemli firmalardan birisi olduğunu, ülkemizde de enerji santralleri alanında faaliyet gösterdiğini ve tamamladığı çok sayıda proje bulunduğunu, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de "ALSTOM" markasının tanınmış marka olduğunu, davacıya ait yüksek hızlı trenlere ilişkin "AVELIA" ibareli markanın, davacının süregelen faaliyetleri sonucunda tanınmış hale geldiğini, markalar arasında benzerlik bulunmadığını, davaya konu marka başvurusunun profesyonel, yüksek düzeyde özenli mal ve hizmetleri kapsadığını ileri sürerek YİDK."nın 2016-M-10677 sayılı kararının iptalini, başvuru markasının tescilini talep ve dava etmiştir.
Davalı kurum vekili, kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı şirket vekili, dava konusu marka başvurusunun müvekkiline ait "AVEA" markaları ile iltibas yaratacak derecede benzer olup, aynı veya benzer ürün ve hizmetler için tescil edilmek istendiğini, dava konusu marka başvurusunda "AVEA" ibaresine eklenen “I” ve “L” harflerinin, markaları farklılaştırmaya yetmediğini, davacı markasının tanınmış olmadığını, "AVELIA" ibaresine ilişkin tanınmışlık anlamında herhangi bir delilin sunulmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; taraf markalarının benzer olduğu, dava konusu 2015/77766 sayılı marka başvurusunda 09, 12, 37 ve 39. sınıfta yer alan mal ve hizmetlerle davalı markalarında yer alan mal ve hizmetlerin benzer olduğu, bilirkişilerin markanın üzerinde kullanılacağı mal ve hizmetlerin (trenler, monoraylar, trenler için tamir bakım hizmetleri, trenler için sinyalizasyon cihazları….) alıcısı olan yüksek düzeyde bilinçli tüketicileri nezdinde iltibas yaratmayacağına dair tespitlerine rapordaki çelişkiler nedeniyle itibar edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre; davacı vekilinin istinaf başvurusunun, davalının itirazına mesnet markalarının asli unsurunun "AVEA" ibaresinden, dava konusu başvurunun ise "AVELIA" ibaresinden oluştuğu, davacının başvurusu kapsamındaki emtianın genel olarak demiryolları, trenler ve bunların kontrol ve sinyalizasyon sistemlerinden oluştuğu, davalının markalarından 2004/15853 ve 2014/81519 numaralı olanların kapsamındaki mal ve hizmetler de genel olarak başvuru kapsamı ile benzer ise de, anılan ürünlerin alıcılarının tren işletmeciliği yapan, özel kişilerden ve kamu kurumlarından oluştuğu, ürünlerin çok pahalı, can ve mal güvenliği ile ilgili oluduğu da dikkate alındığında, ortalama tüketici kitlesinin de yüksek düzeyde bilinçli, hatta uzman ve seçici kişi ve kurumlardan oluştuğu, dava konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketicileri nezdinde, davalının itirazına mesnet "AVEA" ibareli markaları ile davacının "AVELIA" ibareli başvurusu arasında, 556 sayılı KHK"nın 8/1-b maddesi anlamında iltibas tehlikesinin oluşmayacağı, ibareler arasında da benzerliğin bulunmadığı, 556 sayılı KHK’nın 8/4 maddesi anlamında değerlendirmeye gerek görülmediği, bilirkişi raporunun çelişki içermediği, markalar arasında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı gerekçesiyle kabulüne, ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak davanın kabulüne, YİDK’nın 2016-M-10677 sayılı kararının iptaline, tescil talebinin reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davalı kurum vekili ve davalı şirket vekili tarafından temyiz edilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK"nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK"nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalılar vekillerinin temyiz istemlerinin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 10,00 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalılardan ayrı ayrı alınmasına, 13/01/2020 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
1- Dava, 556 sayılı KHK’nın 8/1-b ve 8/4 maddeleri uyarınca yapılan itiraz üzerine davalı marka başvurusunun reddine dair TPMK YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
2- Davacı başvurusuna konu marka “AVELIA”, davalının ret gerekçesi markası ise “AVEA” asıl unsurludur. Davacı başvurusu 09, 12, 37 ve 39.sınıf başvuruları kapsamakta olup davalı markası da aynı sınıf mal ve hizmetleri kapsamaktadır.
3- Dosyaya yansıyan bilgi ve belgelerden, davalı tarafa ait “AVEA” markasının tanınmışlık düzeyi oldukça yüksek olup, markaya konu ibarenin belirli bir anlamının bulunmaması nedeniyle ayırt edicilik düzeyi de oldukça yüksektir. Davacı firma ise “ALSTOM” ibareli markasıyla tanınmaktadır. Ancak, Türkiye’de bu marka ile faaliyet göstermek yerine, davalı tarafın ret gerekçesi markaya oldukça benzer nitelikteki “AVELIA” markasıyla faaliyet göstermek üzere davaya konu marka başvurusunda bulunmuştur. Ancak 6 harfli başvuru markasının ilk 3 harfi ile son harfi aynı harf sırasıyla ret gerekçesi markada da bulunmakta olup, her iki marka arasında yüksek düzeyli benzerlik bulunmaktadır. Marka tescil kapsamları da aynı tür mal ve hizmetleri kapsamaktadır. Bu nedenle markalar arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi uyarınca, yüksek düzeyde karıştırılma ihtimalinin yanı sıra, başvuru markasının tescili halinde, KHK’nın 8/4.maddesindeki, markanın ayırt edicilik karakterine zarar verme ve markanın tanınmışlığından haksız yarar sağlama risklerinin gerçekleşeceği de tabiidir. Sırf bilinçli tüketici kitlesine hitap ediyor denilerek, tanınmış markaların oldukça benzerlerinin tesciline imkan sağlanamaz. Zira bilinçli tüketici kitlesinin de karıştırılma ihtimaline maruz kalması mümkün olduğu gibi, bu tehlike olmasa bile, en azından yüksek tanıtım ve reklam harcamaları, kaliteli üretim ve oluşturulan güvenin tesiriyle markanın geniş halk kitleleri nezdindeki tanınmışlığı sayesinde ulaştığı olumlu imajdan, benzer markayı tescil ettiren kişilerin hiçbir tanıtım masraf ve reklam yatırımı yapmaksızın ve zaman kaybetmeksizin, bu tanınmışlıktan haksız yarar sağlaması ve imaj transferinde bulunması mümkündür. Bu nedenle davanın reddine dair ilk derece mahkemesi kararı yerinde olduğundan, ilk derece kararını kaldırarak davanın kabulüne karar veren Bölge Adliye Mahkemesi kararını onayan Daire çoğunluğunun görüşlerine katılmıyorum.