Esas No: 2015/7319
Karar No: 2016/3917
Karar Tarihi: 29.04.2016
Açığa atılan imzanın kötüye kullanılması - Yargıtay 21. Ceza Dairesi 2015/7319 Esas 2016/3917 Karar Sayılı İlamı
21. Ceza Dairesi 2015/7319 E. , 2016/3917 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Ceza Mahkemesi
SUÇ : Açığa imzanın kötüye kullanılması
HÜKÜM : Kamu davasının düşürülmesi
Sanık ... hakkında, 04.06.2008 tarihinde işlediği iddia olunan “açığa imzanın kötüye kullanılması” suçundan, ....Cumhuriyet Başsavcılığının 13.01.2012 gün ve ..... soruşturma, ..... esas, ...... iddianame nosu ile kamu davası açılması üzerine; .....Sulh Ceza Mahkemesince 31.01.2012 tarihinde tensip, 03.04.2012, 26.06.2012, 13.09.2012 tarihlerinde de toplam üç celse duruşma yapıldığı, vekaletnameli sanık müdafii olan Av. ......"nun üç oturuma da katıldığı ve sanık adına savunma yaptığı, yaptığı savunmalarda baştan itibaren "şikayetin süresinden sonra" olduğunu belirtip bu nedenle davanın düşürülmesine karar verilmesini talep ettiği, ayrıca sanığın talimat yoluyla savunmasının alındığı, nitekim konuyu araştıran mahkemece 13.09.2012 gün ve ..... esas, ...... karar sayı ile sanık müdafiinin dile getirdiği gibi "şikayetin süresinden sonra olması nedeniyle kamu davasının düşürülmesine" karar verildiği anlaşılan olayda;
Sanık müdafiinin “kamu davasının düşürülmesine” ilişkin hükümle ilgili temyizinin “vekalet ücretine” yönelik olduğu görülmekle, bu hususla sınırlı olarak yapılan incelemede;
Öncelikle çözümlenmesi gereken konu; "davanın düşürülmesine karar verilmesi" halinde “sanık lehine”vekalet ücretine karar verilip verilemeyeceğine ilişkindir:
Yargılama giderleri 5271 sayılı CYY"nın 324 ila 330. maddelerinde düzenlenmiş olup anılan Yasanın, 324. maddesinin birinci fıkrasında yer alan; “Harçlar ve tarifesine göre ödenmesi gereken avukatlık ücretleri ile soruşturma ve kovuşturma evrelerinde yargılamanın yürütülmesi amacıyla Devlet Hazinesinden yapılan her türlü harcamalar ve taraflarca yapılan ödemeler yargılama giderleridir” şeklindeki düzenleme ile yargılama giderlerinin kapsamı; 325. maddesinin birinci fıkrasında yer alan; “Cezaya veya güvenlik tedbirine mahkûm edilmesi hâlinde, bütün yargılama giderleri sanığa yüklenir” şeklindeki düzenleme ile de bu konuya ilişkin genel kural belirlenmiştir.
Buna karşılık, “beraat veya ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilmesi halinde gider” başlıklı 327. maddenin birinci fıkrasında, genel kurala ters düşmeyecek şekilde; “hakkında beraat veya ceza verilmesine yer olmadığına karar verilen kişi, sadece kendi kusurundan ileri gelen giderleri ödemeye mahkûm edilir” hükmüne yer verilmek suretiyle "beraat veya ceza verilmesine yer olmadığına" karar verildiğinde, yargılama giderlerine ilişkin olarak nasıl karar verilmesi gerektiği açıkça düzenlenmiştir.
327. maddenin gerekçesinde, "kendi kusuru” ibaresinden ne anlaşılması gerektiği “hakkında kamu davası açılmış olan kişi savsama ve kusuruyla bilirkişi veya tanıkların dinleneceği veya yüzleştirme yapılacak duruşmaya katılmaması ve bu işlemlerin yenilenmesinin gerekmesi, kendisini suçlama gibi nedenlerden kaynaklanan giderlerden sorumludur” biçiminde açıklanmıştır.
Buna göre, kural; sanık hakkında, cezaya veya güvenlik tedbirine hükmolunması halinde, bütün yargılama giderlerinin sanığa yüklenmesidir. İstisnalar ise yasada açıkça belirtilmiş değildir. Beraat veya ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilmesi halinde sanığın sadece kendi kusurundan ileri gelen giderleri ödemeye mahkum edileceği hükmüne ayrıca yer verilmiş olması, 327. maddenin "sınırlayıcı nitelikte istisnai bir hüküm olarak" kabul edilmesini gerektirmez. Zira, 325. madde, yargılama giderlerinden mutlaka sorumlu olacak kişiyi, 327. madde ise yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacak kişiyi belirtmekle yetinmiştir. 325. maddenin 3. fıkrasında da; "yargılamanın değişik evrelerinde araştırma veya işlemler nedeniyle giderler meydana gelmiş olup da, sonuç sanık lehine ortaya çıkmış ise, bu giderlerin sanığa yüklenmesinin hakkaniyete aykırı olacağı anlaşıldığında mahkeme, bunların kısmen veya tamamen Devlet Hazinesine yüklenmesine karar verir" denilmek suretiyle, yargılama giderlerinin sanığa yüklenip yüklenmeyeceği hususunda "hakkaniyete aykırı" davranılmaması gerektiğine işaret edilmiştir.
Bu durumda, Yasanın 325 ve 327. maddelerinden her ikisinde de sayılmayan, "düşme, davanın reddi" gibi hallerde, 325. maddenin 3. fıkrasındaki "hakkaniyet" kıstası kullanılmak suretiyle kıyas yapılması mümkün görülmüştür. Zira, ceza muhakemesi hukukunda, sınırlayıcı ve istisnai normlar ile koruma tedbirlerine ilişkin düzenlemelerin kıyasen uygulanmasının olanaklı olmadığı kabul edilmekte ise de; 327. maddedeki düzenlemenin, sınırlayıcı veya istisnai bir norm olduğu söylenemez.
Buna göre, takibi şikayete bağlı bir suçla ilgili olarak şikayetin süresinden sonra olduğu farkedilmeyerek sanık hakkında gereksiz yere kamu davası açılıp duruşma yapıldıktan sonra, sanık müdafiinin savunması üzerine, "kamu davasımn düşürülmesine" karar verilen somut olayda; sanığın kendi kusuru da bulunmadığı cihetle, yargılama sırasında vekaletname ile atanmış bir müdafiin yardımından faydalandığı anlaşılan sanık lehine vekalet ücretine karar verilmemesi hakkaniyete aykırı olacağından, bu zorunluluğa aykırı davranılması,
Usul ve yasaya aykırı ve sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş ise de; bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyeceğinden, 1412 sayılı CMUK"nun halen yürürlükte bulunan 322. maddesindeki yetkiye istinaden, "hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13. maddesinin 5. fıkrasına göre, kendisini vekil ile temsil ettiren sanık lehine, Devlet Hazinesi aleyhine, davanın sulh ceza mahkemesince karara bağlanmış olması nedeniyle 660 (altıyüzaltmış) lira avukatlık ücretine" hükmedilmek suretiyle, sadece vekalet ücreti yönünden incelenen hükmün isteme aykırı olarak DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 29.04.2016 gününde oybirliği ile varar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.