Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/4954
Karar No: 2019/7541
Karar Tarihi: 16.10.2019

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2017/4954 Esas 2019/7541 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2017/4954 E.  ,  2019/7541 K.

    "İçtihat Metni"

    Bölge Adliye
    Mahkemesi : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
    No : 2017/963-2017/959
    İlk Derece
    Mahkemesi : Zonguldak 1. İş Mahkemesi
    No : 2016/219-2017/136

    Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
    İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davacı kurum ve davalı vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince, taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
    Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın davacı kurum ve davalı vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    I-İSTEM:
    Davacı Kurum vekili dava dilekçesinde özetle; kurum sigortalılarından ..."ın davalıya ait işyerinde 09.09.2013 tarihinde geçirdiği iş kazası sonucu malul kaldığını, maluliyet nedeniyle sigortalıya Kurum tarafından 57.523,77 TL peşin değerli gelir bağlandığını, 21.857,37 TL geçici işgöremezlik ödemesi, 843,46 TL tedavi masrafı ödemesi yapıldığını, meydana gelen iş kazasında davalının kusurunun bulunduğunu belirterek kurumdan isteyebileceği alacak miktarının tespiti ile kurum zararından fazlaya ait hakları saklı kalmak kaydıyla 50,00 TL ilk peşin sermaye değerli alacağın onay tarihinden itibaren, 25,00 TL geçici iş göremezlik ödemesinin ödeme tarihinden itibaren, 25,00 TL tedavi masrafı ödemesinin sarf tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesini talep etmiştir.
    II-CEVAP:
    Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; iş kazasında müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, her türlü önlemleri aldığını beyanla davanın reddini talep etmiştir.
    III.MAHKEME KARARI
    A-İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
    İlk derece Mahkemesi tarafından,
    "Davacının davasının kabulüne, Davalının %70 kusurlu olduğu anlaşılmakla, davacının davalıdan bağlanan gelirden kaynaklı isteyebileceği alacağının 40.266,63 TL, ödenen geçici iş göremezlik ödemesinden kaynaklı isteyebileceği alacağın 15.300,15 TL ve yapılan masraflardan kaynaklı isteyebileceği alacağının 515,38 TL olduğu anlaşılmakla birlikte taleple bağlı kalınarak; Hak sahibine bağlanan gelirin ilk peşin sermaye değerinden kaynaklı alacak olarak 50,00 TL"nin gelirin onay tarihinden itibaren, hak sahibine ödenen geçici iş göremezlik ödemesinden kaynaklı alacak olarak 25,00 TL"nin ödeme tarihinden itibaren, kurum tarafından yapılan masraflardan kaynaklı alacak olarak 25,00 TL"nin sarf tarihlerinden itibaren yasal faiziyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine" şeklinde karar verilmiştir.
    İSTİNAF SEBEPLERİ
    Davacı kurum vekili istinaf dilekçesinde özetle; işverenin ağır kusurlu ve somut durumda tek sorumlu olduğunu, bu nedenle yeni bir rapor alınması gerekirken eksik inceleme ile karar verildiğini, TRH2010 verilerinin kullanılarak yapılacak hesaplamada bilinmeyen dönem için %10 artış %5 iskonto uygulanması gerektiğini, hesap raporunun hatalı olduğunu ve bu rapora istinaden karar verilmesinin isabetsiz olduğunu, kararın usul ve yasa hükümlerine aykırı olduğunu belirterek kaldırılmasını talep etmiştir.
    Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; olayda işverene kusur verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, işverenin gerekli güvenlik önlemlerini aldığını, faizin olay tarihinden başlaması nedeni ile zararın olay tarihi itibariyle sermayeleştirilmesi gerektiğini, sigortalının 50-60 yaş döneminde düzenli olarak asgari ücretle çalışacağının kabulünün mümkün olmadığını, geleceğe yönelik varsayımsal hesap yapılmasının hatalı olduğunu, davacının bu tarihten sonra çalışması varsayımının kabule şayan olmadığını belirterek, hükmün bozulmasını istemiştir.
    B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI:
    Bölge Adliye Mahkemesi tarafından,
    “Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine,” şeklinde karar verilmiştir.
    IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
    Davacı kurum vekili temyiz dilekçesinde özetle; işverenin ağır kusurlu ve somut durumda tek sorumlu olduğunu, bu nedenle yeni bir rapor alınması gerekirken eksik inceleme ile karar verildiğini, TRH2010 verilerinin kullanılarak yapılacak hesaplamada bilinmeyen dönem için %10 artış %5 iskonto uygulanması gerektiğini, hesap raporunun hatalı olduğunu ve bu rapora istinaden karar verilmesinin isabetsiz olduğunu, kararın usul ve yasa hükümlerine aykırı olduğunu belirterek kaldırılmasını talep etmiştir.
    Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; olayda işverene kusur verilmesinin ve tek kusur raporunun hükme esas alınmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, işverenin gerekli güvenlik önlemlerini aldığını, kusur raporunda iş kazasının önlenmesi için hangi önlemlerin alınması gerektiğinin somut olarak belirtilmediğini, zarar hesabının yanlış yapıldığını belirterek, hükmün bozulmasını talep etmiştir.
    V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
    09.09.2013 tarihinde geçirdiği iş kazası sonucu malul kalan sigortalıya ödenen ilk peşin sermaye değeri, geçici işgöremezlik geliri ve tedavi gideri alacağının rücuan tahsili istemine ilişkin olan davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Yasanın 21. maddesidir.
    5510 sayılı Kanunun “İş Kazası ve Meslek Hastalığı İle Hastalık Bakımından İşverenin ve Üçüncü Kişilerin Sorumluluğu” başlıklı 21. maddesine göre; İş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamı, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirilir. Anılan madde ile davalının Kurumun rücu alacağından sorumluğu ancak kusurunun varlığı halinde mümkündür.
    Kusur raporlarının, 5510 sayılı Kanun"un 21. maddesi, iş kazası tarihinde yürürlükte bulunan 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununa uygun olarak düzenlenmesi gerekir. Anılan kanunlarda; İşverenler işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak, işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdürler. İşverenler, işyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği önlemlerine uyulup uyulmadığını denetlemek, işçileri karşı karşıya bulundukları mesleki riskler, alınması gerekli tedbirler, yasal hak ve sorumlulukları konusunda bilgilendirmek ve gerekli iş sağlığı ve güvenliği eğitimini vermek zorundadırlar, denilmekte, böylece, işçiyi gözetim ödevi ve insan yaşamının üstün değer olarak korunması gereğinden hareketle; salt mevzuatta öngörülen önlemlerle yetinilmeyip, bilimsel ve teknolojik gelişimin ulaştığı aşama uyarınca alınması gereken önlemlerin de işveren tarafından alınmasını zorunlu kılmaktadır;
    6331 sayılı Kanunun "Risklerden korunma ilkeleri" başlıklı 5. maddesinde, İşverenin yükümlülüklerinin yerine getirilmesinde; "a)Risklerden kaçınmak. b)Kaçınılması mümkün olmayan riskleri analiz etmek. c)Risklerle kaynağında mücadele etmek. ç)İşin kişilere uygun hale getirilmesi için işyerlerinin tasarımı ile iş ekipmanı, çalışma şekli ve üretim metotlarının seçiminde özen göstermek, özellikle tekdüze çalışma ve üretim temposunun sağlık ve güvenliğe olumsuz etkilerini önlemek, önlenemiyor ise en aza indirmek. d)Teknik gelişmelere uyum sağlamak. e)Tehlikeli olanı, tehlikesiz veya daha az tehlikeli olanla değiştirmek. f)Teknoloji, iş organizasyonu, çalışma şartları, sosyal ilişkiler ve çalışma ortamı ile ilgili faktörlerin etkilerini kapsayan tutarlı ve genel bir önleme politikası geliştirmek. g)Toplu korunma tedbirlerine, kişisel korunma tedbirlerine göre öncelik vermek. ğ)Çalışanlara uygun talimatlar vermek." ilkelerinin göz önünde bulundurulması gerektiği belirtilirken,
    Anılan Kanunun "Çalışanların yükümlülükleri" başlıklı 19. maddesinde, "Çalışanların, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili aldıkları eğitim ve işverenin bu konudaki talimatları doğrultusunda, kendilerinin ve hareketlerinden veya yaptıkları işten etkilenen diğer çalışanların sağlık ve güvenliklerini tehlikeye düşürmemekle yükümlü oldukları ve çalışanların işveren tarafından verilen eğitim ve talimatlar doğrultusunda; a)İşyerindeki makine, cihaz, araç, gereç, tehlikeli madde, taşıma ekipmanı ve diğer üretim araçlarını kurallara uygun şekilde kullanmak, bunların güvenlik donanımlarını doğru olarak kullanmak, keyfi olarak çıkarmamak ve değiştirmemek. b)Kendilerine sağlanan kişisel koruyucu donanımı doğru kullanmak ve korumak. c)İşyerindeki makine, cihaz, araç, gereç, tesis ve binalarda sağlık ve güvenlik yönünden ciddi ve yakın bir tehlike ile karşılaştıklarında ve koruma tedbirlerinde bir eksiklik gördüklerinde, işverene veya çalışan temsilcisine derhal haber vermek. ç)Teftişe yetkili makam tarafından işyerinde tespit edilen noksanlık ve mevzuata aykırılıkların giderilmesi konusunda, işveren ve çalışan temsilcisi ile iş birliği yapmak. d)Kendi görev alanında, iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için işveren ve çalışan temsilcisi ile iş birliği yapmak" yükümlülüğü bulunduğu belirtilmiştir.
    Bu yasal düzenlemeler uyarınca iş kazasının oluşumuna etken kusur oranlarının saptanmasına yönelik incelemede; maddi olayın özellikleri dikkate alınarak, ihlal edilen mevzuat hükümleri, zararlı sonuçların önlenmesi için koşulların taraflara yüklediği özen ve dikkat yükümüne aykırı davranışın doğurduğu sonuçlar ayrıntılı olarak irdelenip, kusur aidiyet ve oranları gerekçeleriyle ortaya konulmalıdır.
    1-Somut olayda; davalıya ait maden ocağı işyerinde, pano ayak işçisi olarak çalışan sigortalının tahkimat çalışması yapılırken arın tavanından gelen postanın altında kalarak yaralandığı anlaşılmaktadır. Hükme esas alınan bilirkişi raporu soyut beyanlara dayalı olarak verilmiş olup, işçinin ustalık belgesine sahip oluşu, yaşı itibariyle tecrübeli oluşu, işçiye gerekli eğitimin verilmiş olması, işçinin tahkimat işçisi olduğu ve tahkimatın bozuk olduğunu görmesine rağmen usulsüzce müdahale etmesi durumu karşısında işçinin daha fazla kusurlu olduğu, söz konusu raporun oluşa uygun olmadığı belirgindir. Mahkemece konusunda ve işçi sağlığı ile iş güvenliği alanında uzman bilirkişilerden, oluşa ve mevzuata uygun kusur raporu alınıp, maddi olgu doğru belirlenerek, (varsa kusur raporları arasındaki çelişkiler de giderilmek suretiyle) işçinin ve işverenin hangi nedenlerle kusurlu olduğunun somut olarak ortaya konulması gerekirken yetersiz kusur raporuna göre karar verilmesi isabetsizdir.
    2-Kabule göre, davacının maluliyet oranının %60"ın altında olmasından dolayı pasif dönem hesabı yapılmaması gerektiği halde bilirkişi tarafından bu dönemler için fazla hesap yapılmış olması isabetsizdir.
    O hâlde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının HMK"nın 373/1 maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine,dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 16/10/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi