21. Hukuk Dairesi 2015/10398 E. , 2016/3682 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, sigortalılık başlangıç tarihinin 05.03.1990 olduğunun ve davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
K A R A R
Dava, davacının davalı işyeri nezdinde 05/03/1990-.../.../2001 tarihleri arasında geçen hizmetinin tespiti ile sigortalılık başlangıç tarihi olarak 05/03/1990 tarihinin tespiti istemlerine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın .../.... ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/8. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
506 sayılı Yasa"nın .../.... ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/8. maddelerine göre Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse, bunların Mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları nazara alınır. Yasa"da yer alan 5 yıllık süre hak düşürücü olup Mahkeme tarafından kendiliğinden nazara alınması gerektiği gibi davacının aynı işyerinde çalışmasını sürdürmesinin veya 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde tekrar aynı işyerine girerek çalışmasının, hak düşürücü sürenin işlemesine engel olmayacağı ve hak düşürücü sürenin, kesilmesi ve durmasının mümkün bulunmadığı hukuksal gerçeği de ortadadır.
İşverenin, çalıştırmış olduğu sigortalılara ait hangi belgeleri Kurum"a vermesi gerektiği Kanun"un .../...maddesinde açıkça ifade edildiği üzere yönetmeliğe bırakılmıştır....yapılan Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği"nin dördüncü kısmında işverence verilecek belgeler düzenlenmiştir. Bunlar, aylık sigorta primleri bildirgesi (SSİYön.Madde16), dört aylık sigorta primleri bordrosu (SSİ.Yön.Madde ...), sigortalı hesap fişi (SSİY. Yön. Madde ...)vs. dir. Yönetmelikte sayılan bu belgelerden birisinin dahi verilmiş olması halinde artık Kanun"un .../... (eski 8) maddesinde yer alan hak düşürücü süreden söz edilemez. Yargıtay uygulamasında anılan maddenin yorumu geniş tutulmakta; eğer sayılan belgelerden birisi işveren tarafından verilmişse burada Kurum"un işçinin çalışmasından haberdar olduğu ve artık hizmet tespiti davası için hak düşürücü sürenin varlığından söz edilemeyeceği kabul edilmektedir.
Maddede belirtildiği üzere Yönetmelikle tespit edilen belgelerin (işe giriş bildirgesi) verilmesi durumunda hak düşürücü süreden bahsedilemeyeceği gibi çalışmaların sigorta müfettiş raporu ile saptanması durumunda da hak düşürücü sürenin geçtiğinden sözedilemeyeceği açıktır. Bir sigortalının askere gitmeden önce çalıştığı işyerini askerliğe müteakip girmesi durumunda hizmet akdi mecburi hizmet nedeniyle kesilmiş olduğundan artık hak düşürücü sürenin oluştuğundan bahsedilemez. Davacıya ödenen ücretten sigorta primi kesilen hallerde, davacının iş ve sosyal sigorta mevzuatının öngördüğü sigorta hak ve yükümlülüklerini yerine getirmesi nedeniyle Kurum"un Yasa"dan kaynaklanan denetim ve inceleme görevini yapmaması karşısında hak düşürücü sürenin işlemeyeceği kabul edilmelidir.
Davacının sigortalı çalışmalarının Kurum"a kısmen bildirildiği hallerde, eksik bildirimlere yönelik olarak açılan davada hak düşürücü süre işlemeyecektir. (Hukuk Genel Kurulunun ....06.2004 gün ve 2004/...-369 E, 2004/371 K. sayılı kararı )
Dosyadaki kayıt ve belgelerin incelenmesinden; 01/09/1994 tarihli ilk işe giriş bildirgesinin dava dışı işyerince düzenlenmiş olup Kurum kayıtlarına intikal ettiği, 09.....2000 tarihli işe giriş bildirgesinin “Abuzer Ayhan” ünvanlı davalı işyerince düzenlenmiş olup Kurum kayıtlarına intikal ettiği, davacıya ait hizmet cetvelinde ihtilaf konusu dönem içerisinde 01/09/1994-01/.../1994 ve 01/.../1997-.../.../1997 tarihleri arasında dava dışı işyerince , 09/.../2000-01/.../2001 tarihleri arasında davalı . .. ünvanlı işyerince davacı adına Kurum"a hizmet bildiriminde bulunulduğu, davalı işyerinin 05/.../1985-.../.../2004 tarihleri arasında “biber imalatı” faaliyetinden dolayı Kanun kapsamına alınmış olduğu, davalı baba ..."ın .../01/1987-.../09/2004 tarihleri arasında , davalı oğul olan ..."ın ise 01/.../2004-devam eden vergi kayıtlarının olduğu, davalı işyerine ait 1990/...2001/4. dönemlerine ait bordrolarının getirtildiği, Kurum"un .../.../1985, .../.../1990 tarihli işyeri durum tespit tutanaklarında davacıya ait çalışma kaydının yer almadığı, .../.../1991 tarihli işyeri tespit tutanağı ile .../.../2000 tarihli teftiş raporunda davacıya ait kaydın yer aldığı, komşu işyeri tanığının yapılan zabıta araştırması ile Mahkeme"ye bildirildiği, alınan bilirkişi raporunun dosyaya sunulduğu, duruşmalarda davacı ve davalı tanıklarının dinlendiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda, .../.../1997 tarihinde davacının dava dışı işyerinden ayrılışının yapıldığı anlaşılmakla bu tarihe kadar talep olunan hizmet süreleri için hak düşürücü süre nedeniyle Mahkemece davanın reddine dair hüküm kurulması isabetli ise de davacının bu tarihten sonra davalı işyerinde geçen fiili çalışmalarının kesintisiz ve sürekli çalışma olduğunun kabul edilmesi halinde bu süreler yönünden hak düşürücü sürenin söz konusu olamayacağı kabul edilmelidir. Öte yandan dinlenen davacı tanıklarının yerleşik Yargıtay içtihatlarında belirtilen tanık niteliğinde olmadığının gözönünde bulundurulmaksızın ve her türlü şüpheden uzak bir biçimde fiili çalışma iddiası doğrulanmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olmuştur.
Yapılacak iş; Mahkemece davacının .../.../1997 tarihinden sonra davalı işyerinde geçtiği iddia olunan hizmet tespiti istemi yönünden ihtilaf konusu dönem içerisinde geçtiği iddia olunan sürekli ve kesintisiz, fiili çalışmalarına ilişkin olarak dönem bordrolarından bordro tanıklarını re"sen tespit edip bunların beyanlarına başvurmak, gerekirse Kurum, vergi idaresi, belediye ve emniyet müdürlüğü gibi kamu kurumları aracılığıyla tespit edilecek komşu işyerlerinin işverenleri veya bu işverenlerin resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlarının beyanlarına başvurmak ve davanın nitelikçe kamu düzenini ilgilendirdiği nazara alınıp araştırma genişletilerek tüm deliller birlikte değerlendirilip sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın hatalı değerlendirmeyle eksik inceleme ve araştırma neticesi yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine
07/03/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.