Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 4.Hukuk Dairesince;
“DAVA:Dava dilekçesinde, davacının Erzurum C.Başsavcılığı"nın yaptığı soruşturma sırasında gözaltına alındığı ve tutuklanarak dosya hakkında da kısıtlama kararı verildiği; tutuklama ile kısıtlama kararlarına yapılan itirazların gerekçesiz olarak reddedildiği; dava dosyasının, daha sonra Yargıtay 11.Ceza Dairesi"nin 2012/01 esas sayılı dosyası ile birleştirildiği ve tahliye kararı verildiği; kısıtlama kararı ile adil yargılanma hakkının ihlal edildiği ve tutuklama ile itirazların reddi kararlarının da gerekçesiz olduğu ileri sürülerek; kararları veren hakimlerden ayrı ayrı 5.000,00"er -TL manevi tazminatın tahsili talep ve dava olunmuştur.
CEVAP: Cevap dilekçesinde, davalı olarak gösterilen hakimlere husumet yöneltilemeyeceği ve davanın reddi gerektiği belirtilmiştir.
Yargılama aşamasında, dava dilekçesi 6110 sayılı Yasa uyarınca Hazine"ye tebliğ edilmiş olup verilen cevap dilekçesinde; dava konusu edilen işlemin kesinleşmediği ve davanın dinlenilebilir olmadığı; esası bakımından da, davanın reddi gerektiği savunulmuştur.
GEREKÇE : Dava, hakimlerin hukuki sorumluluğuna dayalı olarak manevi tazminat istemine ilişkindir.
Dairemizin 10/05/2011 gün ve 2011/03-08 sayılı kararı ile, istemin CMK"nun 141-144.maddeleri kapsamında bulunduğu ve ağır ceza mahkemesinin görevli bulunduğu gerekçesiyle dava dilekçesinin reddine karar verilmiş; temyiz istemi üzerine, Hukuk Genel Kurulu"nun 16/12/2011 gün ve 2011/4-669; 807 sayılı kararı ile; bozma hükmü oluşturularak dosya dairemize iade olunmuştur.
Bozma ilamına uyulmuştur.
"Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair" 6110 sayılı Yasa 14/02/2011 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanmak suretiyle yürürlüğe girmiştir. 6110 sayılı Yasa"nın 12.maddesi ile 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu"na 93/A maddesi eklenmiştir. Maddedeki düzenlemeye göre:
Hakim ve savcıların bir soruşturma, kovuşturma veya davayla ilgili olarak yaptıkları işlem, yürüttükleri faaliyet veya verdikleri her türlü kararlar nedeniyle:
a)Ancak Devlet aleyhine tazminat davası açılabilir.
b)Kişisel kusur, haksız fiil veya diğer sorumluluk sebeplerine dayanılarak da olsa hakim veya savcı aleyhine tazminat davası açılamaz.
Devlet aleyhine açılacak tazminat davası ancak dava konusu işlem, faaliyet veya kararın dayanağı olan;
a)Soruşturma sonucunda verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın veya kamu davası açılmış ise kovuşturma sonucunda verilen hükmün,
b)Dava sonunda verilen hükmün, kesinleştiği tarihten itibaren bir yıl içinde açılabilir.
Kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın veya hükmün kesinleşmesinden önce, hakim veya savcının söz konusu işlem, faaliyet veya kararıyla ilgili olarak görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle görevini kötüye kullanmaktan mahkumiyeti halinde ise tazminat davası bu hükmün kesinleşmesinden itibaren bir yıl içinde açılabilir.
Yine yargılama aşamasında yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 46.maddesinde; hakimlerin yargılama faaliyetinden dolayı Devlet aleyhine tazminat davası açılabileceği biçiminde düzenleme yapılmıştır.
Dava konusu, ceza soruşturması sırasında yapılan işleme ilişkindir. Açılan ceza davası ise, birleştirme kararı sonrasında Yargıtay 11.Ceza Dairesi"nin 2012/01 esas sayılı dosyasında derdest bulunmaktadır. 6110 sayılı Yasa ile değişik 2802 sayılı Yasa"nın 93/A maddesi uyarınca; ancak, asıl dava sonucunda verilen hükmün kesinleşmesinden sonra tazminat davası açılabilir. Şu durumda, davacının istemi dinlenilebilir bulunmamakta olup; dava dilekçesinin reddine karar verilmelidir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Dava ön şartları bulunmadığından dava dilekçesinin reddine,
2-Maktu 24,30.-TL karar ve ilam harcının peşin alınan 297,00.-TL"den düşümü ile kalan 272,70.-TL"nin istek halinde davacıya iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi uyarınca davalı yararına takdir edilen 2.640,00.-TL maktu avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,,”
Dair oybirliği ile verilen 16.04.2013 gün ve 2012/94-25 sayılı kararın davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine kararın süresinde temyiz edildiğinin anlaşılmasından ve dosyadaki tüm kâğıtların okunmasından sonra gereği düşünüldü:
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Davacı vekili “müvekkilinin Erzurum Cumhuriyet Savcılığınca yürütülen 2009/976 soruşturma numaralı dosya kapsamında, 24 Kasım 2009 tarihinde gözaltına alındığını, müteakiben davalılardan İsmail Şahin tarafından 28 Kasım 2009 tarihinde tutuklandığını, dosya hakkında kısıtlama kararı verdiğini, tutuklama ve kısıtlama kararlarına karşı müdafii tarafından yapılan müteaddit itirazların ise, diğer davalılar tarafından (gerekçesiz olarak) reddedildiğini, Yargıtay 11.Ceza Dairesi’nin (2010/1 Esas) sayılı dava dosyası ile, müvekkilinin yargılandığı 2010/108 sayılı dava dosyasının birleştirilmesine karar verildiğini duruşmada, “tutuklama koşullarının oluşmadığı” gerekçesiyle müvekkilinin salıverildiğini, CMK md 153/3 gereği kısıtlama kararı kapsamına girmemesi gereken hazırlık evrakından suret alınması engellendiğini, bu suretle müvekkilinin mağduriyetine neden olunduğunu, itiraz hakkımız olan bir mahkeme kararının “kısıtlama kararı” bahane edilerek gösterilmemesi, suretinin verilmemesi, anayasal savunma hakkının özüne açık saldırı niteliğinde olduğunu, mahkeme kararlarının gerekçesiz olduğunu, davalıların yukarıda anlatılan usul ve yasaya aykırı fiillerinin, HUMK md. 573/2 de tarif edilen yasaya aykırılığı teşkil ettiğini iddia ederek manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
Davalı Maliye Hazinesi vekili ise HMK"nun 46.maddesindeki koşullar oluşmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece yukarıda başlık bölümüne alınan gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bilgi ve belgelere, daire kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun olduğu tespit edilen Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın onanması gerekir.
S O N U Ç : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile 4.Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, gerekli temyiz ilamı harcı peşin alındığından başka harç alınmasına mahal olmadığına, 6110 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 12.maddesi ile 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu’na eklenen 93/A-5 fıkrası ve 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440.maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltmeyolu açık olmak üzere 13.11.2013 gününde oybirliği ile karar verildi.