Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/5085
Karar No: 2019/7531
Karar Tarihi: 16.10.2019

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2019/5085 Esas 2019/7531 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2019/5085 E.  ,  2019/7531 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
    No : 2011/69-2015/214

    Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
    Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Hükmün, davacı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    Davacı Kurum, 08.11.2009 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu vefat eden kazalının hak sahiplerine bağlanan peşin sermaye değerli gelir nedeniyle oluşan kurum zararının davalılardan rücuan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Zararlandırıcı olay nedeniyle düzenlenen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu tarafından düzenlenen 26.03.2010 tarihli raporda alt işveren ... Yapı San. Tic. Ltd. Şti"nin %20, asıl işverenler ... İnş. Tur. San ve Tic. A.Ş ve ... İnş. Ltd. Şti"nin %10, kazalı ...’ün %40, diğer kazalı ...’ın %30; mahkemece alınan ilk ve ek bilirkişi raporunda; alt işveren ... Yapı San. Tic. Ltd. Şti"nin %50, asıl işverenler ... İnş. Tur. San ve Tic. A.Ş ve ... İnş. Ltd. Şti"nin bu kusurdan müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu, kazalı ...’ün %25, diğer kazalı ...’ın %25; alınan 2. kusur raporunda; alt işveren ... Yapı San. Tic. Ltd. Şti"nin %25, asıl işverenler ... İnş. Tur. San ve Tic. A.Ş ve ... İnş. Ltd. Şti"nin %25, kazalı ...’ün %25, diğer kazalı ...’ın %25, çelişkileri gidermek üzere alınan ek raporda davalı ... Yapı İnş. Taş. Turz. Mad. Gıda. İhtiyaç Mad. Yatırım Danş. ve Aracılık Hiz. San. Ve Tic. Ltd. Şti ünvanlı alt işveren müessese ile davalı ... inşaat San. ve Tic. Aş ve ... İnşaat Tic ve San. Ltd Şti adi ortaklığı ünvanlı asıl işveren müessesenin eşit oranda müştereken %50 oranında kusurlu oldukları, dava dışı olan ..."ın % 25 oranında, kazalı sigortalı ..."ün %25 oranında kusurlu bulunduğu; ifade edilmekte olup kusura ilişkin tüm bu tespitler incelendiğinde açık çelişki bulunduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca ceza dosyasında ... İnş. Ltd. Şti’nde şantiye şefi olan ...’in olayda kusurlu bulunarak Malatya 1. Ağır Ceza Mahkemesince mahkum edildiği, Yargıtay 12. Ceza Dairesi tarafından ... hakkında verilen kararın onanarak kesinleştiği, bunun yanında dosya kapsamından müteveffa ...’ün hak sahipleri tarasından açılan tazminat davasının olduğu, aynı kaza nedeniyle sigortalı ... ile birlikte ...’ın da vefat ettiği, bu hususların da mahkemece değerlendirilmeksizin eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde karar verildiği anlaşılmıştır.
    Kusur raporlarının, 5510 sayılı Yasa, 4857 sayılı Yasa"nın 77. ve İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü"nün 2 vd maddelerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. 4857 sayılı Yasa"nın 77. maddesi; “İşverenler işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak, işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdürler. İşverenler, işyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği önlemlerine uyulup uyulmadığını denetlemek, işçileri karşı karşıya bulundukları mesleki riskler, alınması gerekli tedbirler, yasal hak ve sorumlulukları konusunda bilgilendirmek ve gerekli iş sağlığı ve güvenliği eğitimini vermek zorundadırlar...” düzenlemesini içermektedir. Anılan düzenleme, işçiyi gözetim ödevi ve insan yaşamının üstün değer olarak korunması gereğinden hareketle; salt mevzuatta öngörülen önlemlerle yetinilmeyip, bilimsel ve teknolojik gelişimin ulaştığı aşama uyannca alınması gereken önlemlerin de işveren tarafından alınmasını zorunlu kılmaktadır. İş kazasının oluşumuna etken kusur oranlarının saptanmasına yönelik incelemede; İhlal edilen mevzuat hükümleri, zararlı sonuçların önlenmesi için koşulların taraflara yüklediği özen ve dikkat yükümüne aykırı davranışın doğurduğu sonuçlar ayrıntılı olarak irdelenip, kusur aidiyet ve oranları gerekçeleriyle ortaya konulmalıdır. Ayrıca 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 74. maddesi (Mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu 53. madde) hükmü uyarınca hukuk hakimi ceza davasında alınmış kusur raporu ile bağlı değilse de kesinleşmiş ceza ilamıyla saptanmış maddi olgularla bağlıdır.
    Bu tür rücu davalarında kusurun belirlenmesinde, öncelikle zararlandırıcı sigorta olayının ne şekilde oluştuğu, dosya içeriğindeki tüm deliller birlikte takdir olunarak ve varsa çelişkiler de giderilerek belirlenmeli; kabul edilen maddi olgular doğrultusunda, tarafların kusur oran ve aidiyetleri işçi sağlığı ve iş güvenliği konularında uzman bilirkişilerden alınacak bilirkişi raporu uyarınca saptanmalıdır. Kusur durumu saptanırken, iş güvenliği mevzuatına göre hangi önlemlerin alınması gerektiğinin, bu önlemlerin işverence alınıp alınmadığının ve alınmış önlemlere sigortalı işçinin uyup uymadığının, 5510 sayılı Kanunun 21., 4857 sayılı Kanunun 77., İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü hükümleri çerçevesinde değerlendirilerek belirlenmesi gerekir.
    Ayrıca 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 74. maddesi (Mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu 53. madde) hükmü uyarınca hukuk hakimi ceza davasında alınmış kusur raporu ile bağlı değilse de kesinleşmiş ceza ilamıyla saptanmış maddi olgularla bağlıdır.
    Ceza mahkemesi kendine has usuli olanakları nedeniyle hükme esas aldığı maddi olayların varlığını saptamada daha geniş yetkilere sahiptir. Bu nedenle, hukuk hakiminin, ceza hakiminin fiilin hukuka aykırılığını ve illiyet bağı saptayan maddi vakıa konusundaki kabulü ve ceza mahkemesinin kabul ettiği olayın gerçekleşme şekli diğer bir deyişle maddi vakıanın kabulü konusunda kesinleşmiş olan bir mahkumiyet veya maddi vakıa tespiti yapan beraat hükmüyle bağlı olacağı hem ilmi (Prof. Dr. Kemal Gözler, “Res Judicata’nın Türkçesi Üzerine”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt 56, Sayı 2, 2007, s.45-61) hem de kökleşmiş kazai içtihatlarla benimsenmiş bulunmaktadır
    Borçlar Kanununun 53. maddesi hükmüne göre, kusurun takdiri ve zarar miktarının tayini hususunda hukuk hakimi ceza mahkemesi kararı ile bağlı değil ise de ceza mahkemesinde saptanan maddi olgularla bağlı olduğundan, mahkumiyetin kesinleşmesi halinde mahkum olanlara az da olsa bir miktar kusur verilmesi gerekmektedir.
    Öte yandan, sigortalı veya hak sahipleri tarafından tazmin sorumluları aleyhine açılan tazminat davalarında alınan kusur tespitine ilişkin bilirkişi raporuyla ulaşılan sonuçlar, rücu davasında; tazminat davasında kurumun taraf olmaması nedeniyle bağlayıcı nitelikte bulunmamakta, işçi sağlığı ve iş güvenliği kuralları yönünden ayrıntılı irdeleme içermesi ve kesinleşmesi halinde güçlü delil olarak kabul edilebilmektedir.
    Yukarıda açıklanan hukuki ve maddi olgular ışığında mahkemece hak sahipleri tarafından davalılara karşı açılan tazminat davasının akıbeti ile aynı olayda vefat eden ... için kurum tarafından davalılara karşı açılan rücu davasının olıup olmadığı araştırılarak ilgili dosyalar celp edilmeli, ceza dosyası ile birlikte tüm olgular değerlendirilmeli ve olayın gerçekleştiği iş kolunda iş güvenliği bakımından uzman kişilerden oluşan bilirkişi heyetinden oluşa uygun ve mevcut raporlar arasındaki çelişkileri giderebilecek nitelikte yeniden kusur raporu alınmalı, alınacak bu kusur raporunda incelemeye konu olayın meydana gelmesi sonucu ölen her bir sigortalı için verilen kusurun kendi müterafık kusurları mı olduğu, yoksa diğerinin kazasına etki eden kusurları mı olduğu hususu ayrıştırılmak suretiyle, kazazedelerin birbirlerinin kazalanmasında bir kusuru olup olmadığı her birinin eylemleri ayrı ayrı değerlendirilerek kusur oran ve aidiyetleri açıkça ortaya konulmalıdır.
    Bunlarla birlikte bozma sonrası sürdürülecek yargılamada, hükmü temyiz etmeyen davalılar yönünden davacı lehine oluşabilecek usuli kazanılmış hak gözetilmelidir.
    Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik araştırma ve inceleme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O hâlde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 16.10.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi