Abaküs Yazılım
16. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/10613
Karar No: 2021/2533
Karar Tarihi: 22.03.2021

Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2020/10613 Esas 2021/2533 Karar Sayılı İlamı

16. Hukuk Dairesi         2020/10613 E.  ,  2021/2533 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : MÜKERRER KADASTRO
    KANUN YOLU : TEMYİZ


    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
    ... Mahallesi çalışma alanında 1954 yılında yapılan tapulama çalışmaları sırasında, 393 parsel sayılı 10.500,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, davalı ... adına tespit ve tescil edildikten sonra, 2013 yılında yapılan uygulama kadastrosu çalışmaları sonucunda 106 ada 85 parsel numarasıyla ve 10.594,09 metrekare yüzölçümüyle tespit ve tescil edilmiştir. ... İlçesi ... Mahallesi çalışma alanında 1963 yılında yapılan tapulama çalışmaları sırasında, 288 ada 29 parsel sayılı 114.046,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, davacı ... ve müşterekleri adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ... ve müşterekleri, adlarına kayıtlı bulunan 288 ada 29 parsel sayılı taşınmaz ile ilgili kamulaştırmasız el atma davası sırasında, taşınmazın bir bölümü ile davalı adına kayıtlı 106 ada 85 parsel sayılı taşınmazın mükerrer olduğunun anlaşıldığını ileri sürerek, mükerrerlik durumunun iptali istemiyle dava açmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, 3402 sayılı Kanun"un 22/1. maddesi kapsamında düzenlenen ve niteliği itibariyle mülkiyet ihtilafından kaynaklanan, mükerrer kadastro nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davasıdır. Davacılar müşterek dava dilekçelerinde, adlarına kayıtlı 288 ada 29 parsel sayılı taşınmazın kadastrosunun mükerrer yapıldığı belirlenen bölümünün, hiçbir zaman davalıya ait taşınmazın sınırları içerisinde bulunmadığını, taşınmazı aynı sınırlar dahilinde eklemeli olarak 50 yıldır kullandıklarını ileri sürerek dava açmışlardır. Mahkemece, 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 22. maddesi uyarınca, kadastrosu yapılan yerlerin yeniden kadastrosunun yapılamayacağı, hataen ikinci kadastro çalışması yapılmış ise ikinci kadastronun tümüyle hükümsüz olacağı ve ilk kadastronun geçerli kalmaya devam edeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 22/1. maddesinde, evvelce tespit, tescil veya sınırlandırma suretiyle kadastro veya tapulaması yapılmış olan yerlerin yeniden kadastrosunun yapılamayacağı, bu gibi yerlerin ikinci defa kadastroya tâbi tutulması halinde ikinci kadastronun bütün sonuçlarıyla hükümsüz sayılacağı ve Türk Medeni Kanunu"nun 1026. maddesine göre işlem yapılacağı, süresinde dava açılmadığı takdirde, ikinci defa yapılan kadastronun, tapu sicil müdürlüğünce re"sen iptal edileceği belirtilmiştir.
    Somut olayda, Taşköprü Mahallesi çalışma alanında bulunan, davalıya ait yeni 106 ada 85 parsel (eski 393) sayılı taşınmaz, 23.05.1954 gününde tespit ve 26.07.1954 gününde tapuya tescil edilmiş; Dindoğru Mahallesi çalışma alanında bulunan, davacılara ait 288 ada 29 parsel sayılı taşınmaz ise 22.06.1963 gününde tespit ve 02.09.1963 gününde tapuya tescil edilmiştir. Davacılar adına kayıtlı bulunan taşınmaza ilişkin olarak Babaeski Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2013/146 Esas sayılı dosyasında yapılan kamulaştırmasız el atma davası sırasında, 288 ada 29 parsel sayılı taşınmaz ile 106 ada 85 parsel (eski 393) sayılı taşınmazın mükerrer olduğunun tespit edildiği, durumun Mahkemece Kadastro Müdürlüğüne bildirilmesi üzerine, Müdürlük tarafından davacılar adına kayıtlı bulunan taşınmaz ile davalı adına kayıtlı bulunan taşınmazın 1.618,33 metrekarelik bölümünün mükerrer olduğu belirlenmiş ve 28.05.2014 gününde de bu husus, taşınmazların tapu kaydının beyanlar hanesine ayrı ayrı şerh verilmiş, bunun üzerine davacılar 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 22/1. maddesi uyarınca, dava konusu taşınmazın mükerrer olduğu belirlenen bölümüne yönelik olarak, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak eldeki davayı açmışlardır.
    3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesinde "kadastro tutanaklarında belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak itiraz olunamayacağı ve dava açılamayacağı" düzenlenmiştir. Eldeki davada, davalıya ait Taşköprü Mahallesi kadastro çalışma alanında bulunan, eski 393 parsel (yeni 106 ada 85) sayılı taşınmazın kadastrosu daha önce yapılarak, kadastro tutanağının 26.07.1954 gününde kesinleşmesi suretiyle; davacılara ait Dindoğru Mahallesi çalışma alanında bulunan 288 ada 29 parsel sayılı taşınmazın kadastrosu ise daha sonra yapılıp, 02.09.1963 gününde kesinleşmek suretiyle tapuya tescil edildiğine göre, nizalı taşınmaz bölümüne ilişkin ikinci kadastro işlemi, ilk yapılan kadastro çalışmasının tespit tarihi itibariyle, 3402 sayılı Kanun’un 12/3. maddesinde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde yapılmıştır. Her ne kadar; kadastro tespiti öncesi nedene dayalı davaların, kadastro tutanağının kesinleşmesinden itibaren 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılması gerekmekte ise de; davacıların, aleni olan tapu siciline güvenmesi doğal olup, sicile göre kayıt maliki olduklarına göre, belirtilen hukuki sebeple açılacak davada hak düşürücü sürenin işletilmesi hayatın olağan akışına aykırı bulunduğundan, sözü edilen sürenin geçtiğinden söz edilemez. Aksi halde, yani kadastrosu daha sonra yapılan her bölüm yönünden terkine karar verilecek olması halinde, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 22/1. maddesinde ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun 1026/2. maddesinde, tapu kütüğünden terkine karşı dava açma hakkının düzenlenmiş olmasının bir anlamı olmayacağı ve düzenlemenin işlevsiz olacağı açıktır. Kadastro çalışmalarındaki amaç, tapu sicillerinin gerçek durumu yansıtması olduğuna göre, sicildeki hakkın kime ait olduğunun doğru olarak belirlenmesi gerekir. Bu duruma göre, mükerrerliğin giderilmesi amacıyla açılan eldeki dava, artık çifte tapuyu önleme maksadına yöneliktir. Tabiatıyla yukarıdaki açıklamalar, birinci kadastronun kesinleşmesinden sonra işlemeye başlayan hak düşürücü sürenin dolmasından önce ikinci kadastronun yapılıp kesinleşmesi haline ilişkin olup, hak düşürücü süre dolduktan sonra ikinci kez kadastro yapılması halinde ise, hak düşürücü süre dolacağı için dava açma olanağı bulunmadığı kuşkusuz olup, yukarıdaki açıklamalar ışığında, davacılar hakkında hak düşürücü süre hükümlerinin uygulanması mümkün bulunmamaktadır. Ayrıca, taşınmazlardaki söz konusu mükerrerliği 2014 yılında öğrenmiş olan davacıların, mükerrer olduğu belirlenen bölüm hakkında kadastro öncesi nedene dayalı olarak dava açma haklarının mevcut olduğu kuşkusuzdur. Bu durumda Mahkemece, hukuki durumun (mülkiyet hakkının taraflardan hangisine ait olduğunun) ilk kadastro çalışmasına ait tespit günü esas alınarak belirlenmesi gerekir.
    Hal böyle olunca; Mahkemece, davanın esasına girilerek, tarafların iddia ve savunmalarına ilişkin tüm deliller toplanıp değerlendirilmek suretiyle, nizalı 288 ada 29 parsel sayılı taşınmazın, mükerrer kadastro gören 1.618,33 metrekare yüzölçümündeki bölümünün, ilk önce kadastrosu yapılan eski 393 (yeni 106 ada 85) sayılı taşınmazın kadastro tespitinin yapıldığı 23.05.1954 günü itibariyle kime ait olduğu belirlenmelidir. Mahkemece bu hususlar göz ardı edilerek ve eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.03.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.









    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi