11. Hukuk Dairesi 2016/715 E. , 2017/304 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 21/10/2015 tarih ve 2014/1995-2015/1000 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 17.01.2017 günü hazır bulunan davacı vekili Av... ile davalı vekili Av.... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirketin 21.05.2010 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul toplantısında davalının yönetim kurulu üyesi seçildiğini ve yönetim kurulu kararı ile de genel müdür olarak atandığını, ayrıca şirketi temsil ve ilzam etme hususunda münferit imza yetkisi verildiğini, taraflar arasındaki 04.05.2010 tarihli iş sözleşmesi ile davalıya yıllık brüt 200.000- TL ücret verileceğinin kararlaştırıldığını, ancak davalının belirlenen miktardan daha fazla ücret alarak şirketi toplam 417.079,77 TL zarara uğrattığını, ayrıca davalıya hangi hususlarda ve hangi miktarlarda yetkili olduğu hususunun bir iç düzenleme ile 04.06.2011 tarihinde bildirildiğini, iç düzenlemeye göre davalının değeri 50.000.- Euro üzerinde olan her türlü giderler için müvekkili şirket yetkililerinden imza alması gerektiğini, ancak davalının iç düzenleme ilkelerini ihlal ederek şirket yetkililerinden onay almaksızın dava dışı Hakan Yararbaş ile iş birliği sözleşmesi imzaladığını, sözleşme çerçevesinde dava dışı Hakan Yararbaş"a 206.942,10 TL ödeme yaptığını ileri sürerek, müvekkili şirketin uğradığı toplam 624.021,87 TL zararın dava tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davaya bakmaya iş mahkemelerinin görevli olduğunu, davanın zaman aşımına uğradığını, davaya 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerinin uygulanması gerektiğinden davacı şirketin doğrudan sorumluluk davası açma hakkı bulunmadığını, taraflar arasında imzalanan iş sözleşmesine göre müvekkilinin 200.000,- TL brüt ücretin yanı sıra bir kısım feri ödemelere de hak kazandığını, feri ödemelerin davacı tarafça ödenmesi gerektiği dikkate alındığında bunun davacının talep ettiği tutara tekabül ettiğinin açıkça görüleceğini, davacının müvekkilinin imza yetkisini aşarak akdetmiş olduğu 17.02.2012 tarihli danışmanlık sözleşmesi uyarınca haksız yere 206.942,10 TL ödeme yapıldığına dair somut herhangi bir delil sunmadığını, davacı tarafından delil olarak sunulan faturalarda keşide eden şirketler ile danışmanlık sözleşmesinin tarafı olan kişilerin aynı olmadığını, faturaların keşide tarihlerinin danışmanlık sözleşmesinin imza tarihinden önce olduğunu, faturalara ilâveten sunulmuş olan gider pusulalarının tarihlerinin müvekkilinin işten ayrıldığı tarihinden sonrasına tekabül ettiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacının iddialarını kesin olarak ispatlayamadığı, yeni delil ibrazına ve değiştirilmesine muvafakatı olmayan davalının savunmalarının yerinde olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Dava, anonim şirket yönetim kurulu üyesi ve genel müdürü olan davalıya karşı açılan sorumluluk davasıdır.
Davacı vekili, davalının taraflar arasındaki sözleşmede belirlenen miktardan daha fazla ücret alarak şirketi 417.079,77 TL zarara uğrattığını ileri sürmüştür. Davalı vekili ise, taraflar arasında imzalanan iş sözleşmesine göre müvekkilinin brüt ücretin yanı sıra bir kısım feri ödemelere de hak kazandığını, davacı tarafça ödenmesi gereken bu feri ödemelerin davacının talep ettiği tutara tekabül ettiğini savunmuştur. Davacı taraf, davalının bu savunması karşısında sözleşmede belirtilen feri ödemelerin ayrıca davalıya ödendiğini belirtmiş, bilirkişi raporu sunulduktan sonra feri ödemelere ilişkin raporda gösterilen eksik hususlara ilişkin delillerini mahkemeye ibraz etmiştir.Mahkemece, davalının yeni delil ibrazına ve değiştirilmesine muvafakatı olmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin sonradan sunmuş olduğu deliller nazara alınmadan hüküm kurulmuştur.
Taraflar tahkikat aşamasında kural olarak iddia ve savunmalarını genişletip değiştiremezler ve dolayısıyla yeni delil de gösteremezler. Ancak, belirli koşulların gerçekleşmesi kaydıyla, taraflar gerek ön inceleme gerek tahkikat aşamasında yeni delil gösterebilme olanağına sahiptirler.(HMK 141,145). Ayrıca hakim de davayı aydınlatma ödevi bağlamında maddi ya da hukuki açıdan belirsiz gördüğü hususlara ilişkin özellikle vakıalar hakkında ihtiyaç duyuyorsa taraflardan yeni delil göstermesini isteyebilir.(HMK 31) Belirtilen bu gerekçelerle delillerin gösterilme zamanını ve sürelerini düzenleyen hükümlerden hareketle tarafların dilekçeler teatisi evresinde dava bağlamında dayanmış oldukları delilleri hasretmiş bulundukları şeklinde bir genellemeye ya da çözümlemeye varılamaz.
Ayrıca HMK 191. maddesinde diğer tarafın, ispat yükünü taşıyan tarafın iddiasının doğru olmadığı hakkında delil sunabileceği, karşı ispat faaliyeti için delil sunan tarafın, ispat yükünü üzerine almış sayılmayacağı düzenlenmiştir.
Somut olayda, davalının savunması üzerine davacının bu savunmada belirtilen hususlara karşı delil ibraz ettiği, hakimin davayı aydınlatma ödevi ve yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler gereğince davacının davalı savunmasına karşı sunduğu deliller değerlendirilerek oluşacak sonuç çerçevesinde karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
3-Ayrıca davanın görülmekte olduğu...11. Asliye Ticaret Mahkemesine davacı vekilinin mazeret dilekçesi sunduğu, ancak mahkemenin kapanması nedeniyle ....5. Asliye Ticaret Mahkemesince yapılan 25.09.2014 tarihli ikinci celsede, ""taraf vekillerinin mazeretlerinin kabulüne duruşma günün UYAP"tan öğrenilmesine"" karar verildiği,... 4. Asliye Ticaret Mahkemesi"nce yapılan 18.11.2014 tarihli üçüncü celsede ise taraflarca takip edilmeyen dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verildiği, davacı vekilince 15.01.2014 tarihli yenileme dilekçesiyle işlemden kaldırılan davanın harç yatırılarak yenilendiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, yargılama aşamasında mahkemelerin kapanması ve duruşmaların farklı mahkemelerde yapılmış olması nedeniyle tarafların duruşma gününden haberdar olmaması ve davacı vekilinin mazeretinin kabul edilmesine rağmen duruşma gününün ve mahkemesinin davacı vekiline usulüne uygun bir şekilde bildirilmemesi nedeniyle mahkemece 18.11.2014 tarihli celsede HMK 150/1 gereğince dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmesi ve yenileme harcı alınması doğru olmadığı gibi, işlemden kaldırma kararı usulüne uygun olmadığından dosyanın yenilenmesi için yatırılan harcın iadesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.480 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ödediği peşin temyiz harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 17.01.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.