21. Hukuk Dairesi 2015/6091 E. , 2016/3647 K.
"İçtihat Metni"
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılar vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı kanuni gerektirici nedenlere göre davalı Kurumun ve davalı işverenin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, davacının davalı işyerinde 1983-1996 yılları arasındaki çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulü ile hükümde yazılı şekilde karar verilmiş ise de bu sonuca eksik araştırma ve inceleme ile gidilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Yasal dayanağı 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/9. maddeleri olan bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği ya da çalıştıklarının Kurumca tespit edilip edilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu yasal koşul oluşmuşsa işyerinin o dönemde gerçekten var olup olmadığı, Kanun"un kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma iddiasının gerçeğe uygunluğu özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispatlanabilirse de çalışmasının konusu, sürekli kesintili mevsimlik mi olduğu, başlangıç ve bitiş tarihleri ve alınan ücret konularında tanıkların sözleri değerlendirilirken bunların inandırıcılığı üzerinde durulmalı, verdikleri bilgilere nasıl vakıf oldukları, işveren ve işçiyle, işyeriyle ilişkileri, bazen uzun yılları kapsayan bilgilerin insan hafızasında yıllarca eksiksiz nasıl taşınabileceği düşünülmeli ve tanıklar buna göre dinlenmeli, işyerinin kapsam kapasite ve niteliği ile bu beyanlar kontrol edilmeli, mümkün oldukça işyerinin müdür, amir, şef, ustabaşı ve posta başı gibi görevlileri ve o işyerinde çalışan öteki kişiler ile o işyerine komşu ve yakın işyerlerinde bu yeri bilen ve tanıyanlar dahi dinlenerek tanık beyanlarının sağlığı denetlenmeli ve çalışma olgusu böylece hiç bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak sağlıklı bir biçimde belirlendikten sonra ücret konusu üzerinde durulmalı, tespiti istenilen sürenin evvelinde ve sonrasında beyyine başlangıç sayılabilecek ödeme belgeleri ve sair bu nitelikte bir belge yoksa Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunun m.288 de yazılı sınırları taşan ücret alma iddialarında yazılı delil aranmalı, bu sınırlar altında kalan ücret alma iddialarında ücret miktarları tanıklardan sorulmalı, 506 sayılı Yasa"nın 3/B-D maddeleri ile 5510 sayılı Yasa"nın 6/a-c maddelerinde de olduğu gibi ücretin sigortalı sayılmanın koşulu olan durumlarda ücret alma olgusunun var olup olmadığı özellikle saptanmalıdır. Bu davalarda işverenin kabulünün tek başına hukuki bir sonuç doğurmayacağı göz önünde tutulmalıdır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Yukarıda açıklanan hususlar, yeterli ve gerekli bir araştırmayla ve deliller hep birlikte değerlendirilerek aydınlığa kavuşturulduktan sonra o çalışmanın sigortalı çalışma niteliğinde olup olmadığı, ya da ne zaman bu niteliğe kavuştuğu yönü üzerinde durulmalı ve çalışmayı kapsama alan yasanın yürürlük tarihinden sonraki dönem için hizmetin tespitine karar verilmelidir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacı adına davalı işyerinden 20.07.1992 tarihli işe giriş bildirgesi verildiği, işyerinin 15.09.1989 tarihinde Kanun kapsamına alındığı ve halen faal olduğu, davacının 20.07.1992-30.06.1994 tarihleri arasında davalı işyerinde geçen çalışmalarının Kuruma bildirildiği, davacının 30.06.1994 tarihli İbraname ile 20.07.1992-30.06.1994 tarihleri arasında işyerinde sigortalı olarak çalıştığını, ve A.Ş."den her türlü alacaklarını aldığını, "ı ve A.Ş."yi ibra ettiğini belirttiği, işyeri dosyası içerisindeki kıdem tazminatı hesabına ilişkin belgede davacının davalı işyerinde işe girişinin 20.07.1992 tarihi ve hizmet süresinin 1 yıl 11 ay olduğunun belirtildiği, 30.06.1994 tarihli davacının imzaladığı Tediye Makbuzuna göre davacının maaş bakiyesini ve diğer kanuni haklarını aldığı, dava konusu döneme ilişkin dönem ve ücret bordrolarının kısmen dosya arasına alındığı, davacı ve davalı tanıklanın dinlendiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda; mahkemece re"sen belirlenecek bordro tanıkları dinlenmeden ve tanık beyanları arasındaki çelişki giderilmeden, tanık "in beyanları da dikkate alınarak davacının davalı işyerinde bir çalışan mı yoksa serbest piyasa hamalı mı olduğu tespit edilmeden, davalı şirketin Kanun kapsamına alındığı 15.09.1989 tarihinden 01.08.1996 tarihine kadar ki dönem ve ücret bordrolarının tamamı temin edilmeden, davacıya ait hizmet cetvelinden 01.10.1995-20.11.1995 tarihleri arası ve 21.11.1995-28.02.1996 tarihleri arasında davalı işyeri dışında başka işyerlerinden çalışmalarının bildirildiğinin anlaşılması karşısında, bu işyerleri ile davalı işyeri arasında organik bağ yok ise 01.10.1995 tarihinden sonrasına ilişkin çalışma iddiasının hak düşürücü süreye uğrayacağı değerlendirilmeden sonuca gidilmesi isabetsiz olmuştur.
Mahkemece yapılacak iş; dönem bordrolarından re"sen seçilecek bordro tanıklarını dinlemek ve tanık beyanları arasındaki çelişkiyi gidermek, davacının davalı işyerinde bir çalışan mı yoksa serbest piyasa hamalı mı olduğunu tespit etmek, davalı şirketin Kanun kapsamına alındığı 15.09.1989 tarihinden 01.08.1996 tarihine kadar ki dönem ve ücret bordrolarının tamamını temin etmek, davacının 01.10.1995-20.11.1995 tarihleri arası ve 21.11.1995-28.02.1996 tarihleri arasında çalışmaları olan davalı işyeri dışındaki işyerlerinin davalı işyeri ile organik bağı olup olmadığını tespit etmek, eğer bu işyerleri ile davalı işyeri arasında organik bağ yok ise 01.10.1995 tarihinden sonraki çalışmaların hak düşürücü süreye uğrayacağını gözeterek varılacak sonuca göre hüküm kurmaktan ibarettir.
Kabule göre de; hüküm fıkrasının 1 numaralı bendinin 7. satırında 01.11.1994 - 31.12.1994 tarihleri arası yönünden karar verilmesi gerekir iken 01.11.1994 - 31.03.1994 tarihleri arası şeklinde karar verilmesi ve davacının talebi kısmen kabul edildiği halde davanın tam kabulüne karar verilmesi hatalı olmuştur.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalı Kurumun ve davalı işverenin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan Aş."ne iadesine
07.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.