14. Hukuk Dairesi 2017/2120 E. , 2017/5336 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 23.05.2014 gününde verilen dilekçe ile HMK 107. maddesi uyarınca belirsiz alacak ve mülkiyet tespiti talebi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın reddine dair verilen 17.12.2015 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacı ... vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 07.03.2017 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekilleri Av. ... ve Av. ... ile karşı taraftan davalılar ... ve ... vekili Av. ... ile davalı ... vekili Av. ... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KA R A R
Davacı vekili 23.05.2014 tarihli dava dilekçesi ile (Dava değeri 500.000,00 TL olarak açılmıştır) davacının ve davalılar murisi ... ..."un kardeş olduklarını, murisleri babaları ..." un 1974 yılında vefat ettiğini ve vefatından sonra müvekkili ve diğer mirasçıların terekede yer alan gayri menkulleri 1982/453-1986/763 sayılı 17.6.1986 tarihli hüküm ile ortaklığın giderilmesi yoluyla paylaştıklarını, kök muris ..."un 1949-1950 yılında, Yervant Portakal"ın gerçekleştirdiği müzayedede satın aldığı ünlü ressam..., 1882 tarihinde tuval Özerine yağlıboya olarak resmettiği "..." konulu eserinin ölümüne kadar ve hatta ölümünden sonra bir süre daha babaları ..."a ait evde saklandığını, ..."un vefatından sonra, miras paylaşımı yapılırken mirasçılar; davacı ile ağabeyi Kayahan ... ve anneleri..., tablonun bir aile değeri olarak saklanması ve tablonun eşit paylarda ortak bir mülk olmaya devam etmekle birlikte, ağabey ...un evinde asılı durmasına, tablo ile ilgili geleceğe dönük bütün kararların varisler tarafından ortak alınmasına karar verilmesi nedeniyle dava konusu tablonun, paylaşıma tabi tutulmadan mirasçılar açısından elbirliğiyle mülkiyet halinde bugüne kadar muhafaza edildiğini ve anlaşmaya sadık kaldıklarını, ..."un mirasçılarından ..." un 1990 yılında, Kayahan ..." un 30.04.1932 doğumlu olup 25.12.2011 yılında vefat ettiğini, davalılar murisi ..."un vefatından sonra mirasçılarının tabloyu açık artırma ile satmaya çalıştıklarını, 2014/23 D.İş sayılı dosyası kapsamında 15/05/2014 tarihinde tedbir kararının verildiğini, Kültür vc Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu"nun ilgili hükümlerine tamamen aykırı olarak tablonun satışı yapılacağından, HMK 107. maddesi uyarınca belirsiz alacak ve miras nedeniyle mülkiyet hakkının tespitini istemiştir.
Davalılar vekili öncelikle eda davasının mümkün olduğu hallerde kural olarak tespit davasının açılamayacağı, dava şartı olan hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini, tablonun asgari değerinin satış dosyasında 10.000.000 TL olup Harçlar Kanunu"nun 30. maddesinin uygulanması gerektiğini TMK 639/2 maddesi gereğince tüm zamanaşımı süreleri dolduğunu, taşınmazların ortaklığın giderilmesi yoluyla, menkullerin ise aralarında yapmış oldukları şifahi ve fiili miras paylaşımı ile murisleri babaları ..."a bırakıldığını, şahit dinlenmesine izin vermediklerini, dava konusu tablonun da 1974 yılından itibaren 40 yıl boyunca kendilerinin mülkiyetinde ve evlerinde kaldığını, müşterek muris babalarının vefatından sonra, yaklaşık 40 yıl boyunca, iki kardeş olan davacı ... ile müvekkillerinin babası-eşi olan ..."un birbirlerinin evine dahi gitmediklerini, müvekkillerinin, tamamen kendilerine ait tablonun mülkiyeti ile ilgili herhangi bir tereddütleri olmadığından tablonun satışının kamuya açık bir şekilde müzayede yolu ile yapılmasını istediklerini, davadaki tüm iddiaların ispat külfetinin davacıya ait olduğunu ve ispat koşulunu yerine getiremediklerinden davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece taraf delilleri toplanarak, tanıkların beyanları alınmıştır.
Davacı tanığı, ..., tablonun paylaşımına ilişkin bilgiye sahip olmadığını,
Davacı tanığı, ..., davacının 52 yıllık arkadaşı olduğunu, kardeşler arasında en ufak bir sorun olduğunu duymadığını, miras paylaşımına, tablonun geleceğine ilişkin bilgiye sahip olmadığını;
Davacı tanığı ..., davacının kızı olduğunu ve muris öldüğünde 8 yaşında olduğunu ve mal paylaşımı sırasında dava konusu edilen tablonun aile içinde muhafaza edilmesi konusunda anlaştıklarını, o tarihten sonraki zamanda sürekli konuşulduğu için hatırladığını, babası ve davalıların murisi amcasının ve amcasının ölümünden sonra eşi ..."un aynı apartmanda oturduklarını, karşılaşıldığında selamlaşma olduğunu, ancak birbirlerinin evine gidilmediğini, tablonun muhafazası konusunda babası ve amcası Kayahan"nın 1977-1978 yılında bir konuşmaları sırasında tablonun muhafaza edildiği şekilde amcasında durmaya devam etmesi konusunu konuştuklarını, muristen kalan başka tablo hatırlamadığını, ancak murise ait olan hatıraların paylaşıldığını, tablonun satışının düşünülmediğini ve bu şekilde muhafazası konusunda karar alındığını;
Davalı tanığı, ..., davalı ..."in hemşirelik okulundan arkadaşı olduğunu, muris ... öldüğü zaman paylaşım konusunu sorduğunda, eşi Kayhan da yanında iken davalı ..." in ..." in karısı için "" gelin avizeleri beğendi aldı. Bu tablo da bize kaldı" dediğini, kendisinin sanat tarihi okuduğu için ... tablosu olarak bu tabloya baktığını, bir değeri olduğunu, davacının eşini tanımadığı için tablonun değerini anlayıp anlamadığını bilemediğini, bunun dışında diğer malları nasıl paylaştıklarını bilmediğini,
Davalı tanığı ... talimat yolu ile alınan beyanında davalı ..." in kardeşi olduğunu, murisin ölümünden sonra 1974 yılında kardeşlerin mal paylaşımı yaptığını, yapılan mal paylaşımı sırasında davacının o dönemde daha değerli olan avizeyi tercih ettiğini, tablonun davalı tarafta kaldığını, tablonun değerinin 1990 yılından sonra anlaşıldığını, kardeşlerin arasının iyi olmadığını, murisin ölümünden sonra annelerinin alt kattan üst kata taşındığını ve davalı tarafa "bizim eşyaları aldık, sizinkiler de evde gidin alın" dediğini belirtmiştir.
Mahkemece, davacı, tablonun bir aile değeri olarak saklanması ve tablonun eşit paylarda ortak bir mülk olmaya devam etmekle birlikte, ağabey ..."un evinde asılı durmasına, tablo ile ilgili verilecek geleceğe dönük bütün kararların varisler tarafından ortak alınmasına karar verildiğini iddia etmiş ise de, tablonun muris tarafından satın alındığı ve ...."in eseri olduğunun ihtilafsız olması karşısında tablonun aile değeri olmayıp terekeye dahil mal sıfatını taşıdığı, muristen kalan taşınmazların paylaşımı konusunda mahkemeye başvurmaları ve kura ile yapılan taksim kararının bile temyize konu edilmesi, davacı ile davalıların murisi olan kardeşlerin çok iyi olmayan ilişkileri karşısında, murisin ölümünden sonra taşınmazların paylaştırılması için mahkemeye başvurulduğu 1982 yılından bu yana tablo üzerinde hak iddia edilmediği gibi..."un 2011 yılında vefat ettiği tarihten bu yana da hak iddia edilmemesi ve müzayede yolu ile satışa çıktığı tarihe kadar tablonun davalı tarafından ihtilaf olmaksızın evinde bulundurması birlikte değerlendirildiğinde davalı elinde bulunan tablonun paylaşıma konu edilmemiş olması iddiasının hayatın olağan akışına uygun kabul edilmediği muristen kalan tüm malvarlığının paylaşıldığının kabul edildiği, taşınır malın zilyedinin onun maliki sayılacağına dair yasal düzenleme karşısında, dava konusu tablonun muris ..."un ölümünden sonra terekenin paylaşılması ve taksim sonucu davalının murisine intikal ettiği kanaatine varıldığı gerekçesiyle davanın reddine, müzayede sonucu elde edilecek satış bedelinin 1/2 sinin bir devlet bankasına 1"er ay vadeli bir hesaba yatırılması yönünden ihtiyati tedbir kararı verilmesine, bu şekilde tablonun müzayede yolu ile satışına izin verilmesine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, ... isimli tablonun miras yoluyla intikal etmesi nedeniyle davacının iştirak halindeki mülkiyetinin tespiti ve muarazanın önlenmesi istemine ilişkindir. Dava konusu... isimli tablonun tarafların müşterek murisi 1311 doğumlu, 18.02.1974 tarihinde ölen ..."tan kalmış olduğu konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davalılar, taksim neticesinde tablonun davacının ağabeyi olan davalı ..."un eşi ve diğer davalıların babası 30.04.1932 doğumlu, 25.12.2011 ölen kendi murisleri..."a kaldığını savunmuşlar ise de bir kısım tanıklar taksim olmadığını diğer bir kısım tanıklar taksim konusunda bilgileri olmadığını ifade etmişlerdir. Davalı tanıkları ... ve ..."nin beyanları ve taşınır malın zilyetinin onun maliki sayılacağı şeklindeki karineye dayalı olarak davacının miras payı kapsamında bir avize aldığı, davalılar murisinin ise buna karşılık dava konusu tabloyu aldığı yönündeki beyanlar şüpheye yer vermeyecek şekilde taraflar arasında paylaşım yapıldığını göstermez, mirasçılar arasında zamanaşımı işlemez. Murisin ölümünden sonra mülkiyet gibi zilyetlik de diğer mirasçılara intikal eder. Taksim olmadığı takdirde bir mirasçı diğer mirasçılar adına zilyetliği sürdürmüş sayılır. TMK"nın 676. maddesi gereğince (Eski MK"nın 611. maddesi) mirasçılar arasında yapılmış paylaşım sözleşmesi de bulunmadığından davacının miras payı oranında TMK 599. maddesi (Eski Medeni Kanun 539) gereğince davanın kabulü gerekirken diğer tanık beyanları ile çelişkili olan kesin bir nitelik taşımayan bir kısım tanıkların beyanları ve çok uzun süre bağımsız zilyetlikten söz edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
Taraflar arasındaki 1982/453 Esas - 1986/763 Karar sayılı ortaklığın giderilmesi davasının konusu olan taşınmazlar yönünden paylaşmanın yapılmış olması, dava konusu maddi ve manevi değeri çok yüksek olan tablonun da paylaşmaya konu olduğunu göstermez.
Yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ Yukarıda yazılı nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, 1480 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20.06.2017 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.