23. Hukuk Dairesi 2014/11251 E. , 2015/2577 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki kooperatif üyeliğinin tespiti davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
Davacı, 14.09.1997 tarihli yönetim kurulunun 53 nolu kararıyla davalı kooperatif ortaklığına kabul edilerek, 01.03.1998 tarihinde yapılan genel kurul daire seçiminde E blok 16 nolu daireyi seçtiğini, 30.10.2000 tarihinde 49 nolu yönetim kurulu kararıyla ikinci bir hisse almak için ortak olduğunu ve kendisine A blok 19 nolu dairenin tahsis edildiğini, daha sonra E blok 16 nolu daireyi bir başkasına devrettiğini, 14.01.2001 tarihinde yapılan genel kurulda yönetim kurulu üyeliğine seçilmiş olup 10.06.2002 tarihinde yapılan genel kurulda görevinin sona erdiğini, 07.11.2003, 21.02.2004, 02.08.2005 ve 21.09.2005 tarihli genel kurul toplantılarına katıldığını, davalı kooperatif yetkililerinin genel kurul toplantılarının yapılacağı sırada işlerine geldiği gibi hazirun cetveli yaparak istediklerini toplantıya aldıklarını ve davacıyı üye kabul etmediklerini, 21.09.2005 tarihinden sonra hiçbir genel kurula davet edilmediğini ileri sürerek, ortaklığının tescili ile A blok 19 nolu dairenin adına tespiti, ödemiş olduğu aidatın karar altına alınmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı tarafından açılmış başka bir dava bulunduğundan davanın derdest olduğunu, davacının hem ortaklığın tespitini hem de yapmış olduğu ödemenin iadesini istemiş olup iki talebin aynı davada karar altına alınamayacağını, davacının kooperatif üyesi olmadığını, ödeme belgelerinin gerçeği yansıtmadığını, kooperatif eski yöneticisi ..."in kooperatifi zarara uğrattığını, görevden uzaklaştırıldıktan sonra kooperatifi ele geçirmek için bir çok girişimde bulunduğunu, kampanya halinde üyelik tespiti davaları açıldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, dosya kapsamı ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davacının ortaklığa kabulü ile ilgili olarak verilen yönetim kurulu kararının geçerli olmadığı, bildirilen genel kurul kararlarının mutlak butlan yoluyla batıl olduğunun saptandığı, dolayısıyla salt tutanak itibariyle davacının kooperatif üyeliğinden söz edilemeyeceği, kooperatifin 1993-2004 yılına ait kayıtlarının bulunamaması nedeniyle davacının ödediğini iddia ettiği miktarın kesin biçimde saptanamadığı, ödediğini iddia ettiği miktarın ispatı bakımından fotokopi belgelerin kabul edilemeyeceği ve mahkemece tespit edilen 164 ortak arasında davacının isminin yer almadığı, E blok 16 ve A blok 19 numaralı davaya konu dairenin bir başka şahsa tahsis edildiği, ortaklık senedinin aslı ile ödeme belgelerinin aslı sunulmadığından kooperatif kayıtlarında da fotokopi belgelerin doğrulanması olanağı bulunmadığından ortaklığın yasal ve kesin delillerle ispat edilemediği, davacının 27.450,00 TL tutarında ödeme yaptığını fotokopi belgeyle belgelediği ancak belgenin hangi kooperatif yetkilisi imzasını taşıdığının tespit edilemediği, kooperatife üyelikle ilgili açık kapı ilkesi geçerli olup geçerlilik bakımından herhangi bir şekle bağlı değil ise de; kesin hüküm niteliğindeki yargı ilamları da dikkate alındığında pek çok yönetim kurulu kararının sahte olarak düzenlendiği, sahte ödeme makbuzlarının düzenlenmiş olduğu, kooperatifin genel .../...
kurullarının mutlak butlanla batıl olduğuna ilişkin karar verildiği ve bu kararların kesinleştiği, davacının isminin mahkemece tespit edilen üye listesinde yer almaması ve mutlak butlanla batıl olan genel kurul kararlarının 1163 sayılı Yasa"nın 51. maddesi kapsamında iptal edilmiş olduğu da gözönüne alınmış olduğunda; ortaklık payının usulüne uygun devralındığına ilişkin adi yazılı belge fotokopileri dışında bir belgenin sunulmadığı, bu belgenin de kooperatif kayıtları ile doğrulanmadığı, davacının hak iddia ettiği bağımsız bölümün başka bir kişi adına tahsisli olduğu, bu davada verilecek herhangi bir kararın bu kişinin haklarını etkileyeceği, ortaklık payının bölünmezliği ilkesi dışında mahkemece değerlendirme yapılmasının zorunlu olduğu, Yargıtay uygulamaları da dikkate alındığında davada kesin ve inandırıcı delillerle davacının üyeliğinin varlığının ispat edilemediği gerekçesiyle, kanıtlanamayan ve yasal koşulları oluşmayan davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, genel olarak üyeliğin tescili ile A blok 19 nolu dairenin adına tespiti istemine ilişkindir.
Davacı vekili, 17.03.2011 tarihli duruşmada kooperatifin elinde müvekkiline verilecek daire olmadığı belirtildiğinden bu davada tazminat istediklerini açıklamış ise de, bu talebine yönelik harç yatırılmadığından istemi ıslah olarak değerlendirilmemiştir.
Öte yandan, davacı taraf E blok 16 nolu daireye isabet eden üyeliğini devrettiğini belirtmiş;... Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 2004/1121 D.İş sayılı dosyasında alınan raporda, E blok 16 nolu dairenin Pekmez adına 02.02.2001 tarihli yönetim kurulu kararına dayalı olarak tahsis edildiği tespit edilmiştir. Davacı tarafça E blok 16 nolu daireyi ve bu daireye ilişkin üyeliğini ...ya da başka şahsa devrettiğine dair herhangi bir delil ve belge dosyaya sunulmamıştır. 09.01.2013 havale tarihli dilekçesinde üyeliğini 2001 yılında devrettiğini açıklamış olup, açıklamasını somutlaştırmamış ve belgelendirmemiş olduğundan yapmış olduğu ödemelere ilişkin makbuzların iddia ettiği gibi A blok 19 nolu daireye ilişkin olduğunu ve Dairemizin 16.05.2014 tarih ve 2013/8884 E., 2014/3856 K. sayılı geri çevirme kararı üzerine... Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 2013/15 Esas 2013/170 Karar sayılı dosyası kapsamına alınan genel kurul hazirun cetvellerinden katılmış olduğu tespit edilen genel kurullara A blok 19 nolu üyelikle ilgili katıldığını kanıtlayamamıştır.
Diğer yandan, mahkemece davacının genel üyelik tespiti isteminin reddine karar verilmesine göre; üyeliğine bağlı dairenin adına tahsis edildiği şahısla ilgili dava açması için süre verilip bu davayla birleştirilmesinin sağlanmasına gerek görülmemiştir.
Bu açıklamalara ve dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.