3. Hukuk Dairesi 2016/16210 E. , 2018/10351 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalılar ... ,... ve ... tarafından temyiz harç ve masrafları yönünden adli yardım kararı verilmesi istemli olarak temyiz edildiği anlaşılmakla, 6100 sayılı HMK’nun 336/3. maddesi uyarınca davalıların kanun yoluna ilişkin adli yardım talebi ile ilgili karar vermeye yetkili mercii temyiz incelemesi yapmakla görevli Dairemiz olduğundan,davalıların adli yardım talebi ile ilgili yapılan incelemede, adli yardım talebinin HMK’nın 337/2. maddesi uyarınca kabulüne ve bu doğrultuda temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı , ... "ın eşi, diğer davacıların babası ... "ın 23/10/2011 tarihinde meydana gelen deprem sırasında davalı ..."a ait binanın enkazı altında kalarak yaşamını yitirdiğini, meydana gelen deprem dolayısıyla ihmali bulunanlar hakkında ... Cumhuriyet Başsavcılığı’nda soruşturma yürütüldüğünü,davalı ..."ın binanın inşa sahibi olması sebebiyle sorumlu olduğunu, davacılar murisinin bir kusuru bulunmadığını, davacıların murisini yitirmesi sebebiyle destekten yoksun kaldıklarını, ayrıca yitirdikleri yakınları sebebiyle elem ve ızdırap duyduklarını, bu elem ve ızdırabın bir nebzede olsun hafifletilmesi ve caydırıcı olması açısından manevi tazminat talep ettiklerini ileri sürerek, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla davacı eş ... için 3.000 TL, çocuğu ... için 3.000 TL, kızı ... için 3.000 TL destekten yoksun kalma tazminatının olay tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte; ... için 70.000 TL, çocuğu ... için 70.000 TL ve kızı ... için 70.000 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalılar ,dava dilekçesinde vefat ettiği belirtilen kişinin kendilerine ait kafede bulunmadığını, deprem sırasında enkazların birbirine karıştığını, vefat eden kişilere ait sağlıklı bir tutanak tutulmadığını, iş yerlerinin ruhsatlı bir yapı olduğunu , deprem yönetmeliğine uygun olarak inşa edildiğini, depremin nerede ne zaman ve hangi büyüklükte olacağının öngörülemeyeceğini,7.2 şiddetindeki depremin yüzeysel yakınlığı da göz önünde bulundurulduğunda zararın kaçınılmaz olduğunu,kusurlarının bulunmadığını,taleplerin fahiş olduğunu savunarak, davanın reddini istemişlerdir.Mahkemece; davanın maddi tazminat yönünden kabulü ile,davacı ... için hesap edilen 119.944,53 TL destekten yoksun kalma tazminatının deprem tarihi olan 23/10/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen (diğer olabilecek sorumluların kusurlarından müştereken ve müteselsilen sorumlu olmak kaydıyla ve tahsilde tekerrüre yol açmayacak şekilde) tahsili ile davacı ..."ya verilmesine;davacı ... için hesap edilen 1.663,86 TL destekten yoksun kalma tazminatının deprem tarihi olan 23/10/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen (diğer olabilecek sorumluların kusurlarından müştereken ve müteselsilen sorumlu olmak kaydıyla ve tahsilde tekerrüre yol açmayacak şekilde) tahsili ile davacı ..."a verilmesine;davacı ... için hesap edilen 1.876,82 TL destekten yoksun kalma tazminatının deprem tarihi olan 23/10/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen (diğer olabilecek sorumluların kusurlarından müştereken ve müteselsilen sorumlu olmak kaydıyla ve tahsilde tekerrüre yol açmayacak şekilde) tahsili ile davacı ..."a verilmesine;davanın manevi tazminat yönünden kısmen kabulüne,30.000 TL manevi tazminatın deprem tarihi olan 23/10/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen (diğer olabilecek sorumluların kusurlarından müştereken ve müteselsilen sorumlu olmak kaydıyla ve tahsilde tekerrüre yol açmayacak şekilde) tahsili ile davacı ..."ya verilmesine;15.000’er TL manevi tazminatın deprem tarihi olan 23/10/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen (diğer olabilecek sorumluların kusurlarından müştereken ve müteselsilen sorumlu olmak kaydıyla ve tahsilde tekerrüre yol açmayacak şekilde) tahsili ile davacılar Sedat ve Yağmur’a verilmesine;fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmiş,hüküm davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava;deprem nedeniyle davacıların yakınlarını kaybetmelerinden kaynaklı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.Ceza mahkemesi kararlarının hukuk mahkemesindeki davaya etkisini düzenleyen Borçlar Kanunu"nun 53.maddesi hükmünde, "Hakim, kusur olup olmadığına, yahut haksız fiilin failinin temyiz kudretini haiz bulunup bulunmadığına karar vermek için ceza hukukunun sorumluluğa ilişkin hükümleri ile bağlı olmadığı gibi, ceza mahkemesinde verilen beraat kararı ile de bağlı değildir.Bundan başka ceza mahkemesinin kararı, kusurun takdiri ve zararın miktarının tayini hususunda dahi hukuk hakimini takyit etmez." denilmektedir. Aynı düzenleme yeni Türk Borçlar Kanununun 74.maddesi hükmünde de “Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hâkimini bağlamaz.” şeklinde önceki kanuna paralel şekilde düzenlenmiştir.Yukarıda geçen açık hüküm karşısında, ceza mahkemesince verilen beraat kararı, kusur ve derecesi, zarar tutarı, temyiz gücü ve yükletilme yeterliği, illiyet gibi esasların hukuk hakimini bağlamayacağı konusunda duraksama bulunmamaktadır. Hemen belirtilmelidir ki, hukuk hakiminin bu bağımsızlığı sınırsız değildir. Öğreti ve uygulamada hukuk hakimi, maddi olaylara ve özellikle fiilin hukuka aykırılığına ilişkin olarak ceza hakimi tarafından yapılan tespitlerle bağlıdır. Hukuk hakiminin ceza mahkemesi kararındaki maddi olgularla bağlılığının ölçüsü; beraat kararında suçun sanık tarafından işlenip işlenmediğinin kesin olarak, delilleriyle tespit edilip edilmediğidir.Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında;davacıların yakını olan ... ’ın 23/10/2011 tarihinde ... ili,... ilçesinde meydana gelen deprem neticesinde hayatını kaybettiği dosya kapsamı ile sabittir.Mahkemece her ne kadar müteveffanın davalılara ait apartmanın altında kalarak vefat ettiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de,dosya kapsamında yer alan ... Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2012/272 soruşturma no’lu dosyasında davacıların yakını ... ’in isminin de geçtiği,bu soruşturma neticesinde ise, bina sahibi olduğu anlaşılan ... ’ın 2011 yılında vefat ettiği,diğer şüpheli ... hakkında ise soruşturma izni verilmediği gerekçesiyle koğuşturmaya yer olmadığı kararı verildiği;Ufuk Dağdelen’in diğer soruşturma dosyası olan ... Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 20112/271 soruşturma no’lu dosyasında da yer aldığı,bu soruşturma neticesinde ise ... Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2014/108 Esas sayılı dosyasında sanıklar ... ve ... hakkında taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma suçundan kamu davası açıldığı,mahkemece yapılan yargılama neticesinde ise,sanıklardan ... hakkında binanın mülkiyetini miras yolu ile kazandığı,binanın sağlamlığını kontrol ettirme noktasında bir yükümlülüğünün olmadığı ve bu nedenle cezai sorumluluğuna gidilemeyeceği gerekçesiyle beraat kararı verildiği;diğer sanık ... ’nun ise neticeten 108.000,00 TL adli para cezası ile cezalandırıldığı ve söz konusu dosyanın henüz kesinleşmediği anlaşılmaktadır.Eldeki davada uyuşmazlık,davacıların yakını ... ’ın nerede öldüğünün açık ve net bir şekilde belirlenmesi noktasında toplanmaktadır.Bu noktada ise,müteveffa ... ’ın hangi bina altında kalarak öldüğü maddi olgu olup,yukarıda bahsi geçen ... Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2014/108 Esas sayılı dava dosyasında verilen kararın bu davayı söz konusu maddi olgu yönünden etkileyeceği kuşkusuzdur.
Hal böyle olunca mahkemece, yukarıdaki açıklamalara binaen ... Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2014/108 Esas sayılı dava dosyasının kesinleşmesinin bekletici mesele yapılması gerekirken,yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş,bozmayı gerektirmiştir.
2-Bozma nedenine göre davalıların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir. SONUÇ; Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davalıların sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde taraflar yönünden karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.10.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.