17. Hukuk Dairesi 2017/1080 E. , 2019/10213 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün davacılar vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, 18/01/2010 tarihinde davalı ...’na ait davalı ... şirketine Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası ile sigortalı aracın davacı idaresinde bulunan araca çarpması nedeniyle davacının yaralandığını ve davacının yapılan tedavilere rağmen sakat kaldığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 5.000,00 TL maddi tazminatın davalılardan, 40.000,00 TL manevi tazminatın davalı ...’ndan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar ayrı ayrı kusur oranı ve tazminat miktarını kabul etmediklerini, davanın reddini savunmuşlardır.
Adana 4. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2012/317 esas 2013/246 karar sayılı ilamı ile toplanan delillere göre davalı ... yönünden mahkemenin görevsizliğine, dosyanın Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine, davalı ... yönünden kamu hizmeti görülürken kamu görevlisinin kusurunda kamu idaresinin sorumlu olduğu ve kamu idaresinin sorumluluğu hizmet kusuruna dayandığından davanın idari yargı yerinde görülmesi gerektiği gerekçesi ile davalı ... hakkında açılan davanın tefriki ile mahkemenin görevsizliğine karar verilmiş ... yönünden verilen hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 12/11/2013 gün ve 2013/17500 Esas 2013/15536 karar sayılı ilamı ile "kazaya neden olan aracın maliki ... yönünden uyuşmazlığın çözümünde 2918 sayılı Yasanın uygulanacağı ve aynı yasa gereğince uyuşmazlığın çözüm yerinin adli yargı yeri olduğu gözetilmeden yargı yolu bakımından görevsizlik kararı verilmesinin doğru olmadığı" gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Davacı vekili; 02/06/2016 tarihli dilekçesi ile maddi tazminata ilişkin dava değerini 33.564,09 TL olarak ıslah etmiştir.
Bozma sonrası yapılan yargılama sonrasında mahkemece bozma ilamına uyularak davacı tarafından açılan maddi tazminat davasının kabulü ile 38.564,09 TL"nin davalı ... yönünden kaza tarihi olan 18/10/2010 tarihinden itibaren, davalı ... Genel Sigorta A.Ş. yönünden ise dava tarihi olan 03/10/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine; davacı tarafından ... aleyhine açılan manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile 5.000,00 TL"nin kaza tarihi olan 18/10/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, davacının fazlaya ilişkin taleplerinin reddine karar verilmiş; hüküm davacılar vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı ... vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Borçlar Kanunu"nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacıca göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı"nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında,
Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nasafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, M.K"nun 4.maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nasafete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Yukarıda belirtilen hususlar ve olayın oluş şekli dikkate alındığında, takdir olunan manevi tazminatın az olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin tüm temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı lehine BOZULMASINA, 492 sayılı Harçlar Yasasının 13/J maddesi uyarınca davalı ..."ndan harç alınmamasına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 06.11.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi