Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2013/4-1245
Karar No: 2013/1523

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2013/4-1245 Esas 2013/1523 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2013/4-1245 E.  ,  2013/1523 K.

    "İçtihat Metni"

    AHKEMESİ     : Yargıtay 4.Hukuk Dairesi (İlk Derece)
    TARİHİ     : 22/01/2013
    NUMARASI     : 2011/54  E-2013/9  K.

    Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 4.Hukuk Dairesince;
    “DAVA: Dava dilekçesinde, davacını 14/08/2007 tarihinde gözaltına alındığı;evi ve işyerinde arama yapıldığı; 4,5 ay tutuklu kaldığı; yankesicilik suretiyle hırsızlık ve suç örgütü üyesi olmak suçlarından yargılandığı ve beraat kararı verildiği; CMK"nun 135.maddesinde yer alan katalog suçlar isnat edilmemesine rağmen, telefonlarının dinlenilmesine karar verildiği; bu durumun hukuka aykırı olduğu ve özel hayatın mahremiyeti ilkesinin çiğnendiği ileri sürülerek; 10.000,00-TL manevi tazminata hükmedilmesi ve eylem tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesi talep olunmuştur.
    CEVAP; Cevap dilekçesinde, davanın idari yargı yerinde görülmesi gerektiği; istemin zamanaşımına uğradığı ve sorumluluk koşullarının oluşmadığı savunulmuştur.
    GEREKÇE
    Dava, hakimin hukuki sorumluluğuna dayalı olarak manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
    Yargılama aşamasında, "Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair" 6110 sayılı Yasa kabul edilmiş ve 14/02/2011 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanmak suretiyle yürürlüğe girmiştir. 6110 sayılı Yasa"nın 12.maddesi ile 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu"na 93/A maddesi eklenmiştir. Maddedeki düzenlemeye göre:
    Hakim ve savcıların bir soruşturma, kovuşturma veya davayla ilgili olarak yaptıkları işlem, yürüttükleri faaliyet veya verdikleri her türlü kararlar nedeniyle:
    a)Ancak Devlet aleyhine tazminat davası açılabilir.
    b)Kişisel kusur, haksız fiil veya diğer sorumluluk sebeplerine dayanılarak da olsa hakim veya savcı aleyhine tazminat davası açılamaz.
    Devlet aleyhine açılacak tazminat davası ancak dava konusu işlem, faaliyet veya kararın dayanağı olan;
    a)Soruşturma sonucunda verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın veya kamu davası açılmış ise kovuşturma sonucunda verilen hükmün,
    b)Dava sonunda verilen hükmün, kesinleştiği tarihten itibaren bir yıl içinde açılabilir.   
    Kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın veya hükmün kesinleşmesinden önce, hakim veya savcının söz konusu işlem, faaliyet veya kararıyla ilgili olarak görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle görevini kötüye kullanmaktan mahkumiyeti halinde ise tazminat davası bu hükmün kesinleşmesinden itibaren bir yıl içinde açılabilir.
    Yine, 6110 sayılı Yasa"nın 14.maddesi ile HUMK"nun 573.maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi değiştirilmiş ve "Hakimlerin yargılama faaliyetlerinden dolayı aşağıdaki sebeplere dayanılarak Devlet aleyhine tazminat davası açılabilir." biçiminde düzenleme yapılmıştır.
    6110 sayılı Yasa"nın Geçici 2.maddesinin 2.bendinde; söz konusu değişikliklerin görülmekte olan davalar, kesinleşmemiş hükümler; miktar veya değeri itibariyle temyiz veya karar düzeltme yoluna gidilemediği için kesinleşen hükümler bakımından da uygulanacağı ve davaya Devlet aleyhine devam olunacağı belirtilmiş; Yasa"nın Geçici 2.maddesinin 4.bendinde ise; Görevli mahkemede Devlet aleyhine devam olunacak davada, temyiz ve karar düzeltme incelemesinde ilk olarak Hakimler ve Savcılar Kanununun 93/A maddesinde öngörülen dava şartlarının mevcut olup olmadığına bakılacağı, düzenleme altına alınmıştır.
    Dava başlangıçta İzmir 10.Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılmış ve yargılama sonucunda 26/09/2011 gün ve 2011/35-388 sayılı karar ile yukarıda açıklanan 6110 sayılı Yasa hükümleri uyarınca görevsizlik hükmü verilerek, dosya dairemize gönderilmiştir.
    Davacı vekili tarafından verilen 26/03/2012 havale tarihli dilekçede; İzmir 13.Asliye Ceza Mahkemesi"nin 04/05/2010 gün ve 2007/652-2010/383 sayılı dava dosyasında karar veren hakim H. Ç. ile anılan dosyaya esas olan iddianameyi düzenleyen Cumhuriyet Savcısı F. M.Ö."ün işlemleri nedeniyle tazminat talebinde bulunulduğu belirtilmiş ve adı geçenlere dava ihbar edilerek yargılamaya katılmaları sağlanmıştır.
    İzmir 13.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 04/05/2010 gün ve 2007/652-2010/383 sayılı dosya getirtilerek incelenmiş; aralarında davacının da bulunduğu sanıkların suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve üye olma ile 6136 sayılı Yasa"ya aykırılık eylemleri nedeniyle yargılandıkları ve davacının beraatine dair kararın, 12/05/2010 tarihinde kesinleşmiş olduğu anlaşılmıştır.
    Soruşturma evrakından, dava konusu edilen dinlemelerin İzmir 7.Sulh Ceza Mahkemesi"nin 06/04/2007 gün ve 2007/649 Müt. Sayılı kararına dayalı olduğu ve 06/04/2007 ile 16/08/2007 tarihleri arasında yapılmış olduğu görülmüştür. 
    Hakimlerin hukuki sorumlulukları, dava tarihinde yürürlükte bulunan HUMK"nun 573-576. maddelerinde ve yargılama aşamasında yürürlüğe giren HMK"nun 46-49.maddelerinde düzenlenmiş bulunmaktadır. Her iki Yasa"da da gösterilen sorumluluk nedenleri, örnek niteliğinde olmayıp; sınırlı ve sayılı durumları ifade etmektedir.
    Somut olayda, sorumluluğa dayanak yapılan olgu; suç soruşturması sırasında Yasa"ya aykırı olarak iletişimin dinlenilmesi kararı verilmesidir.
    Soruşturma aşamasında, davacıya isnad edilen suçlama TCK"nun 220/1.maddesinde düzenlenmiş bulunan suç işlemek amacıyla örgüt kurmak olup; CMK"nun 135.maddesinin 6.fıkrasının a/8 sayılı bendinde, iletişimin dinlenilmesi kararı verilebilecek suçlar arasında sayılmıştır. Her ne kadar, kovuşturma aşamasında davacı TCK"nun 220/2.maddesinde düzenlenmiş bulunan, suç işlemek için kurulan örgüte üye olmaktan yargılanmış ve bu suç tipi CMK"nun 135.maddesinde yer almamış ise de; iletişimin dinlenilmesine karar verildiği tarih itibariyle Yasa"ya açık aykırılık söz konusu değildir.Şu durumda, hakimin hukuki sorumluluğuna ilişkin koşulların gerçekleştiğinden söz edilemez. Davanın, açıklanan bu nedenle reddine karar vermek gerekmiştir.
    Diğer yandan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 49.maddesi uyarınca, davanın esastan reddi halinde disiplin para cezasının takdir edilerek hüküm altına alınması gerekir. Bu konuda, para cezasında yeniden değerleme oranında yapılması gereken arttırım miktarı ile dava konusu olayın gelişim biçimi ve dosyaya yansıyan olgular göz önünde tutulmuştur.
    HÜKÜM : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
    1-Davanın REDDİNE,
    2-HMK"nun 49.maddesi gereğince takdiren 2.000,00-TL para cezasının davacıdan alınarak Hazine"ye gelir kaydına,”
    Dair oybirliği ile verilen 22.01.2013 gün ve 2011/54-9 sayılı kararın davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine kararın süresinde temyiz edildiğinin anlaşılmasından ve dosyadaki tüm kağıtların okunmasından sonra gereği düşünüldü:

                 HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Davacı S.F. dava dilekçesinde, 14.08.2007 gününün sabahında evine yapılan baskın ile gözaltına alındığını, İzmir 4. Sulh Ceza Mahkemesinin 2007/469 Sorgu numarası ile tutuklandığını, iddianamenin Asliye Ceza Mahkemesinde kabul edilerek yargılamaya başlandığını,  28.12.2007 tarihinde yapılan ilk celsede tahliye edildiğini, CMK.nun.135.maddesinde düzenlenmiş iletişimin denetlenmesi halinin tahdidi olarak sayıldığını ve bu katalog suçlar içerisinde hiçbir şekilde iddianamede müvekkile isnat edilen her iki suç içinde telefon dinlemesi yapılamayacağını, bu yasal düzenlemeye rağmen tüm bu telefon dinleme kayıtlarının yargılama dosyası içinde hala delil olarak tutulmaya devam olunduğunu müdafii olarak bu durum ile ilgili olarak yazılı beyan ile kayıt altına alınan telefon dinlemelerinin usulsüz olduğunu ve bu telefon dinlemelerinin delil olarak değerlendirilmemesi gerektiği hususunu yazılı olarak beyan ettiklerini, imhasını istediklerini ancak imha edilmediğini, ayrıca suç isnadı dışında müvekkilin sevdikleriyle, dostlarıyla ve tüm arkadaşları ile yapmış oldukları görüşmeler haksız olarak emniyet görevlileri tarafından dinlenilmiş ve bu anlamda müvekkil manevi nitelikte ağır şekilde mağdur edildiğini, HMK 46/c maddesine aykırı davranıldığını,  müvekkil hakkında yasal olmayan şekildeki telefon dinletmeler sonucu elde edilen iletişim tespit tutanaklarının CMK ve TCK ya aykırı şekilde elde edilmiş olmaları yanı sıra davanın beraatla sonuçlanmış olmasına rağmen haksız şekilde yapılmış özel hayatın mahremiyeti ilkesinin çiğnenmesinden dolayı manevi zarar oluştuğunu iddia ederek manevi tazminat istemiştir.
    Davalı vekili ise öncelikle istemin zamanaşımına uğradığını, ayrıca sulh ceza mahkemesinden gerekli kararlar alınarak dinleme ve takip yapıldığını, davacının içinde bulunduğu şüpheliler hakkındaki dinleme yakalanmalarından sonra sona erdirildiğini, yasal olmayan bir dinleme yapılmadığını savunmuştur.
    Mahkemece yukarıda başlık bölümüne alınan gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir.
    Dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bilgi ve belgelere, daire kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun olduğu tespit edilen Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın onanması gerekir.
    S O N U Ç : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile 4.Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, gerekli temyiz ilamı harcı peşin alındığından başka harç alınmasına mahal olmadığına, 6110 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 12.maddesi ile 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu’na eklenen 93/A-5 fıkrası ve 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440.maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere  06.11.2013  gününde oybirliği ile karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi