Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/3041
Karar No: 2017/5311
Karar Tarihi: 20.06.2017

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2017/3041 Esas 2017/5311 Karar Sayılı İlamı

14. Hukuk Dairesi         2017/3041 E.  ,  2017/5311 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 13.09.2015 gününde verilen dilekçe ve 27.11.2015 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil, 10.03.2010 tarihli dilekçesinde olmadığı takdirde alacak talebi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın ve birleştirilen davanın reddine, asli müdahillerin davasının kısmen kabulüne dair verilen 03.12.2015 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davalılar vekili ile asli müdahiller vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 18.04.2017 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılar vekili Av. .... ile karşı taraftan asli müdahiller vekili Av. ... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: KA R A R
    Asıl ve birleştirilen davada davacı şirket; ...Köyü 250 parsel numaralı taşınmazda inşa edilecek villaların yapılıp, pazarlanması için davalı. ... ile kendi adına asaleten diğer davalıları da temsilen 9.9.2002 tarihli prensip anlaşması imzalandığını belirterek bu anlaşma uyarınca tapu iptali ve tescil isteminde bulunmuş, 10.03.2010 tarihli ıslah dilekçesi ile de tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere davalı . ...’e gönderilen 500.000 İngiliz Sterlininin yasal faizi ile tahsilini istemiştir.
    Asli müdahale talebinde bulunanlar 250 parselde 6, 11, 13, 16, 19, 20 no’lu bağımsız bölümlerin bedellerini ... Ltd. Şti. aracılığı ile davalı . ... hesabına havale edilmek suretiyle ödendiği belirtilerek ödemiş oldukları bedellerin faizi ile tahsilini istemişlerdir.

    Davalılar, 09.09.2002 tarihli prensip anlaşmasının davacı şirkete mülkiyet aktarımı isteminde bulunma hakkı vermeyeceğini, bu anlaşmaya göre davacı şirketin inşaat masrafı olarak, 13.12.2002 ila 17.10.2005 tarihlerinde davalı ... hesabına gönderdiği toplam 561.821 İngiliz Sterlini havale tutarına bir itirazlarının olmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, mülkiyet aktarımına ilişkin asıl ve birleştirilen davanın reddine, asli müdahillerin davasının kabulüne karar verilmiştir.
    Hükmü, davalılar vekili ile ayrı ayrı asli müdahalede bulunanlar vekili temyiz etmiştir.
    Asli müdahale talebinde bulunan davacılar, ... Ltd. Şti. temsilcisinin taraf olduğu adi yazılı şekilde düzenlenen sözleşmeye dayanılmıştır. Bu sözleşmede, tapuda kayıtlı bir taşınmazda inşaat yapımından sonra bağımsız bölümünün mülkiyetinin asli müdahillere aktarılacağı yazılıdır.
    Gerçekten, Borçlar Kanununun 11. maddesinin 2. fıkrasına göre kanunun öngördüğü bir şeklin kapsam ve sonuçları hakkında başka bir hüküm konulmamışsa, bu şekle uyulmadan yapılan sözleşme sahih olmaz. Başka bir anlatımla, kanunun öngördüğü şekil bir geçerlilik (sıhhat) şartı olarak düzenlenmiş bulunduğundan, buna uyulmadan yapılan sözleşmeler hukuki sonuç doğurmaz. Fakat, 25.01.1984 tarihli ve 3/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da ifade edildiği üzere Türk Medeni Kanununun 2.maddesinin 2.fıkrası hakkın kötüye kullanılması yasağına ilişkin düzenleme getirmiştir. Hakkın kötüye kullanılması yasağının amacı, hakime özel ve istisnai hallerde (adalete uygun düşecek şekilde) hüküm verme olanağı sağlamaktadır. Türk Medeni Kanununun 2.maddesinin 2.fıkrasındaki kuralla, kanunun ve hakkın mutlaklığı ilkesine bir istisna getirilmiştir. Hiç kuşkusuz, bu kuralın her meseleye uygulanmaması, haksızlığın giderilmesi amacıyla istisna olarak uygulanması gerekir. Aynı konu, 30.09.1988 tarihli ve 1987/2, 1988/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da tartışılmış, o kararın sonuç bölümünde Kat Mülkiyeti Kanununa tabi olmak üzere yapımına başlanılan taşınmazlarda, bağımsız bölüm satımına ilişkin geçerli bir sözleşme olmadan tarafların bağımsız bölüm satımında anlaşarak alıcının tüm borçlarını eda etmesi, satıcının da bağımsız bölümü teslim ederek alıcının onu malik gibi kullanmasına rağmen satıcının tapuda mülkiyetin devrine yanaşmaması halinde Türk Medeni Kanununun 2.maddesine dayanılarak açılan tescil davasının kabul edilebileceği vurgulanmıştır.
    Türk Medeni Kanununun 2.maddesinin 2.fıkrasındaki hakkın kötüye kullanılması yasağına ait açık hüküm ve sözü edilen Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararları çerçevesinde sorun değerlendirildiğinde, yapması gereken bütün ödemeleri yapan davacının ifa talebini, sözleşmenin geçersiz olduğunu ileri sürerek yerine getirmeyen davalının tutumu açıkça hakkın kötüye kullanılması yasağına aykırıdır.
    Sözleşme, iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerdendir. Burada, biri diğerinin karşılığı olan borçlar vardır. Başka bir anlatımla, taraflar, birbirine karşı hem alacaklı ve hem de borçludur. Kendi borcunun ifa eden veya ifaya hazır olduğunu bildiren diğer taraf alacaklı (BK m.81), edimini yerine getirmeyen taraf ise borçludur. Dayanılan sözleşmesinin iki tarafa borç yükleyen sözleşme olması özelliğinden dolayı borçlunun temerrüdü halinde Borçlar Kanununun m.102’ye değil, BK m.106-108’e bakmak gerekir. BK m.106-108 birlikte değerlendirildiğinde iki tarafa borç yükleyen sözleşmeyle temerrüde düşen borçluya karşı, alacaklıya üç ayrı seçimlik hak tanındığı görülmektedir. Bunlar; aynen ifa veya gecikmeden dolayı tazminat isteme hakkı, aynen ifayı reddederek ademi ifa sebebiyle müspet zararının talep hakkı ve sözleşmeyi feshederek menfi zararını istemektir. Teslimde temerrüt halinde alacaklı, Borçlar Kanununun 106.maddesindeki seçimlik haklardan birini kullanabileceği gibi, Borçlar Kanununun 97/ilk maddesine dayanarak “ifaya izin” talebinde de bulunabilir.
    Borçlunun temerrüdüne, alacaklının seçimlik haklarına ilişkin bu genel açıklamalardan sonra, somut olaya gelince; asli müdahillerin dayandıkları adi yazılı sözleşmelerin tarafı ... Ltd. şirketidir ve davalılar bu sözlşemelerde taraf değildir. Her ne kadar dosya içeriğinden davalı ..."in ... Ltd.Şirketinde yönetici müdür olduğu anlaşılmakta ise de dava konusu villalar davacılara dava dışı ... Ltd. Şti. tarafından satıldığı başka bir ifade ile davalıların bu sözleşmelerde taraf olmadıkları görülmektedir.
    Mahkemece asli müdahillerin ... Ltd. Şti ile yaptığı sözleşmeler ve ödemeler incelenerek ... Ltd. Şti"nin asli müdahillerin taleplerini kabul beyanları da dikkate alınarak belirlenecek tazminat tutarının ... Ltd. Şti"den tahsiline karar verilmesi gerekirken, aralarında akdi bir ilişki bulunmayan davalılardan tahsiline karar verilmesi doğru görülmemiş bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 1.480 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacı ve asli müdahillerden alınarak davalılara verilmesine, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
    20.06.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi