3. Hukuk Dairesi 2017/178 E. , 2018/10325 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalıya ait vericilerden çıkan yangın nedeniyle seksen beş tane badem ağacının tamamen, geriye kalan ağaçların ise kısmen yandığını, davalının zarardan sorumlu olduğunu ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı olmak üzere 1.000.00.-TL tazminatın dava tarihinden yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 24/03/2016 tarihli ıslah dilekçesi ile talep sonucunu 7.820.00.- TL ye yükseltmiştir .Davalı, bakım ve onarım yapıldığını belirterek davanın reddini istemiştir.Mahkemece; davanın kabulüne, 7.820.00.-TL nin dava tarihinden yasal faizi ile tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir .
1)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2)Zarar, malvarlığında meydana gelen bir azalmayı yani eksilmeyi ifade eder. Bu eksilme, mal varlığının zarar verici eylemin işlenmesi sonucu içine düştüğü durum ile bu eylem olmasa idi mal varlığının bulunacak olduğu durum arasındaki farktan ibarettir. Nitekim tazminatın amacı da, mal varlığındaki eksilmenin giderilmesi ve onun eski duruma getirilmesinin sağlanmasıdır. Bir başka ifadeyle, tazminat miktarı hiçbir zaman gerçek zararı aşmamalıdır.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 8.12.1965 günlü ve 4/219 E. 448 K. sayılı ilamında da belirtildiği gibi, meyveli ağaçların kesilmesinden veya bunların hayatiyetine son verilmesinden doğan zararın ne şekilde hesap edileceği konusunda Borçlar Kanununda bir hüküm bulunmamaktadır. Bu durumda hayatın olağan akışı içerisinde oluşan hukuk kurallarının olaya uygulanması suretiyle adalete uygun bir sonuca ulaşmak gerekir. Meyveli ağaçların yaşamına son verilmesinden doğan zararın, bunların kaim değerinin tespiti suretiyle takdiri gerektiği kökleşen Yargıtay içtihatlarıyla belli olmuştur. Bir ağacın kaim değerini bulmak için uygulanması gereken yöntem ise, ağaçların bulunduğu yerin ağaçlı değeri ile ağaçsız değeri arasındaki farkın tespiti ile bu farkın o yerde bulunan ağaç sayısına bölünmesi suretiyle gerçeğe en yakın zararın belirlenmesidir.Hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise; yukarıda açıklanan yöntem uygulanmadan, zarar gören ağaçların adet olarak değeri esas alınarak hesaplama yapılmıştır.Rapor, bu haliyle hüküm vermeye yeterli değildir. O halde mahkemece; yukarıda açıklandığı şekilde bilirkişi raporu alınıp sonucuna göre karar vermek gerekirken, zarar kapsamının belirlenmesinde gerçek zarar ilkesine uygun olmayan hesaba dayalı bilirkişi raporu esas alınarak karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.3)Öte yandan dosya arasında bulunan, ziraat mühendisi tarafından hazırlanan bilirkişi raporuna göre; yangın sebebiyle uğranılan zararın miktarı 5.476.00.-TL olarak hesaplanmış, tarafların itirazı üzerine alınan ziraat mühendislerinden oluşan bilirkişi kurulu raporunda ise, toplam zararın 7.820.00.-TL olduğu tespit edilmiştir. İki rapor birbiri ile çelişkili olup mahkemece, 3 kişilik konusunda uzman başka bir bilirkişi kurulundan yeniden yukarıda açıklandığı şekilde rapor alınarak zarar miktarı belirlenmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması da doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ:Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalı tarafın sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci ve üçüncü bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 22/10/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.