3. Hukuk Dairesi 2018/2977 E. , 2018/10319 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalı ... tarafından, üniversitenin Makine Fabrikası Yerleşkesine temiz su ve kanalizasyon hizmeti sunulmadığı halde, 2007 yılından itibaren atık su bedeli olarak fatura tanzim edilerek ağustos 2011 tarihi itibariyle su aboneliği nedeniyle toplam borcun 127.014,91 TL olduğunu, ... nolu su abonelik sözleşmesinin iptaline ve abone sözleşmesinden dolayı ... Üniversitesi Rektörlüğünün davalı belediyeye borcu bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı, sözleşme imzalandıktan sonra tahakkuk ettirilen faturaların tüketime karşılık gelen bedeller olduğunu belirterek, davanın reddini istemiştir.Mahkemece; davanın kısmen kabulüne, ... nolu su aboneliğinin iptaline yönelik talebinin reddine, davacının su abone sözleşmesinden kaynaklı 63.507,46 TL borçlu olmadığının tespitine dair verilen hükmün taraf vekillerince temyizi üzerine; Dairemizin, 17.12.2014 tarih 2014/19877 Esas, 2014/16737 Karar sayılı ilamı ile, ".... dosya içerisindeki bilirkişi raporlarının ... Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü Tarifeler Yönetmeliği uyarınca hazırlanmadığı, bu nedenle dosyanın alanında uzman üçlü bilirkişi kuruluna tevdiine, davacının sorumlu olduğu bedelin borç tahakkuklarının gerçekleştiği dönemde yürürlükte bulunan söz konusu yönetmelik uyarınca tayin ve tespitine karar verilmesi gerektiği..." gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.Mahkemece, bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne, davacının 119989 nolu su abonelik sözleşmesinden kaynaklanan 57.714,64 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.Yargıtay"ın bozma kararına gerek iradi, gerekse kanuni şekilde uymuş olan yerel mahkeme, bozma kararı doğrultusunda inceleme yapmak ve hüküm kurmak zorundadır. Mahkeme, uyma kararını kaldırarak, direnme kararı veremeyeceği gibi; hükmün bozma kararı kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan bölümleri hakkında da yeni bir hüküm kuramaz. Bozmaya uyulmakla, bozma lehine olan taraf yararına usulü kazanılmış hak doğar.Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda ve Hukuk Muhakemeleri Kanununda “usuli kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır.Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Y.İ.B.K.). Bu ilke, kamu düzeni ile ilgili olup; Yargıtay"ca kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Hakimin değişmesi dahi açıklanan bu hukuki ilkeye etki yapamaz.(Aynı yönde HGK.nun 26.2.1986 gün ve 1986/1-50 E.-174 K.; 11.5.1994 gün ve 1994/8-252 E.-314 K.; 1.12.1999 gün ve 1999/18-1041 E.-1006 K.; 11.5.2005 gün ve 2005/2-315 E.-333 K.; 27.09.2006 gün ve 2006/19-635 E.-573 K. sayılı ilamları).Somut olayda; Yerel mahkemece, 29.11.2016 tarihli celsede bozma ilamına uyulması yönünde ara karar verilmesine rağmen; bozma ilamında anılan yönetmelik uyarınca, alanında uzman üçlü bilirkişi kurulunca hazırlanacak rapor doğrultusunda karar verilmesi gerekirken, bozma ilamına aykırı olarak sadece elektrik mühendisi bilirkişinin hazırladığı rapor esas alınarak hüküm verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle, hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18.10.2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.