10. Hukuk Dairesi 2017/4856 E. , 2019/7489 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi
No : 2017/483-2017/652
Mahkemesi : Bakırköy 3. İş Mahkemesi
No : 2015/403-2016/414
Dava, ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı vekili, dava dışı ... Planlama Organizasyon Pazarlama A.Ş"nin prim ve gecikme zammı borcundan dolayı 15 adet ödeme emrinin davacıya gönderildiğini, davacının borçlu şirketin ortağı değil, borçlu şirketin ortağı olan bir başka şirketin çalışanı olarak 18.05.2011-05.06.2013 tarihleri arasında yönetim kurulunda görevlendirildiğini, şirketi tek başına temsil ve ilzama yetkili olmadığını, 05.06.2013 tarihinde imza yetkisinin kaldırıldığını, davacının çalıştığı ... Turizm Yatırım ve İşletmeleri A.Ş hakkında 14.04.2014 tarihi itibari ile birer yıllık sürelerle yinelenen iflas erteleme kararı verildiğini, son yenilemenin 26.06.2015 tarihinde yapıldığını, davacının ödeme emrine konu prim borçlarından sorumlu olmadığını belirterek dava dilekçesinde tarih ve numaralarını bildirdiği ödeme emirlerinin iptaline karar verilmesini istemiştir.
II-CEVAP:
Davalı Kurum vekili; davacının ... Planlama Organizasyon ve Pazarlama A.Ş."nin yönetim kurulu üyesi olarak prim borçlarından ve gecikme zamlarından sorumlu olduğunu, ödeme emirlerinin usul ve yasaya uygun düzenlendiğini belirterek davanın reddine, %10 zamlı olarak icra takibinin devamına karar verilmesini istemiştir.
III-MAHKEME KARARI:
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Davanın kabulüne, davacı hakkında düzenlenen ödeme emirlerinin iptaline karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
“..506 sayılı Yasa"nın yürürlükte olduğu 01.10.2008 tarihine kadarki dönemde tüzel kişinin yönetim kurulu üyelerinin tüzel kişiliğin prim borçlarından sorumlu tutulabilmeleri için üst düzey yönetici veya tüzel kişilik adına borçlanmaya, tüzel kişiliği temsile yetkili kişi olması gerekmekte iken, 5510 sayılı Yasa"nın yürürlüğe girdiği 01.10.2008 tarihinden sonraki dönemde ise tüzel kişiliğin prim borçlarından sorumlu tutulması için kişinin, yönetim kurulu üyesi olması yeterli görülmüştür.
Dosyada bulunan bilgi ve belgelerin incelenmesinden; 01.12.2015 tarihli 2011/12270-12271-30743, 2012/22661-29729, 2013/36067-36068- 69031-69032-69033, 2014/10819-10820-41460-41461-41462 takip numaralı ödeme emirleri ile ... Planlama Organizasyon ve Pazarlama Anonim Şirketi"nin prim ve gecikme zamları borcu olarak toplam 198.369,67 TL nin tahsili amacıyla davacıya çıkartılan ödeme emirlerinin 07.12.2015 ve 09.12.2015 tarihlerinde davacıya tebliğ edildiği, davanın 7 günlük hak düşürücü süre içerisinde açıldığı, prim borcunun 2010/9 - 2014/1 dönemlerine ait olduğu, Ticaret Sicil kayıtlarına göre davacının 18.05.2011-05.06.2013 tarihleri arası ... Planlama Organizasyon ve Pazarlama A.Ş "nin A grubu imza yetkilisi olarak yetkili kılındığı, A grubu imza yetkisinin tek başına şirketi temsil ve ilzama yeterli olmadığı, yetkinin diğer A grubu imza yetkililerinden en az biri ile birlikte kullanılabileceğinin kararlaştırıldığı, buna göre davacının yönetim kurulu üyesi olmadığı gibi şirketi tek başına temsil ve ilzama yetkisinin de bulunmadığı anlaşılmakla üst düzey yönetici olarak kabulü mümkün olmadığından davacının şirket prim borçlarından şirketle birlikte müşterek ve müteselsilen sorumlu olamayacağı sonucuna ulaşılmış, ödeme emirlerinin iptaline yönelik ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu, davacı Kurumun istinaf sebepleri yerinde olmadığından reddine”karar vermiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı Kurum, Kurum işleminin doğru olduğunu beyan ederek davanın reddine karar verilmesi gerektiğinden bahisle kararın bozulmasını istemiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE ESASIN İNCELEMESİ:
Dava, ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir. Tüzel kişi işverenlerin ortak ve yetkililerinin kamu alacaklarından sorumluluğu, 5510 sayılı Kanunun 88. maddesinde düzenlenmiştir.
Davanın yasal dayanaklarından olan; 5510 sayılı Kanunun 88/20. maddesine göre ise, “Kurumun sigorta primleri ve diğer alacakları haklı bir sebep olmaksızın bu Kanunda belirtilen sürelerde ödenmez ise kamu idarelerinin tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri, tüzel kişiliği haiz diğer işverenlerin şirket yönetim kurulu üyeleri de dâhil olmak üzere üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri ile kanuni temsilcileri Kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur” şeklinde düzenlenme getirilmiştir. Yapılan bu düzenleme ile tüzel kişiliği haiz bir özel kuruluşta görev yapan yönetim kurulu üyelerinin primlerin ödenmesinden işveren ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları açıkça belirtilmiştir.
Yerleşmiş Yargıtay uygulamaları ile öğretide kabul edildiği üzere "üst düzeydeki yönetici" kavramından anlaşılan şirketin mali ve idari konularında tek başına emir ve tasarruf yetkisine sahip özel şekilde kendisine yetki verilen kişidir. Türk Ticaret Kanunu"nun 317. maddesine göre anonim şirketlerde şirketi yönetmek ve temsil etmek yönetim kuruluna aittir. Anonim şirkette primlerin ödenmesinde müteselsilen sorumlu üst yönetici ve yetkiliden söz edebilmek için primlerin tahakkuk ve ödenmesinde yetkili üst düzey yönetici olması, yönetim kurulu başkanı, başkan yardımcısı gibi ünvan taşıması veya temsil ve ilzam yetkisine sahip yönetim kurulu üyesi olması gerekir. Bunun dışında kalan ve şirketin idare veya mali işlerinde doğrudan söz sahibi veya yetkili olmayan kişilerin işveren ile birlikte müşterek sorumluluğu düşünülemez.
Müteselsil borçlulukta alacaklı, alacağının tamamını veya bir kısmını karşısındaki borçlulardan dilediği birinden isteyebilmek imkânına sahip bulunduğu gibi, borçlular da alacaklıya karşı borç sona erinceye kadar hep birlikte sorumlu olmakta devam ederler. Borçlulardan birinin borç ödemeden aciz haline düşmesinin veya iflas etmesinin alacaklı için her hangi bir tehlikesi yoktur; zira diğer borçlulardan her biri borcun tamamını ifa etmek yükümlülüğü altında bulunmaktadır. Müteselsil borçluluk alacaklıya, borçluların içinden ödeme gücü en yüksek olanı seçerek edimin tamamını ondan isteyebilme yetkisini tanır.
Somut olayda; ... Planlama Organizasyon ve Pazarlama A.Ş."nin, 2010/9-2014/1 arası prim,işsizlik sigorta primi ve damga vergisi borcundan dolayı (A) grubu imza yetkisi verilerek aynı gruptan bir başka imza yetkisi olan kişi ile müştereken atacağı imza ile şirketi temsile yetkili kılınan davacıya ödeme emri tebliğ edilmiş,davacı tarafından süresinde ödeme emrinin iptaline ilişkin işbu dava açılmıştır.
Dosya kapsamından; prim borcu olan şirkette davacı, 18.05.2011 – 05.06.2013 tarihleri arasında şirketi müşterek imzayla temsil ve ilzama yetkili kılınmış, Mahkemece ise davacının şirketi münferiden temsil ve ilzama yetkili olmadığı, müştereken atacağı imza ile temsil ve ilzama yetkili kılındığından bahisle,müştereken de olsa temsil ve ilzam yetkisi olduğu gözetilmeden borçtan sorumlu olmayacağı yönünde karar verildiği anlaşılmakta olup yapılan değerlendirme ve sonucunda kurulan hüküm isabetsizdir.
Mahkemece yapılması gereken iş, davacının müştereken şirketi temsil ve ilzama yetkili kılınmasının şirket yetkilisi sıfatından kaynaklanan sorumluğunu ortadan kaldırmayacağı hususu gözetilerek dava konusu ödeme emirlerinde belirtilen dönemler itibariyle davacının şirketi temsil yetkisi olup olmadığı gözönünde bulundurularak buna göre yapılacak değerlendirme sonucuna göre karar verilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, eksik inceleme ve hatalı değerlendirme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak, temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 16/10/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.