11. Hukuk Dairesi 2019/2109 E. , 2020/265 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 08/01/2018 tarih ve 2016/465 E- 2018/5 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi"nce verilen 07/02/2019 tarih ve 2018/714 E- 2019/120 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkiline ait TPMK nezdinde tescilli "Dedem Kebap" ve "Dedem Sandwich" ibareli markaların bulunduğunu, 1995 yılından beri bu markalar altında ticari faaliyetlerini sürdürdüğünü, davalının ise bu markalarla ayırt edilemeyecek derecede benzer olan "dedem sandwich" ibaresini yiyecek içecek sağlanması hizmetlerini sunduğu iş yerinde, her türlü iş evrakında, tanıtıma yarayan her tür evrak, broşür, el ilanları, faturalar ve işletmeyle ilgili her türlü evrakta haksız olarak kullandığını, müvekkilinin izni olmadan gerçekleştirilen bu kullanımların marka tescilinden doğan haklara tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunu ileri sürerek, marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespitine, menine, önlenmesine ve hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin davacı markalarına herhangi bir tecavüzünün söz konusu olmadığını, 2008 tarihinden beri "Dedem Sandwich" unvanı altında kesintisiz biçimde faaliyette bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacı adına tescilli 2001/11308 sayılı "Dedem Kebap+şekil" ve 2015/90056 sayılı "Dedem Sandwich+şekil" ibareli markaların bulunduğu, markaların "yiyecek ve içecek" hizmetleri sınıfını kapsadığı, davalının da iş yerinin tabelasında, aracında, menüsünde, kartvizit ve magnetlerinde, bir kısım internet sitelerinde "Dedem Sandwich" şeklinde kullanımlarının olduğu, söz konusu kullanımların davacı adına tescilli markalarla iltibasa yol açtığını, bununla birlikte dosya kapsamından davalının kullanımının 2008 yılından beri kesintisiz biçimde devam ettiğinin anlaşıldığı, dolayısıyla davacının işbu dava yönünden sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğradığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, meni, önlenmesi ve hükmün ilanı istemlerine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yazılı gerekçelerle, davacının sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğradığından bahisle davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekilince yapılan istinaf başvurusu da bölge adliye mahkemesince aynı gerekçelerle esastan reddedilmiştir.
Dairemizin, 2016/9390 Esas- 2018/6006 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere, uzun süreli sessiz kalma suretiyle hak kaybı, gerek TTK"da ve gerekse 556 sayılı KHK’da düzenlenmiş değildir. Bu durum Dairemiz uygulaması ile hukukumuza yerleşmiş olup, yasal dayanağı da TMK’nın 2. maddesidir. Sessiz kalma yolu ile hak kaybının oluşması için öncelik hakkı sahibinin sonraki markadan veya kullanımdan haberdar olması gerekmekte ise de sessiz kalmanın kaç yıl sonra hak kaybına yol açacağı ile ilgili kesin bir süre vermek mümkün değildir. Burada önemli olan öncelik hakkı sahibinin sonraki kullanıma bir süre katlanmış olmasıdır. Bu itibarla bu sürenin belirlenmesinde somut olayın özelliklerinin değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu sürenin belirlenmesinde de esas alınacak olan dürüstlük kuralıdır. Sessiz kalma yoluyla hak kaybının gerçekleşip gerçekleşmediği değerlendirilirken, öncelik hakkının sahibinin sonraki tescil veya kullanımdan haberdar olduktan sonra izlediği yol ve sergilediği tavır önemlidir. Bu durumda, davalının markasal kullanımları ve başlangıcı nazara alınarak bu tarihten itibaren dava tarihine kadar geçen süre belirlendikten sonra davacının markaya tecavüz ve haksız rekabete dayalı talepleri yönünden işbu davanın açılmasının TMK"nın 2. maddesi kapsamında kalıp kalmadığının değerlendirilmesi gerekir.
Yapılan açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde, davalı yan, uyuşmazlık konusu işareti 2008 yılından bu yana kullandığını ispat zımmında, “Dedem Sandwich” ibaresini içeren vergi levhasını, bir adet idari yaptırım tutanağını, Tarım ve Köy İşleri Bakanlığınca davalı iş yerinde yapılan denetime ilişkin bir tutanağı ve çeşitli faturaları dosyaya ibraz etmiştir. Mahkemece, zikredilen evraklardaki kullanımın markasal kullanım olduğu sonucuna ulaşılmışsa da işaretin bu şekilde kullanımı markasal kullanım olarak değerlendirilemeyeceği gibi salt, bu evraklarda söz konusu ibarenin kullanılması da davacının sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğradığı şeklindeki savunmayı ispata yeterli değildir. Dosyada bulunan bilirkişi raporundan, davalının, “Dedem Sandwich” ibaresini markasal olarak, iş yeri levhasında, tanıtıma ilişkin çeşitli broşür ve kartvizitlerde kullandığı anlaşılmakta ise de bu kullanımın hangi tarihte başladığı ve davacı yanca bu kullanımlara sessiz kalındı ise bunun hak kaybına uğramaya sebep olabilecek bir süreye tekabül edip etmediği anlaşılamamaktadır. Bu itibarla, ilk derece mahkemesince, davalının, uyuşmazlık konusu işareti markasal olarak kullanımın hangi tarihte başladığı ve davacı yanca, markasal kullanıma hak kaybına uğramaya sebep olabilecek bir süre boyunca sessiz kalınıp kalınmadığı tespit edilerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeye dayalı olarak davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının bozularak kaldırılması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK"nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 13/01/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.