13. Ceza Dairesi 2017/264 E. , 2018/8451 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hırsızlık
HÜKÜMLER : Mahkumiyet
Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
02.12.2016 gün ve 29906 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 36. maddesiyle, 5271 sayılı CMK’nın 307. maddesinin üçüncü fıkrasının ikinci cümlesi değiştirilerek;
"Direnme kararları, kararına direnilen daireye gönderilir. Daire, mümkün olan en kısa sürede direnme kararını inceler ve yerinde görürse kararını düzeltir; görmezse dosyayı Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderir”... şeklindeki düzenleme karşısında, yerel mahkemece verilen direnme kararı üzerine dosya Dairemize gönderilmekle;
Ceza Genel Kurulunun süreklilik kazanmış uygulamalarına göre, şeklen direnme kararı verilmiş olsa dahi;
a) Bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak,
b) Bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak,
c) Bozma sonrasında yapılan araştırma, inceleme ya da toplanan yeni delillere dayanmak,
d) İlk kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş bulunan yeni ve değişik gerekçelerle hüküm kurmak, suretiyle verilen hüküm, özde direnme kararı olmayıp, yeni bir hükümdür. Bu nitelikteki bir hükmün temyiz edilmesi halinde ise incelemenin Yargıtay"ın ilgili dairesi tarafından yapılması gerekir.
İncelenen dosya kapsamından;
Dairemizin 08/02/2012 tarihli ve 2011/33822 E, 2011/262 K. sayılı bozma kararı ile 01.04.2011 tarihli ilk hükmün; sanık ...’ın müşteki ..."ya yönelik eylemine ilişkin mahkumiyet hükmünün düzeltilerek onanmasına, Sanık ..."in müşteki ..."ya yönelik eylemine ilişkin mahkumiyet hükmünde ise; tüm aşamalarda yüklenen suçu kabul etmeyen sanık ..."in savunmasının aksine, hükümlülüğüne yeterli, yasal ve inandırıcı kanıt bulunmadığı gözetilmeden beraati yerine yazılı biçimde karar verilmesi ile yine sanıklar ... ve ..."in müşteki ..."e yönelik eylemlerinde, hırsızlık eyleminin müştekinin işyerinin önünde bulunan açıktaki çantanın alınması ile gerçekleştiği anlaşılması karşısında,
./.
eylemin 5237 sayılı TCK"nın 141/1. maddesine uyduğunun gözetilmeden, 5237 sayılı TCK"nın 142/1-e maddesi ile yazılı şekilde uygulama yapılması, 5237 sayılı TCK"nın da cezaların toplanmasına ilişkin bir düzenleme bulunmadığı, 5275 sayılı Yasanın 99. maddesinde de kesinleşmiş hükümlülüklerin infaz aşamasında toplanmasını öngördüğü gözetilmeden, hükmolunan cezaların ayrı ayrı yerine getirilmesi yerine toplanmalarına karar verilmek suretiyle yazılı biçimde hüküm kurulması, sanıkların dosyada mevcut adli sicil kayıtlarındaki eski hükümlülüklerden hangisinin TCK"nın 58 maddesinin uygulanmasında esas alındığının hüküm fıkrasında denetime olanak sağlayacak şekilde belirtilmemesi’’ nedenleriyle bozulmasından sonra yerel mahkemece, sanıklar ... ve Zeki Özer’in savunmaları alındıktan sonra ara karar ile ""Yüksek Yargıtay 13. Ceza Dairesi"nin dosyamıza yönelik bozma ilamının, C bendinin 2 ve 3 nolu bentlerinde belirtilen TCK nın 58. ve 99. maddeleri açısından uyulmasına karar verildiği ancak müşteki Dilek açısından sanık ...’nin beraati yönünde verilen mahkumiyet kararı, sanıkların mahkeme huzurundaki savunmalarında, olay günü birlikte olduklarının anlaşıldığı; savunmada doktora gittiklerini, sıra beklerken dolaşmaya çıktıklarını söyledikleri; isnat edilen olayların da bu arada meydana geldiği ve isnat edilen fiillerde birlikte hareket ettikleri konusunda tam bir vicdani kanaat hasıl olduğu; nitekim sanıkların savunmalarında, ayrı yerlerde oldukları konusunda hiçbir beyan ve savunmalarının da bulunmadığı, bu sebeple her iki sanığın da müşteki Dilek’e karşı fiilden mahkumiyetlerine karar verilmesi konusunda tam bir vicdani kanaate ulaşıldığını ve yine müşteki Zeki’nin, işyeri önündeki tezgâhından çalınan mallarda TCK. 141. maddesinin tatbiki yönünde bozma yapılmışsa da; TCK. 142/1-e maddesinin madde gerekçesinde “Fıkranın (e) bendinde, âdet veya tahsis ve kullanım gereği açığa bırakılmış olan eşya hakkında hırsızlık suçunun işlenmesi, bir nitelikli unsur olarak kabul edilmiştir. Tarlalarda bırakılan tarım araçları, inşaat yerine yığılan malzeme, bu kapsama giren eşyaya örnek olarak gösterilebilir. Bunların çalınmalarında kolaylık bulunması, bu nitelikli hâlin kabulünde etken olmuştur.” şeklinde gerekçelendirildiğinin görüldüğü; müşteki Zeki’nin işyeri önündeki tezgaha malların teşhis için konulmasının, adet gereği olduğu; tezgahtaki malların tesadüfen sokakta unutulan, veya sokakta açıkta durması gereken mallar olmadığı; nitekim işyerinin kapanması sırasında bu malların tekrar işyeri önüne bırakıldığı; bu haliyle devamlı açıkta duran veya durması gereken bir mal olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığı;’’ şeklinde gerekçeyle Dairemizin bozma ilamının B bendinin ve C bendinin 1 numaralı bozma nedenlerine direnilmesine karar verildiği, sanıklar ... ve ...’in duruşmada hazır edilmesi için yazı yazıldığı, son oturum sanıkların beyanları alındıktan sonra ilk kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş bulunan yeni ve değişik gerekçe ile ilk hükümdeki gibi karar verildiği anlaşılmıştır.
Bu itibarla, yerel Mahkemenin son uygulaması direnme kararı niteliğinde olmayıp, ilk hükümde yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş bulunan yeni ve değişik gerekçelerle kurulan hüküm olduğundan yeni hüküm niteliğinde kabul edilmek suretiyle yapılan temyiz incelemesinde;
Sanık ... hakkında Dairemizin 08.02.2012 tarihli 2011/33822 Esas- 2012/2505 Karar sayılı kararı ile müşteki Dilek’e karşı hırsızlık suçundan verilen mahkumiyet kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmiş ise de,; iddianame içeriğinde anılan müştekiye karşı sevk maddesinin yazıldığı ancak eylemin anlatılmadığının anlaşılması karşısında, sanık ... hakkında müşteki Dilek’e karşı hırsızlık suçundan verilen hükme yönelik Dairemizin 08.02.2012 tarihli 2011/33822 Esas- 2012/2505 Karar sayılı kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı aracılığıyla itiraz yoluna gidilmesi mümkün görülmüştür.
1-Sanık ...’nin müşteki Dilek’e yönelik eyleminden 03.11.2011 tarih 2011/106 Esas nolu iddianamesinde bahsedilmediği halde yargılama yapılarak hüküm kurulması,
2-Sanıklar ... ve ...’nin, müşteki Zeki"nin işyerinin önüne teşhir amacıyla koyduğu çantayı çalması şeklinde gerçekleşen eylemlerinin, TCK"nın 141/1.maddesine uyduğu anlaşıldığından, Hükümden sonra 02/12/2016 tarihinde 29906 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK"nın 253. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendine eklenen alt bendler arasında yer alan ve 5237 sayılı TCK"nın 141. maddesinde tanımı yapılan hırsızlık suçunun da uzlaşma kapsamına alındığının anlaşılması karşısında; 5237 sayılı TCK"nın 7/2. maddesi uyarınca; ""Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur."" hükmü de gözetilerek 6763 sayılı Kanunun 35. maddesi ile değişik CMK"nın 254. maddesi uyarınca aynı Kanunun 253. maddesinde belirtilen esas ve usûle göre uzlaştırma işlemleri yerine getirildikten sonra sonucuna göre sanıkların hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanıkların temyiz itirazı bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin açıklanan nedenlerle isteme uygun olarak BOZULMASINA, 29/05/2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.