21. Hukuk Dairesi 2015/9236 E. , 2016/3535 K.
"İçtihat Metni"
Davacı, 1.9.2014 tarihinden itibaren yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, hizmet birleştirmesi olmaksızın yaşlılık aylığı bağlanması istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne dair karar verilmiş, davacı vekilinin 07.04.2015 tarihli tavzih dilekçesi kabul edilerek, 14.04.2015 tarihli tavzih ek karar ile "" Mahkememizin 12.03.2015 tarih ve 2014/507 Esas, 2015/71 Karar sayılı gerekçeli kararının, 3 numaralı hüküm fıkrasındaki "davacı" kelimesi silinerek yerine "davalı" kelimesinin yazılması, 4 numaralı hüküm fıkrasından sonra gelmek üzere "5-Karar tarihindeki avukatlık asgari ücret tarifesine göre hesaplanan 1.500,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine" cümlesinin yazılması, 5 numaralı hüküm fıkrasının numarasının 6 olarak yazılması, 6 numaralı hüküm fıkrasının numarasının 7 olarak yazılması suretiyle düzeltilmesine""şeklinde karar verilmiştir.
6100 sayılı HMK"nın 297 ve 298.maddelerine göre yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir.
Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.
Hükmün tavzihi HMK 305. (HUMK.nun 455.) maddesinde düzenlenmiş olup, tavzih yoluyla bir hükmün anlaşılamayacak biçimde bulunması veya açıklıkla anlaşılamaz ve çelişik fıkralar taşıması durumunda, hükümdeki gerçek anlamı meydana çıkarmak amacıyla başvurulan yasal bir yoldur. Hükmün tavzihi yoluyla, hükümle tanınmış haklar sınırlandırılamayacağı gibi genişletilmesi ve değiştirilmesi de olanaksızdır.
Somut olayda, söz konusu talebin davacı tarafça temyiz nedeni yapılabilecekken hüküm fıkrasını değiştirecek şekilde tavzih kararı verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
SONUÇ: 14.04.2015 tarihli tavzih kararının yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 03.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.