11. Ceza Dairesi 2015/1858 E. , 2017/1693 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Mahkumiyet
1- Olay tarihinde ... ve .,..ı olan sanık ... ile bu odanın yönetim kurulu üyesi olarak görev yapan sanıklar ..., ..., ..., .. oğlu ... ve ... oğlu ...’nın esasında odaya üye olmayan ve çalışmadıkları halde ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... isimli kişileri odaya üye gibi gösterip bu kayıtlara göre düzenlenen sahte işe giriş bildirgeleri düzenledikleri ve sigortalı olmak suretiyle hastalık sigortasından yararlandırıldıklarının iddia ve kabul edilmesi; sanık ...’in savcılık ve duruşmada, suçlamayı kabul etmeyerek, bu kişilerin odada çalıştığını savunması, yönetim kurulu üyeleri ..., ..., ...,... oğlu ...’nın adı geçen kişilerin odaya kayıtlarında bir bilgileri ve imzalarının bulunmadığını,... oğlu ...’nın kendisinin odayla ilgili bir yönetim kurulu üyeliğinin bulunmadığını, sanıklardan ...’ın oda başkanı tarafından işe alındığını ancak çalışmadığını, diğer sanıkların ise savcılık ve duruşmada bu odada belli dönem çalıştıklarını savunmaları, Mardin Sanayi ve Ticaret İl Müdürlüğü’nün 25.10.2004 ve 1142 sayılı yazı ekinde yönetim kurulu üyeleri arasında sanık ...oğlu ...’nın bulunmadığının görülmesi, oda kayıt defterinin ele geçirilememesi, sanıklar ... ve ...e ait işe giriş bildirgelerinin de dosya içerisinde bulunmaması karşısında; maddi gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti ve suç tarihlerinin tayini ve zamanaşımı sürelerinin tespiti bakımından sanıkların suça konu sahte belgelere dayanılarak katılan kurum tarafından hangi tarihlerde sigortalı yapılıp hastalık sigortasından faydalandıkları araştırılıp, suç tarihi tespit edildikten sonra, savunmada ileri sürülen görüşlerin belirtilmesi, mevcut delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin açıkça gösterilmesi bu delillere göre ulaşılan sonuçların, iddia, savunma ve dosyadaki diğer belgelere ilişkin değerlendirmeler ile sanıkların eyleminin ve yüklenen suçun unsurlarının nelerden ibaret olduğunun, hangi gerekçeyle hangi delillere üstünlük tanındığının açık olarak gerekçeye yansıtılması, delillerle sonuç arasında bağ kurulması gerektiği gözetilmeden Anayasa ve 5271 sayılı Kanun"un amir hükümlerine aykırı şekilde yazılı şekilde karar verilmesi,
2- Suç tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı TCK"nun 339/1. maddesindeki cezanın 3 yıldan 10 yıla kadar, sonradan yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK"nun 204/2. maddesindeki cezanın ise 3 yıldan 8 yıla kadar hapis olduğu, lehe yasanın belirlenmesi amacıyla yapılan karşılaştırmada, cezaların alt ve üst sınırları birlikte değerlendirilerek temel cezanın tespiti gerektiği gözetilerek, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 7 ve 5349 sayılı Kanunla değişik 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9. maddeleri uyarınca; 765 sayılı TCK. ile 5327 sayılı TCK"nun olaya ilişkin tüm hükümleri uygulanıp, cezalar kişiselleştirilerek, sonuç cezaların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle lehe Yasanın belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, 5237 sayılı TCK"nun lehe olduğundan bahisle yazılı şekilde hüküm kurulması,
3- ...Başkanı olan sanık ... ile bu odanın yönetim kurulu üyesi olarak görev yapan sanıklar ..., ..., ...,... oğlu ... ve... oğlu ... hakkında farklı tarihlerde düzenlenen işe giriş bildirgeleri sebebiyle 5237 sayılı TCK"nun 43. maddesinde düzenlenen zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde uygulama yapılarak eksik ceza tayini yasaya aykırı,
4- 5237 sayılı TCK’nun 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar ve sanık ... ile sanık ... müdafilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeblerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ceza miktarı itibariyle kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, 08.03.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.