
Esas No: 2015/15005
Karar No: 2015/18154
Karar Tarihi: 12.10.2015
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2015/15005 Esas 2015/18154 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil, Elatmanın Önlenmesi ve Tazminat
... ile ... ve ... aralarındaki tapu iptali ve tescil, elatmanın önlenmesi ve tazminat davasının reddine dair ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen 09.04.2014 gün ve 416/200 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
... A R A R
Davacı ... vekili dava dilekçesinde, vekil edeninin tapuda davalı ... adına kayıtlı 124 ada 7 parsel sayılı taşınmazı haricen satın alarak üzerine ev yaptığını, diğer davalı ...’ın hakkı olmadığı halde söz konusu eve yerleşerek vekil edenini eve sokmadığını açıklayarak, 124 ada 7 parsel sayılı taşınmazın davalı ... adına olan tapu kaydının iptali ile vekil edeni adına tesciline, diğer davalı ...’ın müdahalesinin önlenmesine, bu isteklerinin yerinde görülmemesi durumunda arsa bedelinin ve 18.278,00 TL olan evin bedelinin yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... vekili, dava konusu taşınmazın diğer davalı ... tarafından dava dışı ....’a haricen satılıp devredildiğini, bu kişinin de 45.000,00 TL bedel ile vekil edenine sattığını, bu işlemin sağlamlaştırılması için tapu maliki ... ile ... 2. Noterliğinde düzenlenen 15.09.2010 tarih, 6138 yevmiyeli satış vaadi sözleşmesi ile vekil edenine satıldığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Diğer davalı ... ise, çekişme konusu taşınmazı 8.000,00 TL bedel ile davacı ... ile o tarihte birlikte yaşadığı ....’a haricen satıp devrettiğini, parayı davacıdan teslim aldığını, alıcıların birlikte tasarruf ettiklerini, sonradan ....’ın bu taşınmazı diğer davalı ...’a sattığını duyduğunu, bunun üzerine söz konusu alıcı ile satış vaadi sözleşmesi düzenlediğini, sattığı tarihte taşınmazın arsa niteliğinde olduğunu, üzerindeki binanın sonradan davacı ... ile Neşe tarafından birlikte yapıldığını, davacı ...’ın bu yeri ...adına satın aldığını söylediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuş, 17.10.2011 tarihli yargılama oturumunda da arsayı dava dışı ....’ın satın aldığını üzerindeki evi ise davacı ...’ın yaptırdığını belirtmiştir.
Yerel mahkeme tarafından 30/12/2011 tarih, 2011/87 esas ve 2011/499 sayılı kararla her iki istek yönünden de davanın reddine karar verilmiş, davacı vekilinin temyizi üzerine; Yargıtay 8. Hukuk Dairesi"nin 11.10.2012 tarih, 2012/2760-9020 esas ve karar sayılı ilamıyla
tapu iptal-tescil talebinin reddine ilişkin karar onanmış, bedel isteği yönünden ise; eksik araştırmaya dayalı olarak hüküm kurulduğu gerekçesiyle karar bozmaya sevkedilmiştir. Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda; davacı ile dava dışı ...."ın arsayı birlikte satın aldıkları, üzerindeki binayı da birlikte yaptırdıkları, ancak kimin ne miktarda katkıda bulunduğunun bilinemediği, dolayısıyla davacının iddialarını dava dışı ...."a karşı ileri sürmesinin gerektiği, davalıların arsa ve bina bedelinden sorumlu tutulamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm, süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve ilâmda belirlenip dayanılan gerektirici sebeplere göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları ile davalı ..."a yönelik temyiz itirazlarının reddine,
2- Temyiz edilen hüküm geçersiz taşınmaz satış sözleşmesi nedeniyle ödenen bedelin tahsiline ilişkindir. Toplanan delillerden dava konusu taşınmazın davacı ile dava dışı .... tarafından birlikte kayıt maliki ..."tan 8.000 TL bedelle satın alındığı, davalı ..."nin 27.04.2011 tarihli beyanıyla sabittir. Davalı ... buradaki beyanında; taşınmazı 3-4 yıl önce haricen sattığını bildirmiştir. Yazılı bir satış sözleşmesi bulunmamaktadır. Beyan tarihine göre satış tarihinin 2008 yılının yılbaşı olarak kabulü gerekir. Mahkemece uyulan bozma ilamında bu satış parasının tamamının davacıya atfen mi, yoksa dava dışı ...."a atfen mi ödendiği konusu üzerinde durulması istenmiştir. Ancak toplanan delillerden bu konuda bir sonuca ulaşılamadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda satış bedelinin yarısının (4.000 TL) davacı tarafından ödendiği kabul edilmelidir.
Kural olarak, 10.07.1940 tarih ve 2/77 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme ve 07.06.1939 tarih, 1936/31 Esas, 1939/47 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararlarına göre harici satışın hüküm ifade etmemesi durumunda taraflar verdiklerini geri alabilirler. Bilindiği üzere geçerli bir sebebe dayanmaksızın bir kişinin mal varlığından diğerinin mal varlığına kayan değerlerin eksiksiz iadesi denkleştirici ... düşüncesine dayanır. Denkleştirici ... ilkesi ise, haklı bir sebep olmaksızın başkasının mal varlığından istifade ederek kendi mal varlığını artıran kişinin elde ettiği bu kazanımı geri vermek zorunda olduğunu ve eski hale getirmede mal varlığında artış olan tarafın yükümlülüğünün bulunduğunu ifade eder.
Ülkemizde yaşanan ve uzun yıllar boyu yüksek oranlarda seyreden enflasyon nedeni ile belli bir miktar paranın verildiği tarihteki alım gücü ile aynı miktar paranın aradan geçen zamana bağlı olarak iade günündeki alım gücünün farklı ve çok daha az olduğu bir gerçektir. Hukuken geçersiz sözleşmeler tasfiye edilirken, denkleştirici ... kuralı göz ardı edilmemelidir. Davacının harici satış nedeniyle davalı ..."a ödediği harici satış bedelinin denkleştirici ... ilkesine göre tazmini gerekir.
O halde mahkemece yapılacak iş; dosyanın bir hukukçu, bir mali müşavir veya muhasebeci ve bir bankacıdan oluşturulacak üçlü bilirkişi kuruluna tevdi edilmesi, Dairece davacı tarafından davalı ..."ye ödendiği kabul edilen 4.000 TL"nin ödeme tarihinden (2008 yılının başı) itibaren belirlenen TEFE – TÜFE endekslerindeki artışlar ile, altın, döviz fiyat ve kurlarındaki artışlar, işçi ve memur aylıklarındaki artışlar ile benzeri ekonomik etkenler gözetilerek dava tarihine kadar uyarlamanın yapılması, uyarlanma suretiyle dava tarihinde vardığı değerin belirlenmesinin istenmesi, bu konuda gerekçeli, karşılaştırmalı, tarafların ve Yargıtay’ın denetimine elverişli rapor alınması, talep de göz önüne alınarak ödenen bedelin dava tarihindeki uyarlanmış güncel değerinin davalı ..."tan tahsiline karar verilmesi gerekir. Mahkemece, yazılı gerekçeyle alacak isteğine ilişkin davanın reddine karar verilmesi yukarıda açıklanan Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararlarına ve açıklanan ilkelere aykırı olmuştur.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2.bentte gösterilen sebeple davalı ... yönünden BOZULMASINA, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının yukarıda 1.bentte gösterilen sebeple reddine, taraflarca HUMK"un 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK"un 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 25,20 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 12.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.