5. Ceza Dairesi 2014/4005 E. , 2014/5654 K.
"İçtihat Metni"Tebliğname No : 5 - 2014/111248
MAHKEMESİ : Malatya 2. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 13/12/2010
NUMARASI : 2010/96 Esas, 2010/313 Karar
SUÇ : Zimmet
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Maddi gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkarılması ve katılan kurumun belgelerinin denetlenmesi açısından soruşturma raporu ile mahkemenin kabulündeki miktarların farklı ve çelişkili olması karşısında, dosyanın tümüyle Sayıştay emekli uzman denetçilerinden oluşturulacak bilirkişi kuruluna tevdii ile sanığın hangi tarihlerde ne kadar para aldığı, ne kadarını saymanlığa ne zaman yatırdığı ve bu paraların ne kadarının kendisi tarafından daha sonra geri ödendiği hususlarında ayrıntılı rapor alınmasından sonra hüküm kurulması gerektiğinin gözetilmemesi,
Suç tarihlerinde Üniversitesi T.. Tıp Merkezi hukuk bürosunda hastane alacaklarıyla ilgili icra takip dosyalarını hazırlamak ve buna yönelik işlemleri yapmakla görevli olan, hasta veya yakınları tarafından tedavi borçları için düzenlenen senetler üzerinde koruma-gözetim yükümlülüğü bulunan sanığın, tedavi borcu olan hasta veya yakınlarından teminat olarak alınan senetlere karşılık para aldıktan sonra iade ettiği; tahsil ettiği paraların bir kısmını saymanlığa yatırdığı, kalan kısmını ise mal edindiği, eylemlerinin ortaya çıkmaması için de iade ettiği bir kısım senetler yerine sahte senet düzenlediği anlaşılan olayda eylemlerinin, ilgililerin başvurusu, beyanları, imza ve yazı incelemesi sonrasında tam mahiyetiyle ortaya çıkartılabilmesi karşısında, zincirleme nitelikli zimmet suçunu oluşturduğu gözetilmeden sadece basit zimmetten hüküm kurularak eksik ceza tayini,
Sahtecilik eylemlerinin 765 sayılı TCK"nın 202/2. maddesinde düzenlenen nitelikli zimmet suçunun unsuru olduğu, buna karşılık 5237 sayılı TCK"nın 212. maddesindeki "sahte resmi veya özel belgenin bir başka suçun işlenmesi sırasında kullanılması halinde,
.hem sahtecilik hem de ilgili suçtan dolayı ayrı ayrı cezaya hükmolunur" şeklindeki düzenleme uyarınca hem zimmet hem de resmi belgede sahtecilik suçlarını oluşturduğu nazara alınarak 765 sayılı TCK"nın 202/1-2, 80, 219/3-4, 33; 5237 sayılı TCK"nın ise 247/1-2, 249, 43, 53/1-5, 204/1, 43, 53/1-5. maddelerine göre lehe yasa karşılaştırması yapılması gerektiğinin değerlendirilmemesi,
İnönü Üniversitesi Hukuk Müşavirliğinden gönderilen 26/06/2007 tarihli yazıda müşteki H.. K..E.."dan icra marifetiyle 2.140 TL tahsil edildiği, zimmete konu senet tutarlarının bir kısmının müştekiler tarafından yatırıldığının belirtilmesi karşısında TCK"nın 248. maddesinde yer alan etkin pişmanlık şartlarının ve gönüllü olarak uğranılan zararın tamamen tazmin edilmesi unsurlarının nasıl oluştuğu denetime imkan verecek şekilde gerekçeleriyle karar yerinde gösterilmeden cezadan indirim yapılması,
Yine iddianamenin 17/04/2010 tarihinde düzenlenmesine, 20/04/2010 günü kabul edilmesine ve gerekçeli kararda 07/05/2010 tarihinde ödeme yapıldığının yer almasına rağmen kovuşturma başlamadan önce etkin pişmanlığın gerçekleştiği belirtilerek TCK"nın 248/2. maddesinin 1. cümlesi uyarınca indirim yapılması suretiyle karışıklığa yol açılması,
Gerekçeli kararda sanığın zimmetine geçirdiği toplam miktarın 2.471 TL olduğu belirtilmesine rağmen lehe yasa karşılaştırması yapılırken bu kez 1964 TL olarak kabul edilmesi suretiyle çelişki oluşturulması,
Suç tarihindeki ekonomik koşullar ve paranın satın alma gücü nazara alındığında, zimmete geçirildiği kabul edilen 2.471 TL"nin az değerde olduğu ve TCK"nın 249. maddesi uyarınca cezadan indirim yapılması gerektiğinin düşünülmemesi,
Zimmet suçunu 5237 sayılı TCK"nın 53/1-a maddesindeki yetkiyi kötüye kullanmak suretiyle işlemesine rağmen sanık hakkında 53/5. maddesi gereğince cezanın infazından sonra işlemek üzere, hükmolunan cezanın yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verilmesi gerektiğinin nazara alınmaması,
Kanuna aykırı, sanık müdafiilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK"nın 321 ve 326/son maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 22/05/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.