22. Hukuk Dairesi 2018/6877 E. , 2018/14584 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davalı bakanlığa bağlı yerlerde yemek işlerini üstlenen firmalar bünyesinde 19.01.2009-05.02.2013 tarihleri arasında aşçı olarak çalıştığını, son aylık net ücretinin 2.000,00 TL olduğunu, ancak resmi kayıtlarda daha düşük ücret gösterildiğini, işyerinde bir öğün yemek ile servis hizmeti verildiğini, son iki aylık ücretinin eksik ödendiğini, işyerinde fazla çalışma yapıldığını, dini ve milli bayramlarda çalıştığını, 2009 yılından itibaren yıllık izin kullanmadığını öne sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin, ücret alacağı, fazla çalışma ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, bakanlığın ihale makamı konumunda olduğundan asıl işveren olarak sorumluluğunun bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, bilirkişi raporu doğrultusunda yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,
2-Taraflar arasında davacının asıl işveren olarak davalı nezdinde çalıştığı süre konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Davacı 19.01.2009-05.02.2013 tarihleri arasında kesintisiz çalıştığını iddia etmiştir. Davacının davalı nezdinde geçen hizmet süresi konusunda yapılan araştırma yetersizdir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının 19.01.2009-29.04.2011 tarihleri arasındaki çalışmasının 29.04.2011 tarihinde kıdem tazminatı ödenerek son bulduğu, bir başka deyişle bu dönemin tasfiye edilmiş olduğu kabul edilmiş olup davacının hükmü temyiz etmediği dikkate alındığında; kıdem, ihbar ve yıllık ücretli izin alacakları yönünden 30.04.2011-05.02.2013 tarihleri arasındaki çalışmanın; fazla çalışma ve ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağı yönünden ise 19.01.2009-05.02.2013 tarihleri arasındaki çalışmanın asıl işveren olarak davalı nezdinde geçip geçmediğinin belirlenmesi gerekmektedir. Davalı tarafından hizmet alım sözleşmeleri sunulmuş olup dosya içerisinde bulunan belgeler arasında davacının 19.01.2009-08.02.2009 ve 06.08.2012-22.08.2012 tarihleri arasında davalı asıl işverene ait işyerinde alt işveren işçisi olarak çalıştığını gösteren bir delile rastlanılmamıştır. Şu halde davacının hükmü temyiz etmemesi ile davalı yararına oluşan usuli kazanılmış hak da dikkate alınmak suretiyle kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık ücretli izin alacağı yönünden 30.04.2011-05.02.2013; fazla çalışma ve ulusal bayram ve genel tatil ücret alacakları yönünden 19.01.2009-05.02.2013 tarihleri arasında asıl işveren olarak davalı nezdinde geçen çalışmanın süresi belirlenmeli, belirtilen sürelerde çalışmanın kesintiye uğrayıp uğramadığı netleştirilmeli, aralıklı çalışma var ise arada makul süreyi aşan sürede kesintinin tespiti halinde her dönem kendi ücret seviyesine göre hesaplanmalı, tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna ve tüm dosya kapsamına göre alacaklar hüküm altına alınmalıdır.
3-Taraflar arasında davanın türü ve ıslaha karşı ile sürülen zamanaşımı savunmasının dikkate alınıp alınamayacağı konusu da diğer bir uyuşmazlık konusudur. Kısmi dava ile belirsiz alacak davasının en büyük farkı kısmi davada zamanaşımının dava dilekçesindeki miktarla sınırlı olarak kesilmesi, belirsiz alacak davasında ise miktara bakılmaksızın tüm hak bakımından zamanaşımının kesilmesidir. Diğer bir fark ise, kısmi davada faiz başlangıç tarihinin dava ve ıslah tarihi ayrımı yapılarak başlatılması söz konusu iken, belirsiz alacak davasında faizin tüm alacak miktarı bakımından dava tarihinden itibaren başlatılmasıdır. Dosya içeriğine göre, mahkemece kıdem tazminatı haricinde hüküm altına alınan alacaklara dava ve ıslah tarihinden itibaren faiz yürütülmüş olup bu husus davacı tarafından temyiz edilmediğine göre davanın kısmi dava olduğu kabul edilmelidir. 24.10.2014 tarihli ıslah dilekçesi süresinde davalı yana tebliğ edilmiş olup davalının yöntemince ıslaha karşı zamanaşımı savunmasında bulunduğu ve zamanaşımına uğrayan alacak bulunduğu anlaşılmaktdır. Şu halde, Mahkemece ıslaha karşı zamanaşımı savunmasının dikkate alınmaması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
4-Mahkemece, kıdem tazminatı haricindeki alacaklara dava ve ıslah tarihinde faiz yürütülmüş olmasına karşın dava ve ıslah edilen miktarların hüküm yerinde açıkça gösterilmemiş olması infazda tereddüt yaratır mahiyette bulunduğundan bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, 07.06.2018 gününde oybirliği ile karar verildi.