Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlular tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Davacı borçlular, 4 adet bonoya dayalı olarak haklarında başlatılan kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takipte, yasal süre içerisinde icra mahkemesine yaptıkları başvurularında bono bedellerinin ödendiğini ileri sürerek borca itirazlarını belirtmişlerdir.
Borçluların iddiası senet bedelleri alacaklıya ödendiğinde alacaklı tarafından asılmış gibi sahte senetlerin kendilerine iade edildiği, böylelikle alacaklı tarafından, ödeme nedeniyle bedelsiz kalan senet asıllarının icra takibine konulduğuna yöneliktir.
Konu ile ilgili borçluların şikayetleri üzerine Gaziosmanpaşa Cumhuriyet Başsavcılığının 2011/20840 soruşturma sayılı dosyası üzerinden alınan Adli Tıp Belge İnceleme uzmanı bilirkişi prof. Dr. S. G."ın 19.01.2012 tarihli bilirkişi raporu ile borçluların elinde bulunan ve takip dayanağı bonolar. ilişkin olarak ödeme yapıladığında kendilerine iade edildiğini ileri sürdükleri senetlerden 19.03.2010 tanzim ve 23.11.2010 vade , 19.03.2010 tanzim ve 23.11.2010 vade tarihli olanların fotokopi olmadıkları senet aslı olduklarının saptandığı bildirilmiştir. O halde aslı borçlu elinde bulunan senedin sahte olan örneğinin icra takibine konu edildiği dolayısıyla sahtecilik iddiasının öncelikle değerlendirilmesi gereklidir.
6100 Sayılı HMK nun 209/1. maddesinde "Adi bir senetteki yazı veya imza inkar edildiğinde bu konuda bir karar verilinceye kadar, o senet herhangi bir işleme tabi tutulamaz."şeklindeki hükmü ile bir senette bulunan yazı ve imzanın inkarı halinde sahteliği hususunda bir karar verilinceye kadar senedin hiçbir işleme dayanak yapılamayacağı, hususu düzenlenmiştir.
İcra mahkemeleri şikayet ve itirazları belli bir usule uyarak yargılayan ve objektif hukuk kurallarını şikayet ve itirazlara uygulamak suretiyle bunları takip hukuku bakımından kesin hükme bağlayan mahkemelerdir. Bu mahkemeler, takip hukukuna ilişkin uyuşmazlıkları çözme görevini yerine getirirken kural olarak tanık dinleyemeyeceklerinden dar (sınırlı) yetkili olup, sahtelik iddiasını inceleme yetkileri de genel mahkemeye göre daha kısıtlıdır. Genel mahkemeler senetteki sahtelik iddiasını HMK.nun 208 ve 209. maddelerinin verdiği yetkiyle daha detaylı bir biçimde inceleme olanağına sahiptir (HGK"nun 06.02.2008 tarih ve 2008/12-77 esas, 2008/90 karar sayılı kararı). Anılan maddede sahtecilik davasının hukuk ya da ceza mahkemesinde açılması arasında herhangi bir ayrıma gidilmediği anlaşılmaktadır.
Somut olayda, borçlular tarafından takibe konu senet hakkında C. Savcılığına suç duyurusunda bulunulduğu ve henüz soruşturmanın devam ettiği dikkate alındığında HMK"nun 209. maddesi şartları oluştuğundan şikayete konu senet yönünden sahtelik iddiasının sonucunun beklenmesi gerekir. Bu nedenle takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile itirazın kaldırılmasına karar verilmesi isabetsizdir.
Öte yandan her ne kadar mahkeme kararının gerekçesinde davalılardan Hüseyin Aktaş ve Selçuk Aktaş"ında takip borçlusu olduklarından aleylerine yöneltilen itirazın husumet yokluğundan reddedildiği belirtilmiş ise de; hüküm kısmında adı geçen her iki davalı aleyhine yöneltilen davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken yalnızca aleyhine yönelik itirazın husumet yokluğundan reddine karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Borçluların temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03/12/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.