Taraflar arasındaki "toplu iş sözleşmesinin yorumu" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 3.İş Mahkemesince davanın reddine dair verilen 22.02.2012 gün ve 2011/987 E- 2012/65 K.sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 22.Hukuk Dairesinin 19.04.2012 gün ve 2012/3360 E-2012/7913 K.sayılı ilamı ile ;
(...Davacı, 03/09/2010 tarihinde imzalanan XXII.Dönem Grup Toplu İş Sözleşmesi anlaşma tutanağının 6.maddesine göre fazla çalışma başlıklı 24.maddesi ve tatiller ile ücretler başlıklı 26.maddesinin aynı şekilde uygulanacağı, ancak 01/10/2010-01/04/2013 arası 24. ve 26.maddelere göre yapılacak çalışmalara 4857 sayılı İş Kanunu’ndaki esas ve oranlara göre ödeme yapılacağı düzenlemesinin bulunduğunu, anılan 26.maddeye göre, hafta tatilinde çalıştırılan işçilere o günkü ücretlerine ilaveten %100 zamlı ücret yani üç yevmiye ödenmesinin öngörüldüğünü, işverenlerin geçmiş uygulamalarının da bu yönde olduğunu, ancak sözleşme kapsamındaki bir kısım işverenlerin hafta tatili çalışmasını takip eden hafta içi izin kullandırılması ya da ilave yevmiye ödenmesi hususunu sözleşmeyi hatalı yorumlayarak uygulamamaya başladıklarını, oysa Ortaanadolu, Bahariye Mensucat ve Altınyıldız firmalarının doğru yorumlayarak uygulama yaptıklarını, fazla çalışma halinde ücretin %50 fazlası ile ödenmesinin kabul edildiğini ancak hafta tatili çalışması halinde izin ya da zamlı ücret ödemesi ile genel tatil çalışması uygulamasını gerçeğe aykırı olarak yorumlandığını ve uygulandığını iddia ederek 03/09/2010 tarihinde imzalanan XXII.Dönem Grup Toplu İş Sözleşmesi anlaşma tutanağının 6.maddesindeki uyuşmazlığın giderilerek hafta tatilinde çalıştırılan işçilere hafta içinde bir gün izin veya ilave bir yevmiye ücret verilmesi hususunun tespiti ile genel tatil günleri çalışmalarında bir önceki TİS uygulamasının devam edeceğinin tespiti ve davalının bu yöndeki yükümlülüklerinin sözleşmenin başlangıç tarihinden itibaren en yüksek banka mevduat faizi ile ifasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın toplu iş sözleşme hakkındaki sözleşmenin yorumlanması eda davası olarak açıldığını, sonuç kısmında da “…davalının bu yöndeki yükümlülüklerinin başlangıç tarihinden en yüksek banka mevduat faiziyle ifasına…” talep edildiğini, eda davasının açılabileceği hallerde tespit davasının açılamayacağını, davacının iddia ettiği gibi XXII.Dönem Grup Toplu İş Sözleşmesinin 6.maddesinin ve bu maddenin atıf yaptığı önceki Toplu İş Sözleşmesinin 24. ve 26.maddelerinin yanlış yorumlandığı iddiasının doğru olmadığını, ilgili hüküm gereğince fazla çalışma sayılan hafta tatili çalışmasında çalışılan gün için o günün ücretinin %50 zamlı ücreti ile toplam bir buçuk yevmiye verildiğini, takip eden haftada da bir gün izin kullandırıldığını, izin de kullandırılmaz ise bir yevmiye daha eklenerek toplam iki buçuk yevmiye ücret ödendiğini, genel tatil çalışması halinde de o günün ücretine ek olarak bir yevmiye daha ücret ödenerek toplam iki yevmiye ücret ödendiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, eda davasının açılabileceği hallerde yorum davasının açılmasının mümkün olmadığı, davacı vekilinin yorum davası değil eda davası açarak talep ettiği miktarların detaylı olarak belirtilmesi suretiyle sonuca gitmesi gerekirken sadece anlaşmanın yorumuyla ilgili olarak açılmış bulunan davanın görülmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Öncelikle taraflar arasında Toplu İş Sözleşmesinin yorumu istenen maddelerinin uygulanmasında gerçekten yoruma yönelik bir uyuşmazlık bulunup bulunmadığı belirlenmelidir. Bunun için XXII.Dönem Grup Toplu İş Sözleşmesi yerine geçmek üzere imzalanan protokolün grup içinde yer alan işverenler tarafından ne şekilde uygulandığının belirlenmesi bakımından söz konusu toplu iş sözleşmesinin yürürlükte olduğu dönemde yapılan ödemelere ilişkin yeter sayıda ücret ödeme belgeleri getirtilmelidir. Ayrıca XXII.Dönem Grup Toplu İş Sözleşmesi yerine geçen protokolün 2.maddesinde yapılan atıf uyarınca XXI.Dönem Grup Toplu İş Sözleşmesinin 57.maddesinde öngörülen yorum uyuşmazlığına ilişkin prosedürün işletilip işletilmediği, başka bir anlatımla uygulamaya ilişkin anlaşmazlığın ne şekilde giderildiği araştırılmalı ve varsa buna ilişkin belgeler getirtilip dosya kapsamına dahil edilmelidir. Bundan sonra yorum davası konusu olabilecek şekilde bir yorum uyuşmazlığı bulunup bulunmadığının duraksamaya yer vermeyecek şekilde tespiti ile yorum davasının koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmelidir. Eğer yorum davasının şartları oluşmuş ve yorum uyuşmazlığı mevcut ise Toplu İş Sözleşmesinin yorumu yoluna gidilmeli, aksi takdirde yani yorum davasının şartları oluşmamış veya yorumu gerektirecek bir anlaşmazlık mevcut değilse buna göre karar verilmelidir.
Öte taraftan işveren sendikasına karşı ileri sürülen eda talebinin yerinde olmadığı, çünkü işveren sendikasının eda talebi bakımından sorumluluğunun söz konusu olamayacağı da dikkate alınmalıdır.
Mahkemece, yukarıda açıklanan esaslar çerçevesinde inceleme yapılmaksızın yazılı gerekçeyle davanın reddedilmesi hatalı olup hükmün bozulması gerekmiştir...)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu"nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Davacı vekili, Davacı, 03/09/2010 tarihinde imzalanan XXII.Dönem Grup Toplu İş Sözleşmesi anlaşma tutanağının 6. maddesine göre fazla çalışma başlıklı 24. maddesi ve tatiller ile ücretler başlıklı 26.maddesinin aynı şekilde uygulanacağı, ancak 01/10/2010-01/04/2013 arası 24. ve 26.maddelere göre yapılacak çalışmalara 4857 sayılı İş Kanunu’ndaki esas ve oranlara göre ödeme yapılacağı düzenlemesinin bulunduğunu, anılan 26.maddeye göre, hafta tatilinde çalıştırılan işçilere o günkü ücretlerine ilaveten %100 zamlı ücret yani üç yevmiye ödenmesinin öngörüldüğünü, işverenlerin geçmiş uygulamalarının da bu yönde olduğunu, ancak sözleşme kapsamındaki bir kısım işverenlerin hafta tatili çalışmasını takip eden hafta içi izin kullandırılması ya da ilave yevmiye ödenmesi hususunu sözleşmeyi hatalı yorumlayarak uygulamamaya başladıklarını belirterek, XXII.Dönem Grup Toplu İş Sözleşmesi anlaşma tutanağının 6.maddesindeki uyuşmazlığın giderilerek hafta tatilinde çalıştırılan işçilere hafta içinde bir gün izin veya ilave bir yevmiye ücret verilmesi hususunun tespiti ile genel tatil günleri çalışmalarında bir önceki TİS uygulamasının devam edeceğinin tespiti ve davalının bu yöndeki yükümlülüklerinin sözleşmenin başlangıç tarihinden itibaren en yüksek banka mevduat faizi ile ifasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili; davanın reddini savunmuştur.
Yerel mahkeme, toplu iş sözleşmesinin 24 veya 26.maddelerinin usulüne uygun olarak yorumlanmadığı ve 03.09.2010 tarihinde imzalanan anlaşma tutanağının 6.maddesine göre ödeme yapılmadığı belirtilmişse de eda davasının açılabileceği hallerde yorum davasının açılması mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir.
Hüküm, davacı vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece yukarıya aynen alınan gerekçeyle bozulmuş, Yerel mahkemece direnme kararı verilmiştir.
Hükmü temyize davacı vekili getirmektedir.
Hukuk Genel Kurulu’ndaki görüşmeler sırasında işin esasına geçilmeden önce, 6356 sayılı Kanunun 53/1.maddesinde yer alan “ hükmü karşısında yorum davalarında direnmemin mümkün olup olmadığı ön sorun tartışılmıştır.
Sorunun çözümü, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu"nun 53/1.maddesinin incelenip irdelenmesini zorunlu kılmaktadır. 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu"nun 53/1.maddesi “Uygulanmakta olan bir toplu iş sözleşmesinin yorumundan doğan uyuşmazlıklarda sözleşmenin taraflarınca dava açılabilir. Mahkeme en geç iki ay içinde karar verir. Kararın temyiz edilmesi hâlinde Yargıtay uyuşmazlığı iki ay içinde kesin olarak karara bağlar.”
Madde ile toplu iş sözleşmesinin yorumuna ilişkin açılacak bir davanın seri yargılama (6100 sayılı yasanın yürürlük tarihinden sonra da HMK"nun 447/1.maddesi uyarınca basit yargılama) usulüne göre kısa süre içerisinde sonuçlandırılması düşüncesi, işçinin emek gelirinden olanaklar ölçüsünde çok kısa bir süre yoksun kalması ilkesinden kaynaklanmış ve bu nedenle de Yargıtay Özel Dairesince verilecek kararın kesin olması amaçlanmıştır.
Benzer nitelikteki düzenlemelere . 4857 sayılı yeni İş Kanunu"nun 20.maddesi, 2821 sayılı Sendikalar Yasasının 4.maddesi, 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanununun 3, 12, 15 ve 60.maddelerinde de yer verilirken iş hukukuna yön veren temel ilke ve düşüncelerden hareket edildiği; Hukuk Genel Kurulu’nun 13.03.1985 gün 1984/9–834 Esas ve 1985/201 Karar sayılı kararında da, benzer bir konunun ele alındığı görülmüş ve 2822 sayılı Kanunun 15.maddesinde yer verilen “Yargıtay’ca... kesin karara bağlanır” hükmü ile yasa koyucunun burada bozma kararına karşı direnme yolunu kapamayı amaçladığının vurgulandığına işaret edilmiştir.
Açıklanan nedenlerle, Kanunun "kesin karar verme" ile Yargıtay Özel Daire kararının kesin olduğunu amaçladığı, bu nedenle de Dairenin bozma kararının direnmeye konu edilemeyeceğini kabul etmek gerekir.
Nitekim aynı ilke, Hukuk Genel Kurulu’nun 20.10.2004 gün ve 2004/9-510 E.,2004/557 K.; 08.12.2004 gün ve 2004/9-654 E.,2004/664 K.; 21.09.2005 gün ve 2005/9-474 E.,2005/510 K.; 23.11.2005 gün ve 2005/9-579 E.,2005/648 K.; 12.04.2006 gün ve 2006/9-211 E., 2006/195 K.; 18.10.2006 gün ve 2006/9-621 E.,2006/673 K.; 03.12.2008 gün ve 2008/9-716 E.,2008/726 K.; 27.01.2010 gün ve 2009/9-592 E., 2010/35 K.; 24.02.2010 gün ve 2010/9-33 E. 2010/105 K sayılı ilamlarında da benimsenmiştir.
Hal böyle olunca; Yerel Mahkemece, Özel Daire bozma kararının kesin olduğu ve direnme yolunun kapalı bulunduğu gözetilerek, bozma ilamına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Mahkemece yapılacak iş; yasa gereği kesin olan Daire kararına uyularak karar vermek olmalıdır.
Bu bakımdan, direnme kararının belirtilen nedenle bozulması gerekmiştir.
S O N U Ç : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, yukarıda açıklanan değişik nedenlerle, direnme kararının 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429.maddesi gereğince belirtilen nedenlerle BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine 5521 sayılı Kanunun 8/son maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 23.10.2013 gününde oybirliği ile karar verildi.