11. Hukuk Dairesi 2019/2033 E. , 2020/263 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Niğde 1. Asliye Hukuk Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 22/06/2017 tarih ve 2016/557-2017/250 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davacı vekili ve katılma yoluyla davalı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalının 05/05/2010 tarihinde müvekkili nezdinde bilgi işlem uzmanı olarak göreve başladığını, 12/07/2011 tarihinde istifa ettiğini, ayrılmasından yaklaşık 20 gün sonra müvekkili adına hazırladığı üç adet bilgisayar programını Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları ve Sinema Genel Müdürlüğü nezdinde haksız şekilde kendi adına kayıt ve tescil ettirdiğini ileri sürerek, programların müvekkiline ait olduğunun tespiti ile davalının tecavüzünün önlenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, davalının, 05.05.2010 tarihinde davacı kurum nezdinde uzman olarak görevine başladığı, görevi sırasında Üniversitenin ilgili kuruluşlarının talebi üzerine ve bilgi işlem dairesinde çalışan diğer personelin de yardımıyla OG®İS , OZYET VERİ TABANI ve OZYET isimli üç adet bilgisayar programını hazırladığı, davalının 12/07/2011 tarihinde istifa dilekçesi verdikten sonra 02/08/2011 ve 03/08/2011 tarihinde üç adet programı beyan esasına göre kendi adına tescil ettirdiği, söz konusu programların FSEK kapsamında eser niteliğinde olduğu, dinlenen tanık beyanlarına göre, davalının bu programları üniversitede çalıştığı dönemde Üniversite için hazırladığı, bu programların Üniversitede aktif olarak kullanıldığı, 5846 sayılı Yasa"nın 18/2 maddesinin "memur, hizmetli ve işçilerin işlerini görürken meydana getirdikleri eserler üzerindeki haklar bunları çalıştıran veya tayin edenlerce kullanılır" hükmünü amir olduğu, bu madde hükmünden de anlaşılacağı üzere davalı adına tescil edilen üç adet programın eser sahibinin davacı kurum olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne, davaya konu 3 adet bilgisayar programının eser sahibinin davacı kurum olduğunun tespiti ile davalının tecavüzünün önlenmesine ve davacının maddi haklarının saklı tutulmasına karar verilmiştir.
Kararı, davacı kurum vekili ve katılma yoluyla davalı vekili temyiz etmiştir.
1-) Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
2-) Davalı vekilinin temyiz itirazlarına gelince, davacı üniversite, davalının üniversite bünyesinde memur kadrosunda çalışırken meydana getirdiği 3 adet bilgisayar programının eser sahipliğinin kendisine ait olduğunu ancak davalının işten ayrıldıktan sonra bu eserleri kendi adına Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları ve Sinema Müdürlüğü nezdinde tescil ettirdiğini ileri sürerek, söz konusu bilgisayar programlarının eser sahibinin davacı üniversite olduğunun tespitini ve tecavüzün önlenmesini talep etmiştir. Mahkemece verilen hükümle, davaya konu bilgisayar programlarının eser sahibinin davacı üniversite olduğunun tespitine karar verilmiş, uyulmasına karar verilen Dairemizin 2015/15386 Esas- 2016/6055 Karar sayılı bozma ilamında ise, davacının davaya konu eserlerin sadece mali haklarının sahibi olduğu gözetilmeksizin manevi hakları da kapsar şekilde eser sahipliğinin tespitine karar verilmesinin doğru olmadığı belirtilerek, hüküm davalı yararına bozulmuştur. Mahkemece bozmaya uyulmasına rağmen bozma ilamına aykırı olarak, yeniden, manevi hakları da kapsar şekilde eser sahibinin davacı üniversite olduğunun tespitine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
3-) Öte yandan, FSEK’in, “Tecavüzün Men’i Davası” başlıklı 69. maddesi, “Mali veya manevi haklarında tecavüz tehlikesine maruz kalan eser sahibi muhtemel tecavüzün önlenmesini dava edebilir. Vaki olan tecavüzün devam veya tekrarı muhtemel görülen hallerde de aynı hüküm caridir. 66. maddenin ikinci, üçüncü ve dördüncü fıkralarının hükümleri burada da uygulanır.”hükmünü haizdir. Mahkemece, davalının eserden kaynaklanan haklara tecavüzünün önlenmesine karar verilmişse de, eserin manevi haklarının sahibi olan davalının hangi fiilleri sebebiyle zikredilen yasa hükmünde belirtildiği şekilde bir tecavüz tehlikesi oluştuğunun karar yerinde tartışılmaması ve kabul şekline göre de manevi hakları da kapsar şekilde tecavüzün önlenmesine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, davacı kurumdan harç alınmasına yer olmadığına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 13/01/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.