14. Hukuk Dairesi 2015/14647 E. , 2017/5237 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı tarafından, davalı aleyhine 19.08.2014 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkından kaynaklanan tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 03.06.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler usul ve yasaya uygun bulunduğundan yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.06.2017 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
(Karşı Oy)
KARŞI OY
Dava, önalım isteğine ilişkindir.
Taşınmazda fiili kullanma biçiminin oluştuğu gerekçesiyle davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık taşınmazda fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
Yurdumuzda sosyal ekonomik nedenlerle kırsal kesimlerden kentlere aşırı akım, nüfus çoğalması, mesken ve işyeri ihtiyacı nedeniyle hızlı yapılaşma karşısında görevli mercilerin aciz kalmaları ya da çeşitli nedenlerle göz yummaları sonucu, izinsiz ruhsatsız, resmi kayıtlara bağlanmayan büyük yerleşim alanları oluştuğu, bu arada paylı taşınmazların tapuda resmi ifrazları yapılmadan paydaşlar arasında haricen veya fiilen taksim edilip üzerlerine büyük mahalleler hatta beldeler yapıldığı bir gerçektir. Bilindiği üzere MK"nun 706, TBK"nun 237 ve Tapu Kanununun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz. Ne var ki, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş, ya da fiili kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse kayıtta paylı, eylemsel olarak bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya ortaklığın satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılamsına kadar, korunması "ahde vefa" kuralının yanında MK"nun 2. maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralının da bir gereğidir. Aksi halde pek çok kimse zarar görecek, toplum düzeni ve barışı bozulacaktır.
Öte yandan TMK"nun 695. maddesinde "yararlanma, kullanma ve yönetime ilişkin konularda paydaşların yatıkları düzenleme ve aldıkları kararlar ile mahkemece verilen kararlar, sonradan paydaş olan veya pay üzerinde ayni hak kazanan kimseleri de bağlar.
Taşınmazlarda yararlanma, kullanma ve yönetime ilişkin kararların sonradan paydaş olan veya pay üzerinde ayni hak kazananları bağlaması için, bunların tapu kütüğüne şerh edilmesi gerekir." düzenlemesine yer verilmiştir.
Fiili kullanma biçiminin oluştuğundan ya da harici taksimin varlığından söz edilebilmesi için tüm paydaşların katılımı ile yapılması zorunludur. Fiili kullanım da, paydaşın payına isabet edenden daha az yer kullanmasının bir önemi de yoktur.
Somut olayda, yukarda açıklandığı şekilde tüm paydaşları kapsar şekilde fiili kullanma biçiminin oluştuğu kanıtlanmış değildir. Bir an için oluştuğu kabul edilse dahi bu yönde tapu kaydında şerh bulunmadığı için davalıyı bağlamayacaktır.