10. Hukuk Dairesi 2019/773 E. , 2019/7444 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
No : 2015/281-2018/708
Dava, hizmet ve sigorta başlangıcının, tespitine ilişkindir.
Mahkemece, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
İnceleme konusu dosyada; davacı 01.09.1998-13.01.2007 tarihleri arasında davalı işyerinde boyacı ustası olarak kesintisiz çalıştığını, ancak davalı işyerinin davalı şirket bünyesinde veya başka şirketler bünyesinde sürekli işe giriş çıkışlarının yapıldığını, bu nedenle bu döneme ilişkin eksik bildirilen sürelerin ve sigorta başlangıcının 02.09.1998 olduğunun tespitine, karar verilmesini talep etmiş, davanın kısmen kabulüne dair kararın davalılar tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 2014/28314 Esas, 2015/5305 Karar sayılı 19.03.2015 tarihli ilamıyla çalışmanın tam zamanlı çalışmayı gerektirip gerektirmediği, çalışmanın varlığı ve süresinin yöntemince araştırılması, davacının çalışmış olduğu dava dışı işyerleri ile davalı işyeri arasında organik bağ bulunup bulunmadığının irdelenmesi, organik bağ bulunmadığı tespit edilecek olursa, davacının davalı işyerinde ki ilk çalışmasının 12.11.2004 tarihi olduğu nazara alınarak hak düşürücü sürenin geçip geçmediğinin belirlenmesi, bordro ve komşu iş yeri tanıklarının dinlenilmesi yönlerinden karar bozulmuş ve bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir
09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında da açıkça vurgulandığı üzere, bir Mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda; Mahkeme yönünden o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine bozma kararında açıklanan hukuki esaslar çerçevesinde hüküm kurmak yükümlülüğü doğar.
Uyuşmazlığın çözümünde, davanın yasal dayanağını (mülga) 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesi oluşturmaktadır. Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkin olduğundan, özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde re’sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalı, diğer taraftan, 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesi hükmüne göre; Kuruma bildirilmeyen hizmetlerin sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesine ilişkin davanın, tespiti istenen hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içinde açılması gerekir. Bu yönde, anılan madde hükmünde yer alan hak düşürücü süre; yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalışmaları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar için geçerlidir. Bir başka anlatımla; sigortalıya ilişkin olarak işe giriş bildirgesi, dönem bordrosu gibi yönetmelikte belirtilen belgelerin Kuruma verilmesi, ya da çalışmaların Kurumca tespit edilmesi hâlinde; Kurumca öğrenilen ve sonrasında kesintisiz biçimde devam eden çalışmalar bakımından hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemez. Ne var ki; sigortalının Kuruma bildiriminin işe giriş tarihinden sonra yapılması, bir başka ifade ile sigortalının hizmet süresinin başlangıçtaki bir bölümünün Kuruma bildirilmeyerek sonrasının bildirilmesi ve Kuruma bildirimin yapıldığı tarihten önceki çalışmaların, bildirgelerin verildiği tarihi de kapsar biçimde kesintisiz devam etmiş olması halinde, Kuruma bildirilmeyen çalışma süresi yönünden, hak düşürücü sürenin hesaplanmasında; bildirim dışı tutulan sürenin sonu değil, kesintisiz olarak geçen çalışmaların sona erdiği yılın sonu başlangıç alınmalıdır.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut dosyada öncelikle hizmet cetvelinde bildirim yapan işverenler tek tek belirlenerek davacının bu iş yerlerinde çalışıp çalışmadığı, çalışmasının nasıl olduğu, davalı işveren tarafından bu iş yerlerine çalışmak üzere gönderilip gönderilmediği hususlarında davacının beyanı alınmalı, davalı iş yeri ile bu iş yerleri arasında organik bağ olup olmadığı araştırılarak tespit edilmeli, farklı iş yerleri olduğunun tespit edilmesi halinde hak düşürücü süre değerlendirilmeli, davacının farklı iş yerlerinde çalışmadığı iddiası varsa bu hizmetlerin iptali sağlanmadan hizmet tespiti yapılamayacağından, bu durumda dava dışı diğer işverenler HMK 124. madde gereğince davaya dahil edilmeli, toplanacak bütün bütün deliller değerlendirilmek suretiyle karar verilmelidir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde karar tesisi usûl ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacı ile davalılardan ... İnş. Taah. Dek. San. ve Tic. Ltd. Şti."ye iadesine, 15.10.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.