Hukuk Genel Kurulu 2017/2639 E. , 2019/644 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki “kadastro tespitine itiraz” davasından dolayı, bozma kararı üzerine direnme yoluyla Marmaris Kadastro Mahkemesince verilen 02.04.2014 tarihli ve 2013/129 E., 2014/42 K. sayılı kararın oy çokluğuyla bozulmasını kapsayan ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulundan çıkan 03.06.2015 tarihli ve 2014/16-1183 E., 2015/1478 K. sayılı kararın, karar düzeltme yoluyla incelenmesi davacılar Adviye Onay ve arkadaşları vekili tarafından verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla Hukuk Genel Kurulunca dilekçe, düzeltilmesi istenen karar ve dosyadaki ilgili bütün belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Hukuk Genel Kurulu bozma kararında yer alan açıklamalara göre 6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440. maddesinde sayılan sebeplerden hiçbirine uygun olmayan karar düzeltme isteminin REDDİNE, aynı Kanunun 442/3. ve 4421 sayılı Kanunun 4/b-1 maddeleri gereğince takdiren 370TL para cezasının karar düzeltme isteyenlerden alınarak Hazineye gelir kaydedilmesine; Harçlar Kanunu uyarınca eksik yatırılan 34,90TL harcın karar düzeltme talep edenlerden alınmasına,12.06.2019 tarihinde oy çokluğuyla kesin olarak karar verildi.
KARŞI OY
Hisarönü köyünde 2007 yılında yapılan kadastro sırasında 23 ve 24 parsel sayılı taşınmazlar tarla niteliği ile 07.11.2001/2 ve 14.10.1987/3 numaralı tapu kaydına dayalı olarak davalı ... adına tesbiti yapılmış ancak dayanak tapu kayıtlarının iptali için asliye hukuk mahkemesinin 1995/303 ve 1995/314 E. sayılı dosyalarında davalar bulunması nedeniyle her iki parselinde malik hanesi açık bırakılmak suretiyle kadastro mahkemesine aktarılmıştır.
Mahkemece tesbite dayanak tapu kayıtlarının asliye hukuk mahkemesi kararı ile tescilden oluştuğu dava konusu taşınmazlara aynen uyduğu, davacıların dayanağı olan tapu kayıtlarının hudut ve miktar itibariyle uygulama imkânı bulunmadığı, eski tapu kayıtlarının miktar itibariyle geçerli kabul edilse dahi zilyedlikle birleşmediği gerekçeleri ile taşınmazları uzun yıllar kullanan davalı adına tesciline karar verilmiştir.
Eski tapu kaydı maliklerinin temyizi üzerine
Özel Dairece;
Davacıların dayanağı Mart 1290 tarih 18, 19, 20 numaralı (4000, 3000, 7000=14000 dönüm) miktarlı tapu kayıtlarının hudutları itibari ile deniz, dağ, dere, orman, ırmak ve tepe gibi alanları kapsadığı bu nedenle miktarı ile geçerli tapu kayıtlarından olduğu, kadastro mahkemesinin 1996/11 E. sayılı dosyasında yapılan tapu uygulamasının davalıyı bağlamayacağı, dayanak tapu kayıtlarının Mihrişah Valide Sultan Vakfından gelen GAYRİSAHİH vakıflardan olduğu, aynı tapudan gelen taşınmazlara ilişkin dava dosyalarının birleştirilmesi suretiyle keşif yapılıp tapunun miktarı itibariyle geçerli kapsadığı alanın belirlenmesi, tapu kapsamı dahilinde kalan yerlerle ilgili Medeni Kanununun (1926) yürürlük tarihinden önce 10 yıl zilyedliğin bulunup bulunmadığının belirlenmesi sonucuna göre karar verilmesi gerekçeleri ile yerel mahkeme kararı bozulmuştur.
Mahkemece önceki gerekçeler yanında, tapu kaydına tutunanların açtıkları tüm davaların reddedildiği, tapu malikleri lehine tek bir kararın dahi bulunmadığı, kaldı ki Arazi Kanununun 20 ve 78 madde koşullarınında gerçekleştiği gerekçeleri ile önceki kararda direnilmiş, direnme kararı Hukuk Genel Kurulunun 03/06/2015 gün ve 2014/16-1183 E.- 2015/1478 K. sayılı kararı ile özel daire bozma kararındaki gerekçelerle bozulmuştur.
Tüm dosya kapsamına göre çekişmeli 23 ve 24 parsellerin kesinleşen orman sınırı dışında, öncesi itibariyle de orman sayılmayan zilyedlikle kazanılabilecek tarım arazisi olduğu ve daha önce açılan tescil davası sonucu davalı adına tescil edildiği bu hâli ile zilyedlikle edinme süre ve koşullarının oluştuğu ne var ki taşınmazların eski tapu kayıtları kapsamında ve mükerrer tapu kaydı oluştuğu iddialarının bulunduğu anlaşılmakla tapu kayıtlarının uygulanıp kapsamının belirlenmesine ilişkin aynı tapuya dayalı tüm dosyaların birleştirilerek birlikte keşif yapılıp dosyalar hakkında birlikte karar verilmesi yaşlı bilirkişi ve tanıklar vasıtası ile taşınmazın zilyetlik durumunun belirlenmesi gereğine değinilerek bozma kararı verilmiş ise de;
Hudutları itibariyle çok geniş alanı kapsayan tapu kapsamında kalacak taşınmazlara ilişkin dava dosyalarının birleştirilip birlikte keşif yapılabilmesinin pek mümkün gözükmediği, dosyayı çözümsüzlüğe götüreceği bunun yerine tapu kapsamında kalan aynı köy, aynı ada içerisindeki yerlerle ilgili kılavuz dosya seçilerek bu dosya üzerinden keşif yapılması alınan raporların diğer dosyalar içine de konulup sonuca gidilmesi tapu malikleri adına Mart 1290 tarih ve 18, 19 ve 20 nolu tapuya dayalı olarak tespit edilip kesinleşen ya da davalı olduğu belirlenecek tespit ve kayıtların yüzölçümleri toplanılarak tapu miktarı kapsamının bu şekilde de belirlenebileceği, TMK’nın (1926) yürürlük tarihinden önceki zilyedliği bilebilecek yerel bilirkişi ve tanık bulmanın imkansız olduğu da düşünüldüğünde daha kısa yolla çözüme ulaşılabileceği hâlde çok geniş kapsamlı şekilde yapılan özel daire bozma kararı ile bu bozmayı uygun bulan Hukuk Genel Kurulunun Sayın çoğunluk kararına, dosyaların birleştirilmesine gerek olmadığı, kılavuz dosya üzerinden tapu uygulaması yapılması eski tapu kayıtlarının miktarı ile geçerli kapsamının belirlenmesi, tapuların revizyon gördüğü tüm parsel tutanakları kamulaştırma yapılan alanlarda gözönünde bulundurulup tapu malikleri adına ne miktarda tesbit yapılıp yapılmadığının belirlenmesi ve bu yönü ile değişik gerekçelerle bozulması gerektiği düşüncesiyle Sayın çoğunluğun kararına katılamıyoruz.