(...Alacaklının bir adet çek nedeni ile borçlu hakkında başlattığı kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takipte borçlu keşideci şirket vekili "....çekteki imzanın şirket eski temsilcisi Hasan Rakım G."nin imzasına benzetilmeye çalışıldığını, çekteki imzanın eski şirket yetkilisine de ait olmadığını" ileri sürerek imzaya itiraz etmiştir.
Mahkemece isticvap için İİK.nun 68/a-5.maddesine uygun meşruhatlı davetiye ile çağrılan şirket yetkilisi Hasan Rakım G."nin mahkemeye gelmediği ve bu şekilde, mahkemece sorgulamasının yapılamadığı, sadece mukayese esas belge asılları dayanak yapılıp bilirkişi incelemesi yapılamayacağı gerekçesi ile imza itirazının reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Takip dayanağı çekin tarihi 1.5.2007"dir. Anılan tarih itibari ile geçerli 01.06.2006 tarih ve 6568 sayılı ticaret Sicili Gazetesine göre Ahmet Serkan Ö."nün münferit imza ile borçlu şirketi temsil ve ilzama yetkili olduğu anlaşılmaktadır.
O halde mahkemece çekin keşide tarihi itibari ile borçlu şirketi temsil ve ilzama yetkili Ahmet Serkan Ö."nün imzaları toplanarak, bilirkişi incelemesi yaptırılıp oluşacak sonuca göre bir karar vermek gerekirken yazılı şekilde ve eksik inceleme ile sonuca gidilmesi ve imza itirazının reddi isabetsizdir...)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, davacı-borçlu hakkında başlatılan icra takibine dayanak yapılan 1.5.2007 keşide tarihli çekteki imzanın davacı-borçlu şirket yetkilisine ait olmadığı itirazına ilişkindir.
Davacı-borçlu vekili, müvekkili hakkında kambiyo senedine mahsus yolla icra takibi yapıldığını, takibe dayanak yapılan çekteki imzanın müvekkil şirket yetkilisine ve eski yetkililerine de ait olmadığını, imzanın sahte olduğunu belirterek, takibin iptaline, kötü niyetli alacaklının çek bedelinin %10"u oranında tazminat ödemeye mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı-alacaklı vekili, müvekkilinin iyiniyetli hamil olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, isticvap için İİK.nun 68/a-V maddesine uygun meşruhatlı davetiye ile çağrılan şirket yetkilisi Hasan Rakım G."nin mahkemeye gelmediği ve bu şekilde, mahkemece sorgulamasının yapılamadığı, sadece mukayese esas belge asılları dayanak yapılıp bilirkişi incelemesi yapılamayacağı gerekçesi ile imza itirazının reddine dair verilen karar; Özel Daire’ce, yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuş; Yerel Mahkemece, önceki kararda direnilmiştir.
Direnme kararını davacı-borçlu vekili temyiz etmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; Davacı-borçlu hakkında başlatılan icra takibine dayanak yapılan 01.05.2007 keşide tarihli çekin keşide tarihinde, davacı-borçlu şirketi temsil ve ilzama Hasan Rakım G."nin mi yoksa Ahmet Serkan Ö.’nün mü yetkili olduğu; buradan varılacak sonuca göre mahkemece yapılan inceleme ve araştırmanın hüküm kurmaya yeterli olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Somut olayda, alacaklı K. Faktoring Finans Hizmetleri A.Ş. tarafından borçlu A. Emprime Turizm San. ve Tic. Ltd. Şti. hakkında kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibi yapılmış, borçlu şirket tarafından çekteki keşideci imzasının şirket yetkilisine ait olmadığı iddiası ile İstanbul 6.İcra Hukuk Mahkemesi’ne itirazda bulunulmuştur. Mahkemece, çekin keşide tarihinde borçlu şirket yetkilisinin Hasan Rakım G. olduğu kabul edilerek, İİK.nun 170/3.maddesi göndermesi ile aynı Kanun’un 68 a/V maddesi gereğince adı geçen şirket yetkilisine meşruhatlı davetiye tebliğ edilmiş, şirket yetkililerinin davetiye tebliğine rağmen duruşmaya gelmemesi üzerine HUMK’nun 309/1 ve İİK’nun 68 a/V maddesi gereğince başka bir inceleme yapmaksızın borçlunun itirazının geçici olarak kaldırılmasına karar verilmiştir.
Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takipte imzaya itirazı düzenleyen İİK.nun 170/3.maddesinde, “İcra mahkemesi, 68/a maddesinin dördüncü fıkrasına göre yapacağı inceleme sonunda, inkar edilen imzanın borçluya ait olmadığına kanaat getirirse itirazın kabulüne karar verir. İtirazın kabulü kararı ile takip durur. Alacaklının genel hükümlere göre dava açma hakkı saklıdır…” hükmü yer almaktadır. Aynı Kanun’un 68 a/IV.maddesinde ise, “İmza tatbikında Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun bilirkişiye ait hükümleri ile 309"uncu maddesinin 2"nci, 3"üncü ve 4"üncü fıkraları ve 310, 311 ve 312"nci maddeleri hükümleri uygulanır.” denilmiştir.
Anılan maddeler birlikte değerlendirildiğinde, imza incelemesinin olay tarihi itibari ile 1086 sayılı HUMK hükümlerine göre yapılacağı sonucuna varılmaktadır.
Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takiplerde “Uygulanacak diğer hükümler” başlıklı, İİK.nun 170 b maddesinde; “61"inci maddenin ikinci, üçüncü, dördüncü ve beşinci fıkraları ve 62 ila 72"nci maddeler bu fasıl hükümlerine aykırı olmadıkça, kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip hakkında da uygulanır.” hükmü düzenlenmiştir. Anılan maddenin atıfta bulunduğu maddelerin içinde İİK.nun 68 a maddesinin tamamı da bulunmaktadır. Bu madde genel haciz yolu ile yapılan takiplerde imzaya itiraz halinde uygulanacak esaslara ilişkin olup, anılan maddenin 3, 4, ve 5.fıkralarında; “Tatbika medar imza mevcutsa bununla, yoksa borçluya yazdıracağı yazı ve attıracağı imza ile yapılacak mukayese ve incelemelerden veya diğer delil ve karinelerden merci, reddedilen imzanın borçluya aidiyetine kanaat getirirse itirazın muvakkaten kaldırılmasına karar verir. Hakim lüzum görürse, oturumun bir defadan fazla talikine meydan vermiyecek surette, bilirkişi incelemesi de yaptırabilir.
İmza tatbikında Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun bilirkişiye ait hükümleri ile 309"uncu maddesinin 2" nci, 3"üncü ve 4"üncü fıkraları ve 310, 311 ve 312"nci maddeleri hükümleri uygulanır.
Yapılacak duruşmada, yukarıda yazılı mazerete dayanmaksızın, borçlunun hazır bulunmaması halinde mercice başka bir cihet tetkik edilmeksizin itirazın muvakkaten kaldırılmasına ve borçlunun sözü edilen senede dayanan takip konusu alacağın yüzde onu oranında para cezasına mahkumiyetine karar verilir. Duruşmaya gelmeyen borçlunun itirazının muvakkaten kaldırılmasına ve hakkında para cezasına karar verilebilmesi için keyfiyetin davetiyeye yazılması şarttır.” hükümleri düzenlenmiştir.
Anılan maddenin 4.fıkrasının atıfta bulunduğu 1086 sayılı HUMK.nun 309.maddesinde ise; “Muayyen günde hakim iki tarafı isticvap ve ledelhace senedi imza ettiği iddia olunan şahsı istiktap eder. Hakim iki tarafın ita ettikleri izahattan ve ibraz ve irae ettikleri delillerden veya imza kendisine isnat olunan şahsın istiktabından senedin vüsuk ve ademi vüsuku hakkında istihsali kanaat edemediği surette ehlihibre vasıtasiyle senedin imzasının tahkikına veyahut yazıldığını görenlerin istimaına veya senedin münkiri tarafından yazıldığına sureti katiyede delalet eden vakayiin şuhut ile ispatına karar verir.
Ehlihibre vasıtasiyle tahkikata karar verildiği takdirde medarı tatbik olacak yazı ve ehlihibrenin tahkikatı icra edeceği gün hakim tarafından tayin olunur.
Mahkeme bu bapta ancak iki tarafın ittifak ettikleri her nevi evrak ile senedatı resmiyeden olan ve bir kimse tarafından hasbelmemuriye veya mahkeme huzurunda tahrir veya imza edilen evrakı tatbika esas addedebilir.
Tatbika esas ittihaz olunabilecek evrak olmadığı veyahut olup da derecei kifayede bulunmadığı takdirde ehlihibre tarafından terkip olunacak ibarelerle münkir olan kimseye yazı yazdırılarak tatbikat icra olunur.” denilmiştir.
Eldeki uyuşmazlığa, İİK.nun 68a/III fıkrası ile HUMK.nun 309.maddesinin uygulanması gerekip, İİK.nun 68a/V madde ve fıkrasının uygulama olanağı bulunmamaktadır.
Anılan madde metinleri birlikte değerlendirildiğinde; imza incelemesinin hakim tarafından bizzat yapılması halinde, önce istiktab yoluna, sonra uygulamaya elverişli imza ile imza karşılaştırması yoluna başvurulur. Buna karşılık, imza incelemesinin bilirkişi tarafından yaptırılmasına karar verilmesi halinde, izlenecek sıra değişiktir. Bilirkişi incelemesinde, önce uygulamaya elverişli imza ile inkar edilen imza karşılaştırılır, sonra istiktab yoluna başvurulur. Başka bir deyişle, bilirkişi incelemesi yapılması halinde, inkar edenin uygulamaya elverişli bir imzası varken, yazı yazdırma (istiktab) yoluna başvurulamaz. Ancak, uygulamaya elverişli imza ile inkar edilen imzanın karşılaştırılması sonucunda, hakim, inkar edilen imzanın inkar eden tarafa ait olup olmadığı hakkında kesin bir kanaat sahibi olamazsa, o zaman, yazı yazdırma (istiktab) yoluna başvurabilir (Prof.Dr.Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, c.2, syf.2092)
Davacı-borçlu vekilince, 19.11.2008 ve 30.3.2011 tarihli dilekçeler ile çeki keşide eden şirket yetkilinin tatbike medar imzalarının bulunduğu yerler bildirilmiş, mahkemece bu belgeler toplanmadan ve bilirkişi incelemesi yaptırılmadan karar verilmiştir.
Açıklanan maddi ve hukuki olgulara göre, mahkemece yapılacak iş; Hukuk Genel Kurulu’nun 06.02.2008 gün ve 2008/12-77 E., 2008/90 K. sayılı kararında da benimsendiği üzere, ispat külfetinin çeki elinde bulunduran ve imzanın borçlu şirket yetkilisine ait olduğunu iddia eden alacaklıya ait olduğu da gözetilmek suretiyle, davalı-alacaklı vekiline de emsal imzaların bulunduğu yerlerin bildirilmesi için süre verilip, tüm emsal imzalar toplanarak, çekteki keşideci imzasının karşılaştırılmak suretiyle bilirkişi incelemesi yaptırılmalı ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken bu hususlar gözetilmeksizin karar verilmesi hatalı olmuştur.
Yukarıda açıklanan bu değişik nedenlerle direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç : Davacı-borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen değişik nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, aynı kanunun 440.maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 09.10.2013 gününde, oybirliği ile karar verildi.