Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2007/4-964
Karar No: 2007/965

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2007/4-964 Esas 2007/965 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2007/4-964 E.  ,  2007/965 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Ankara 24.Asliye Hukuk Mahkemesi
    TARİHİ : 26/07/2007
    NUMARASI : 2007/237 E-2007/262 K.

    Taraflar arasındaki "siyasi parti üyeliğinden ihraç kararının iptali" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara Asliye 24.Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair 21.6.2005 gün ve 2005/185-196 sayılı karara yönelik temyiz isteminin reddine dair 3.10.2005 gün ve 2005/185-196 sayılı ek kararın temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 6.2.2007 gün ve 2005/15487-2007/1119  sayılı ilamı ile; (“...Dava, siyasi parti üyeliğinden kesin çıkarma kararının iptaline ilişkindir. Mahkemece istemin kabulüyle kesin çıkarma kararının iptaline karar verilmiştir. Davalının temyiz istemi mahkemece, kararın kesin olduğu gerekçesiyle 03/10/2005 tarihli ek kararla reddedilmiştir. Mahkemece, karar yasaların kendisine verdiği görev sınırları dışına çıkılarak verilmiş olup bu durum kamu düzeni ile ilgili bulunduğundan, kararın temyiz edilebileceği anlaşıldı:
    Bu nedenle yerel Mahkemenin 03/10/2005 tarihli kararının kaldırılmasına karar verilerek temyiz incelemesine geçildi. Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
    Davacı M.S., davalı CHP Genel Başkanlığı aleyhine verdiği 06/05/2005 günlü dilekçe ile, CHP Merkez Yürütme Kurulu’nun kesin ihraç talebiyle Yüksek Disiplin Kurulu’na sevk edildiğini, kesin ihraç için gösterilen sebep ve olayların 29-30 Ocak 2005 tarihindeki parti kurultayı organizasyonundan kaynaklandığını, kurultayda çıkan olaylardan dolayı kendisinin değil davalı siyasi parti yönetiminin sorumlu olduğunu, Yüksek Disiplin Kurulu’nun soruşturma usullerine uymadığını, savunma hakkının kısıtlandığını, savunma delillerinin toplanmadığını, üyelikten kesin çıkarma kararının objektiflikten uzak olduğunu, davalı siyasi partinin eylem ve işlemlerinde Anayasa’nın 68, Siyasi Partiler Yasası’nın 90 ve 93. maddelerinde öngörülen demokrasi ve eşitlik kurallarına uymadığını, parti yönetimiyle aynı düşünceleri paylaşmayanların disipline sevk edilerek yada yetkili organlar kararıyla partiden ihraç edildiklerini savunarak, Yüksek Disiplin Kurulu’nun hakkındaki üyelikten kesin çıkarma kararının iptalini dava etmiştir.
    Davalı parti vekili ise, iddiaların yersiz olduğunu, Yüksek Disiplin Kurulu’nun yaptığı soruşturma ve verdiği kararda kanuna, parti tüzüğüne ve iç yönetmeliğe bir aykırılık bulunmadığını, mahkemenin esastan inceleme yetkisi olmadığını sadece, şekil ve usul bakımından inceleme yapma yetkisi bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Dava, siyasi parti üyeliğinden “kesin çıkarma” kararının iptaline ilişkindir. Davalı Parti Merkez Yürütme Kurulu’nun 05/02/2003 tarihli kararıyla davacının; CHP’nin 29-30 Ocak 2005 tarihlerinde yapılan 13. Olağanüstü Kurultayında taraftarlarıyla birlikte kapıları ve camları kırmak, Genel Başkanın konuşmasını engellemeye çalışmak, kavga çıkarmak, etkili eylemde bulunmak, sandalye ve masaları kırmak suretiyle kurultay düzenini bozmak, partide aldığı görev ve sorumlulukla bağdaşmayan tutum ve davranışlarda bulunmak suretiyle CHP Tüzüğü’nün 4, 5 ve 6. maddelerine aykırı davranmak suretiyle parti suçu işlediği belirtilerek “KESİN iHRAÇ” istemiyle Yüksek Disiplin Kurulu’na sevkine karar verilmiştir.
    Disipline sevk kararının davacıya tebliği üzerine, davacı MYK tarafından bir ön inceleme yaptırılmadan, doğrudan YDK’na sevk edilmesinin SPY’nın 93. maddesine aykırılık oluşturduğunu, kurultayda parti Genel Başkanlığına aday olduğu için disipline sevk edildiğini, savunma sırasında avukatının kabul edilmediğini, kendisine nazik davranılmadığını, tanıklar dinlenirken hazır bulunmasının kabul edilmediğini, bir kısım tanıkların dinlenmesinden vazgeçmesi için kendisine baskı yapıldığını, parti içi çalışmalarda eşitlik ilkesine uyulmadığını, soruşturma sürerken Genel Başkan ve Genel Sekreter’in basın-yayın organlarına açıklamalar yaparak soruşturmayı etkilediklerini, kurultay sırasında Bakırköy Belediye Başkanı’nın kendisini tahrik ettiğini yumruk atmadığını, kurultay divanını işgal etmediğini, kendisine yönelik suçlamalara cevap verdiğini, kurultay divan kurulunun taraflı davrandığını, YDK’nun objektif olmadığını, kararda kendisine yönelik suçlamalarda bulunulduğunu, bir önceki YDK kararını beğenmeyen parti yönetiminin olağanüstü kurultay kararı aldığını, partinin iyi yönetilmediğini, aday belirlemelerinde yanlı davranıldığını, üyelere eşit davranılmadığını ileri sürerek kesin ihraç kararının iptalini istemiştir.
    Mahkemece, kurultaydaki olaylar anlatıldıktan sonra kurultayın düzenlenmesi ve güvenlik önlemlerinin alınması gibi görevlerin parti MYK’na ait olduğu, kurultay aşaması ve disiplin soruşturmasında demokratik kurallara uyulmadığı, her üyenin her kademede aday olmasının partiden ihracını gerektirmediği, davalı siyasi partinin SPY’nın 5, 6, 90 ve 93.maddelerine uymadığı belirtilerek, davacının davasının kabulü ile üyelikten kesin çıkarma kararının iptaline karar verilmiştir.
    Siyasi Partiler Yasası’nın 57. maddesine göre, hakkında partiden kesin çıkarma cezası verilen parti üyesinin bu cezaya karşı;
    a-Disiplin kuruluna sevk eden organ yada mercii yada disiplin kurulunun; “görev ve yetkisizliğine” (görevli ve yetkili olmadığına),
    b-Alınan kararların kanuna, parti tüzüğüne ve iç yönetmeliğe; “şekil ve usul” bakımından aykırı olduğu iddiasıyla, parti itiraz yollarını kullandıktan sonra nihai karar niteliğindeki son karara karşı (30 gün içinde) nihai kararı veren merciin bulunduğu yer Asliye Hukuk Mahkemesine itiraz etme hakkı vardır.
    Siyasi Partiler Yasasındaki düzenlemeye göre; parti Yüksek Disiplin Kurulu kararlarına karşı açılan davalarda mahkemenin inceleme yetkisi, disipline sevk eden organın yetkili olmadığı, soruşturmayı yapan kurulun görevli bulunmadığı, soruşturma aşamalarında yasa ve tüzükte gösterilen biçim ve usul kurallarına uyulmadığı iddialarıyla sınırlı tutulmuştur. Mahkemece, dava konusu kesin çıkarma kararının yasada açıklandığı gibi sadece biçim ve usul kuralları yönünden incelenmesi gerekirken, yasal yetki sınırları aşılarak karar verilmiş olması doğru değildir.
    Mahkemece yapılacak iş, dava konusu edilen üyelikten “kesin çıkarmaya” ilişkin Yüksek Disiplin Kurulu kararının soruşturulması sırasında, yasa ve tüzükte gösterilen sadece “şekil” ve “usul” kurallarına aykırı davranılıp davranılmadığını incelemek ve sonucuna göre bir karar vermekten ibarettir.
    Bu nedenle, usul ve yasaya aykırı olan kararın bozulması gerekmiştir...”) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle,yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

    TEMYİZ EDEN: Davalı vekili

                 HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire Bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
    S O N U Ç : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile,direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, ilk görüşmede çoğunluk sağlanamadığından, 12.12.2007 gününde ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.

        -KARŞI  OY  YAZISI-

    2820 Sayılı Siyasi Partiler Kanununun, disiplin cezalarına itiraz başlığını taşıyan 57.maddesi düzenlemesinde “…bu karar kesindir…” amir hükmünü içermektedir.
    Yani mahkemece verilen kararın kesin olduğu hiçbir tereddüte yer vermeyecek şekilde emredici hüküm olarak düzenlenmiştir.
    Özel Daire, Yerel Mahkemenin işin esasına girerek hüküm kurduğundan bahisle, konunun amme intizamından olduğunu vurgulayarak bozma yapmıştır. Davayı usul ve şekil yönünden inceleyerek kabul veya red yönünde bir karar ver diye nakzetmiştir.
    Kanun koyucunun amacı bu olsaydı, maddeye bir ekleme daha yapar ve mahkeme işin esasına girerek hüküm verirse kanun yolu açıktır hükmünü getirirdi. Böyle bir düzenleme madde de olmadığı gibi, yerel mahkeme hakimide işi usul ve şekil yönünden de incelemiştir. O halde; Mahkeme ister işin esasına girerek, isterse usul ve şekil yönünden inceleme yaparak karar versin, verdiği karar kesindir. Ortada amme intizamını ilgilendiren bir hususda yoktur. Bir siyasi partinin, herhangi bir üyesini, partiden ihraç etmesi hususu hiçbir zaman amme intizamından sayılamaz,  sayılmamalıdır.
    Mahkeme tamamen kanuna aykırı bir karar verse dahi, mademki düzenlemede verilen karar kesindir hükmü vardır, Yargıtay dahil, hiçbir mercii bu kararı inceleyemez. Bozamaz. Bu halde inceleme yolu HUMK.nun 427.maddesinde gösterilmiştir. O yol da; Kamu yararına temyiz yoludur. Yargıtay Özel Dairesi ancak bu halde dosyaya el koyabilir, inceleyebilir. Bozma veya onama kararı verebilir. Bu yol ile dosya kendisine gelmediği müddetçe inceleyemez.
    Özel Dairenin işi amme intizamından sayıp el atabilmesi ve inceleyebilmesi için, öncelikle temyizi kabil bir karar olması gerekir. Temyiz dilekçesinde” sair hususlar resen nazara alınmalı” denilmelidir. Aksi halde temyiz dilekçesindeki temyiz sebepleri dışına çıkılamaz. Bu durumun bir tek istisnası vardır. HUMK.nun 429 ncu maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenen durumdur. Temyiz dilekçesinde “re’sen gözetilecek hususlar” denilmese dahi, temyizi kabil olan bir kararda, amme intizamına aykırı bir durum söz konusu ise, karar bu yönden de temyiz olmasa dahi incelenir. Gerekirse bozulur.
    Tüm bu görüşümüzü Prof.Dr.Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü isimli eserinin 2001 tarihli altıncı baskısı, V. Cildinin 4522 inci sahifesinde; “2)Özel kanun hükümleri gereğince temyiz edilemeyen kararlar başlığı altında;
    “Özel kanun hükümleri ile, bazı nihai kararların kesin olduğu veya yalnız başına temyiz edilemeyeceği kabul edilmiş (öngörülmüş) olabilir.” dedikten sonra, özel kanunlara bazı misaller vermiştir. Konumuzda da özel kanun söz konusudur.
    4525 inci sahifesinde ise; Yukarda iki grupta incelenen ”kesin kararlara karşı yöneltilen yargılamanın iadesi isteğinin kabul veya reddini öngören kararlar (m.450)da kesin olmak lazımdır. Bu nitelikteki kararlar temyiz edilemez. Temyiz kabiliyeti bulunduğunu kabul etmek, kesinlik ilkesinin başka bir yol ile ortadan kaldırılması sonucunu meydana getirir.” demektedir.
    4526 ncı sahifede ise; “Yukarıda incelenen kesin kararlar, Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kanun yararına temyiz edilebilir…” açıklamasında bulunmuştur.
    Yapılan açıklamalar görüşümüzü aynen doğrulamaktadır.
    Kesin bir karara, kanuni düzenlemeler dışında, hangi gerekçe ile olursa olsun el atılması mümkün değildir. El atıldığında nerede ve hangi hallerde durulması gerektiğini de belirlemek olanaksızdır. Giderek kesin karara el atıp incelemek genişleyecek, her kesin karara el atmak ve incelemek kaide haline gelecektir.  Bu hususu düşünmek ve kabul etmek mümkün değildir.
    Kanuni düzenlemenin dışına çıkılamayacağından çoğunluğun görüşüne katılamıyorum.
             
                                                     

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi