14. Hukuk Dairesi 2015/3954 E. , 2017/5150 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 21.10.2013 gününde verilen dilekçe ile inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde alacak talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 21.11.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde alacak istemine ilişkindir.
Davacı, İngiliz uyruklu olup türkçe bilmediğini, davalı ile evlenmeyi düşündüklerini 182 ada 8 parselde kayıtlı gayrimenkulü satın almak üzere annesinin İngiltere"de bulunan evni satarak taşınmaz maliki olan İrlanda vatandaşı Gerard Ken Smith"e önce 5000 Euro peşin sonra da 55.000 Euro banka havalesi ile gönderdiğini, taşınmaz malikinden vekaletname almış ise de bu vekaletname ile kendi adına satış yapamayacağı bildirilince devir işlemlerinin annesi adına yapılmasını istediğini ancak o sırada annesinin pasaportu şüpheli bir biçimde kaybolunca davalının nasıl olsa evlenecekleri telkiniyle taşınmazın adına tescilini sağladığını davalının kendisini kandırarak başka bir evide dahil olmak üzere bütün malvarlığını elinden aldığını, oturmakta oldukları dava konusu evden annesiyle birlikte kovulduğunu belirterek, çekişmeli taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tescilini, olmadığı takdirde 60.000 Euro satış bedelinin satış tarihinden itibaren dövize uygulanacak faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı, yasal süresi geçtikten sonra verdiği cevap dilekçesinde, davacıya vekaleten devir ile ilgili tüm ödemelerin yapıldığını, vekaleten satış yapan
kişinin almış olduğu satış bedelini kendi hesabından vekalet sahibine göndermesi gerektiğini, davacının hata, hile ikrah ya da gabine dayanmadığını, asılsız bir kısım iddialar ile bu davayı açtığını, taşınmazı bedelini ödeyerek satın aldığını ortada yazılı bir delil yokken iddianın tanık ifadeleri ile ispatlanmasının da mümkün olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece dava reddedilmiş, hükmü davacı temyiz etmiştir.
İnanç sözleşmesi, inananla inanılan arasında yapılan, onların hak ve borçlarını belirleyen inançlı işlemin sona erme sebeplerini ve devredilen hakkın inanılan tarafından kullanılma, yönetilme ve inanana iade şartlarını çeren borçlandırıcı bir işlemdir.
05.02.1947 tarih 20/6 sayılı İçtihadı Birleşterme Kararında belirtildiği gibi; inanç sözleşmesi inanılana bir hakkın kullanılmasında davaranışlarını, inananın tespit ettiği amaca uydurmak borcunu yükler. Diğer bir anlatımla; inanan inanılan namına yapılacak bir işlemden sonra taşınmazın mülkiyetini ona (inanana) geçirme yükümlülüğü altına girmiştir. Bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde bunun dava yoluyla hükmen yerine getirilmesi istenebilir.
Eldeki davada; dava konusu taşınmazın satış bedelinin davacı tarafından taşınmaz malikine ödendiği banka kayıtları ile sabittir. Bu husus davalının da kabulündedir. Ancak, davalı satış bedelini davacıya nakden elden ödediğini savunmuş ise de, bu savunmasını destekler bir belge ibraz edememiştir. Bu şekilde satış bedelini davacıya ödediğini savunmakla artık ispat yükü davalıya geçmiştir. Davalı bu savunmasını, yani satış bedelini kendisinin ödediğini ispat edemediğine göre mahkemece tapu iptali ve tescil davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken, aksine düşüncelerle davanın reddi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle davanın temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14.06.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.