14. Hukuk Dairesi 2015/3936 E. , 2017/5148 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 01.07.2013 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi ve kal talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 15.04.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, komşuluk hukukuna dayalı elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğine ilişkindir.
Davacı, 102 ada 55 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, davalının komşu 102 ada 48 ve 49 parsellerin maliki olduğunu, bu taşınmazlar arasında su akışını sağlayan bir dere bulunduğunu, davalının derenin tabii akışına müdahale ettiğini, derenin orta tarafından batısına doğru olan kısmı kapatarak suların kendi arazisine akmasına neden olduğunu belirterek, davalının suya elatmasının önlenmesini ve dere yatağına yaptığı yapıların kal"ini istemiştir.
Davalı, 48 parselin kendisine ait olmadığını, iddia edildiği gibi bir müdahalesi de bulunmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme davanın reddine karar vermiş, hükmü davacı temyiz etmiştir.
Ortaya konan uyuşmazlığın, Türk Medeni Kanunu"nun 737. maddesi hükmü çerçevesinde giderilmesi gerekmektedir. Gerçekten "komşu hakkı" başlıklı Türk Medeni Kanunu"nun 737. maddesi mülkiyet hakkı sınırlarının aşılarak başkalarına zarar verilmesi veya zarar tehlikesi yaratılması halinde taşınmaz malikinin sorumluluğunu düzenlemiştir. Komşuluk hukukunu taşınmaz malların kullanılmasını doğrudan doğruya veya dolayısı ile sınırlayan özel hukuk hükümleri oluşturur. Taşınmazların, yer itibariyle birbirlerine bitişik veya yakın olması komşu taşınmaz maliklerine bunlardan yararlanırken veya bunları kullanırken birbirlerinin durum ve menfaatini gözönünde tutmak ödevi yüklemiştir. Birlikte yaşama zorunluluğunun bir sonucu olarak komşuluk ilişkileri taşınmaz malikinin haiz olduğu yetkileri belirli oranda kısarak sınırlar. Bundan amaç, komşular arasında imkan eşitliği ve dolayısı ile dayanışmayı sağlamaktır. Hemen ifade edilmek gerekirse, Türk Medeni Kanunu"nun 737. maddesinde sıralanan duman, buğu, kurum, toz, koku çıkarmak, gürültü veya sarsıntı yaparak rahatsızlık vermek gibi yasaklamalar sınırlı değildir. Komşuluk hukukuna aykırılığın bulunup bulunmadığını her olayın özelliğine göre ve özellikle o konudaki emsaller ile yerel örf ve adete uygun tayin etmek gerekir.
Somut olayda; davacı elatmanın önlenmesi ve yıkım istemli davasını açtıktan sonra 11.12.2013 tarihinde mahallinde tespit yapılmasını talep etmiştir. Aynı gün davalının yokluğunda yerinde yapılan tespit sonucu fenni ve ziraatçi bilirkişiler raporlarını düzenlemişler, buna göre; dava konusu kısmın 102 ada 55 ve 48 parsel sayılı taşınmazların ortak sınırından geçen yağmur ve fazla suların tahliyesini sağlayan dere/ark olduğu, fen bilirkişisinin krokisinde yeşil boyalı olarak gösterdiği kısmın 102 ada 48 parsel içerisinde zeminde fiilen açık dere olarak yer aldığı, A harfi ve kırmızı boyalı olarak gösterilen 122,34 m2"lik bölümde ise derenin 48 parsel tarafında taşduvarla örülerek kapatıldığı, bu haliyle doğuda 48 ve 55 parsel sayılı taşınmazların ortak sınırından akan derenin 48 parseldeki akış yönü kapatılarak akışın tamamen 55 parsel sayılı taşınmaza yöneltildiği belirtilmiştir.
Bu durumda mahkemece yapılması gereken iş; davalının savunması dikkate alınarak, 102 ada 48 ve 49 parsel sayılı taşınmazlara ait tapu kayıtları getirtilmeli, yerinde davalının da katılımı ile yeniden bir keşif yapılarak tayin edilecek bilirkişi veya bilirkişilere fen bilirkişinin krokisinde A harfi ile gösterdiği bölüme yapılan kazı ve dolgu çalışması ile inşa edilen taş duvarın derenin akış güzergahını engelleyip davacı taşınmazına zararının olup olmadığını belirlemek, zarar ve komşuluk hukukuna bir aykırılık saptanırsa bunun giderilme yöntemi bilirkişiye açıklattırılarak, istem sonucu hakkında bu araştırmalardan sonra hüküm kurmak olmalıdır.
Mahkemece, değinilen bütün bu yönler üzerinde durulmaksızın, dava eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı gerekçeler ile reddedildiğinden karar bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14.06.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.