12. Hukuk Dairesi 2012/24771 E. , 2012/35452 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki şikayetçi tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
İİK.nun 134/2. maddesinde, "ihalenin feshini, Borçlar Kanunu"nun 226. maddesinde yazılı sebepler de dahil olmak üzere yalnız satış isteyen alacaklı, borçlu, tapu sicilindeki ilgililer ve pey sürmek suretiyle ihaleye iştirak edenler, yurt içinde bir adres göstermek koşulu ile icra mahkemesinde şikayet yoluyla ihale tarihinden itibaren 7 gün içinde isteyebilirler" hükmüne, İİK.nun 127. maddesinde, "ilanın birer sureti borçluya ve alacaklıya ve taşınmazın tapu siciline kayıtlı bulunan alakadarlarının tapuda kayıtlı adresleri varsa bu adreslerine tebliğ olunur. Adresin tapuda kayıtlı olmaması halinde ayrıca adres tahkiki yapılmaz, gazetedeki satış ilanı tebligat yerine geçer" hükmüne yer verilmiştir.
7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun “Tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina” başlıklı 21. maddesinde; “Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru, tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir ve memuruna imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır” hükmü yer almaktadır. Madde metni, iki hali birlikte düzenlemiştir. Bunlardan ilki “adreste bulunmama”, diğeri ise “tebellüğden imtina”dır. Muhatabın adreste bulunmaması halinde tebliğ memurunun ne şekilde davranması gerektiğini düzenleyen Tebligat Tüzüğünün 28. maddesinin birinci fıkrasında; “Muhatap veya adına tebliğ yapılabilecek olanlardan hiçbiri gösterilen adreste bulunmazsa, tebliğ memurunun adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar kurulu veya meclisi üyeleri, zabıta amir ve memurlarından tahkik ederek beyanlarını tebliğ tutanağına yazıp altını imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde de bu durumu yazarak kendisinin imzalaması gerekir” hükmü öngörülmüştür.
Tebliğ işleminin yapıldığı tarih itibariyle yürürlükte olup olayda uygulanması gereken Tebligat Tüzüğünün 28. maddesi, tebliğ memuruna ilgilinin neden adreste bulunmadığını "tahkik etme" görevini yüklemiştir. Buna göre tebliğ memuru tahkik etmekle kalmayıp, bunu tevsike yönelik olarak yaptığı tahkikatın sonucunu tebliğ evrakına yazacak ve maddede açıkça belirtildiği üzere ilgilisine imzalatacaktır. Ancak bu şekilde yapılan işlemin usulüne uygun olup olmadığı hakim tarafından denetlenebilir.
Muhatabın, tebliğ adresinde ikamet etmekle birlikte, kısa ya da uzun süreli ve geçici olarak adreste bulunmadığının, tevziat saatlerinden sonra geleceğinin beyan ve bunun tevsik edilmesi halinde ancak, maddede sayılanlardan, örneğin muhtara imza karşılığı tebliğ edilip, 2 numaralı fişin kapıya yapıştırılması ve komşunun durumdan haberdar edilmesi işlemlerine geçilebilecektir. Tahkikatta muhatabın adresten kesin olarak ayrıldığının ya da öldüğünün tespiti halinde ise Tüzüğün 28. maddesinin 2., 3., 4. fıkraları gereğince işlem yapılacaktır.
Bu itibarla; Tüzüğün 28. maddesinde öngörülen şekilde ve maddede belirtilen kişilere sorularak imzaları da alınmak suretiyle, imzadan çekinmeleri halinde, bu husus da belirtilerek, muhatabın adreste geçici olarak bulunmama sebebi ve tevziat saatlerinden sonra geleceği “tevsik edilmeden”, Tebligat Kanunu’nun 21. maddesine göre yapılan tebligat işlemi geçersizdir. Zira bu belgeleme işlemi, devamı işlemleri belirlemesi yanında muamelenin doğru olup olmadığına karar verilmesi yönünden yardımcı olacak ve tebliği isteyen makam ve hakimin denetimini sağlayacaktır.
Tebligat Kanununun 21. maddesine göre yapılan tebligatlarda tebliğ tarihi, maddenin son cümlesinde açıkça belirtildiği üzere, iki numaralı fişin, yani ihbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarihtir. Tebliğ tarihinin bu şekilde belirlenmesi ve geçerli sayılabilmesi, tebliğ memurunun yukarıda açıklanan araştırmayı mutlaka yapmasına ve belgelemesine bağlıdır
Somut olayda, ... 25. İcra Müdürlüğü"nün 2011/690 sayılı dosyasından 09.12.2011 tarihinde satışı yapılan... İlçesi 1. Mah. 1671 ada 1 parsel sayılı 9 bağımsız bölüm nolu mesken vasıflı taşınmaz üzerinde ... 16. İcra Müdürlüğü"nün 2011/1352 esas sayılı takip dosyasından haciz şerhinin bulunduğu ve şikayetçinin anılan takibin alacaklısı olduğu görülmektedir. Bu durumda, adı geçenin İİK"nın 134. maddesinde belirlenen (tapudaki ilgili) sıfatı bulunduğundan, ihalenin feshini istemeye hakkı vardır. Adı geçenin ayrıca satış isteyen alacaklı sıfatı bulunmasına gerek yoktur (HGK"nın 28.01.2004 tarih ve 12-2/36 sayılı kararı). Aynı Kanunun 127 maddesi gereğince, satış ilanının bir suretinin tebliği gereken alakadarlardandır. Satış dosyasının incelenmesinde, adı geçen vekiline satış ilanının 27.10.2011 tarihinde "muhatabın adresi aranılan saatlerde kapalı olduğundan 2 nolu haber kağıdı düzenlenip, iş hanı görevlisi Gürler Şahin"e haber verilip, evrak mahalle muhtarına teslim edildi" şerhi ile tebliğ edildiği görülmektedir.
Görüldüğü üzere tebliğ memuru tarafından, muhatabın adreste geçici olarak bulunmama sebebi ve tevziat saatlerinden sonra dönüp dönmeyeceğini tevsik edilmeden, haber verildiği belirtilen iş hanı görevlisinin imzası alınmadan, imzadan imtina durumu var ise bu durum tespit edilmeden, iki nolu haber kağıdının kapıya yapıştırıldığı da belirtilmeden tebliğ işlemi gerçekleştirilmiştir. Bu hali ile tebliğ işlemi, 7201 Sayılı Kanunun 21.maddesi ile Tebligat Tüzüğü"nün 28. maddesi hükümlerine aykırı olup usulsüzdür.
Satış ilanının hiç veya usulüne uygun olarak tebliğ edilmemesi ise yerleşik Yargıtay uygulamalarına göre tek başına ihalenin feshi sebebidir.
Öte yandan, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 27. maddesinde "Hukuki dinlenilme hakkı" düzenlenmiştir. Buna göre davanın taraflarının, yargılama ile ilgili bilgi sahibi olma, açıklama ve ispat hakkı bulunmaktadır. Maddenin gerekçesinde açıklandığı üzere bu hak, Anayasanın 36 ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddelerinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. İhalenin feshi davası 3.şahıs şikayetçi tarafından açıldığına göre davanın feshi talep edilen ihaleye ilişkin takip dosyası borçlusu ile birlikte alacaklı ve ihale alıcısına da yöneltilmesi gerekir. Davaya konu ihalenin yapıldığı takip dosyası alacaklısı...T.A.Ş."nin yargılamaya dahil edilmeden karar verilmesi doğru değildir
Kabule göre de; mahkemece, şikayetçiye yapılan şatış ilanı tebligatının usulüne uygun olduğuna karar verildiğine göre, 09.12.2011 tarihinde yapılan ihale hakkında 07.03.2012 tarihinde açılan davanın İİK.nun 134/2 maddesi gereğince, ihale tarihinden itibaren 7 gün içinde açılmadığından süreden reddine karar verilmemesi de doğru değildir.
O halde, mahkemece öncelikle davacıya süre verilip , ihalenin yapıldığı takip dosyası alacaklısı...T.A.Ş."nin yargılamaya dahil edilmesi, tarafların iddia ve savunmaları ile delilleri sorularak, satış ilanının şikayetçiye usulüne uygun tebliğ edilmemiş olduğu da göz önünde bulundurulup sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile istemin reddine dair hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ :Şikayetçinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK."nun 366. ve HUMK."nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29/11/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.