12. Ceza Dairesi 2019/560 E. , 2019/8459 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
Dava : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
Hüküm : Maddi tazminat talebinin reddine, 450.000 TL manevi
tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
Davacının tazminat talebinin kısmen kabulüne ilişkin hüküm, davalı vekili ve davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre davalı vekili ve davacı vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Davacının gözaltında ve tutuklu kaldığı dönemlerde emekli olup olmadığı araştırılarak, emekli olduğunun belirlenmesi halinde 16 yaşından büyükler için belirlenen net asgari ücret miktarları üzerinden hesaplanacak kazanç kaybı tutarının maddi tazminat kapsamında davacıya ödenmesine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
2- Yargıtayın görevi ülke genelinde uygulama birliğinin sağlanması ve benzer olaylarda aynı çözüm tarzının oluşturulmasıdır. Bu görev yerine getirilirken hukukun genel ilkeleri, ülkedeki pozitif hukuk normları ve uluslararası temel insan haklarına ilişkin kural ve kabullere uygun bir yorum ve uygulama benimsenmelidir.
Bu ilke yalnızca denetim mahkemeleri için değil, hüküm mahkemeleri için de geçerlidir. Hukuk devletinin en belirgin özelliği hiçbir kurum ve makam ayrımı gözetilmeden herkesin hukuk kurallarına uymasıdır.
Dairemizin yerleşik kararlarında da vurguladığı üzere, nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, hükmedilecek manevi tazminat miktarının davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre, tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar davacının elde edeceği parasal değer ve benzeri hususlar da gözetilmek suretiyle, hakkaniyet ölçüsünü aşmayacak bir şekilde, hak ve nesafet kurallarına uygun makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, davacı lehine hükmolunan manevi tazminat miktarının bu ölçütlere uymayacak ve emsal uygulamaların da üzerinde olacak şekilde fazla tayini,
Kanuna aykırı olup, davalı vekili ve davacı vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi uyarınca, hükmün isteme uygun olarak BOZULMASINA; 09/09/2019 tarihinde (1) nolu bozma nedeni yönünden oyçokluğuyla, (2) nolu bozma nedeni yönünden oybirliğiyle karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Olayımızda; tutuklandığı tarihte emekli korgeneral olan davacının suç isnadıyla tutuklanıp toplam 1261 gün tutuklu kaldığı, neticeten atılı suçlardan beraatine karar verildiği ve yasal süresi içerisinde 5271 sayılı CMK"nın 141-144. maddelerinde zikredilen koruma tedbirleri nedeniyle tazminat talebinde bulunduğu izlenmiştir.
5271 sayılı CMK"nın 141/1-e maddesinde “Kanuna uygun olarak yakalandıktan veya tutuklandıktan sonra haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilen ..... kişiler, maddî ve manevî her türlü zararlarını, Devletten isteyebilirler.” hükmüne yer verilmiştir. Burada maddi tazminat ödenebilmesinin koşulu olarak uğranılan zarar kıstası getirilmiştir.
Dairemizin istikrar kazanmış içtihatlarında da “Haksız tutuklama nedeniyle gerçek maddi zararın saptanmasında, sübjektif taktir yerine, somut delillere dayanılarak zarar miktarı belirlenmelidir. Gerçek zarardan maksat, zarara uğrayanın halen mevcut mal varlığı ile uygulanan koruma tedbiri olmasaydı bu mal varlığının olacağı hal arasındaki farktan ibarettir. Eğer zarara uğrayan, zarar miktarını belirleyebilecek herhangi bir bilgi ve belge sunamamışsa, maddi zarar, tutuklu kalınan dönemde geçerli net asgari ücret üzerinden hesaplanmalı, asgari ücret üzerinden hesaplanmasında da hafta sonu, dini ve milli bayram tatilleri nedeniyle indirim yapılmamalıdır. Davacının, fiilen çalışmayacak bir konumda olmuş olması halinde de, maddi bir kaybının olduğu kabul edilerek tazminat miktarı, geçerli net asgari ücret üzerinden belirlenmelidir.” kriterlerine yer verilmiştir.
Davamızda ise davacı emekli korgeneraldir. Emekli olması nedeniyle kendisine Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından emekli aylığı bağlanmıştır. Dairemizin koyduğu kriterlere göre davacının uğradığı maddi kayıpları belgelendirmesi gerekmektedir. Davacı Dairemizin maddi zarar kapsamında değerlendirmediği bir takım gider belgeleri dışında, tutuklanmadan önce bir işe girdiği, gelir elde ettiği yönünde bir belge de sunmamıştır. Sadece bir işe girebileceğini ve bu işten gelir elde etme ihtimalinden bulunduğunu iddia etmiştir.
Durum bu iken, emekli korgeneral olup tutuklanması nedeniyle emekli maaşında bir azalma meydana gelmeyen davacıya “tutuklanmasa idi çalışıp gelir elde etme ihtimali vardı” varsayımıyla hareket ederek emekli aylığını almaya devam eden davacıya tutuklu kaldığı her ay için ayrıca asgari ücret miktarınca maddi tazminat ödenmesine hükmedilmesi hukuka ve daire içtihatlarıyla konan temel prensiplere aykırıdır.
Asgari ücret üzerinden maddi tazminat hesabı yapılabilmesi için geçinmesi için gerekli olan asgari gelirinden mahrum kalması gereklidir. Sosyal Güvenlik Kurumu davacı tutuklandıktan sonrada emekli maaşını ödemeye devam ederek ilgilinin geçim standardını korumaya devam etmiştir.
Bu itibarla;
Dairemiz ilamının (1) numaralı bölümündeki bozma gerekçesinin yerinde olmadığı görüşüyle sayın çoğunluğun görüşüne iştirak etmiyorum.