Abaküs Yazılım
23. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/2126
Karar No: 2015/2431
Karar Tarihi: 10.04.2015

Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2015/2126 Esas 2015/2431 Karar Sayılı İlamı

23. Hukuk Dairesi         2015/2126 E.  ,  2015/2431 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

    Taraflar arasındaki sözleşmenin iptali, tazminat ve men"i müdahale davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

    Davacı vekili, taraflar arasında davacı şirketin akaryakıt bayilerine...li yapılmasına ilişkin 10.09.2005 tarihli sözleşme imzalandığını, ancak davalının sözleşmenin imzalandığı tarihten bu yana sürekli ihlâl ettiğini, bu sebeple davalıya gönderilen 09.04.2007 ve 19.01.2009 tarihli ihtarnamelerin sonuçsuz kaldığını, davalıya gönderilen 20.03.2009 tarihli ihtarname ile sözleşmeyi tek taraflı feshettiklerini bildirmelerine rağmen tarafların dava tarihine kadar sözleşmeyi karşılıklı olarak zımmen devam ettirdiklerini ileri sürerek, davalının sözleşmeye aykırı eylemleri nedeniyle sözleşmenin dava tarihinden itibaren feshedilmiş sayılmasına, sözleşme gereği ödenmesi gereken kâr paylarından fazlaya ilişkin kısmı saklı kalmak üzere 15.000.00 TL"nin 30.08.2010 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile davalıdan tahsiline, davalının 18 adet akaryakıt istasyonuna vaki müdahalesinin men"ine karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında kâr mahrumiyeti talebini ıslah yolu ile 18.370,04 TL"ye artırmıştır.
    Davalı vekili, men"i müdahale talebine konu akaryakıt istasyonlarının...da olması nedeniyle...melerinin yetkili olduğunu, davacının akaryakıt istasyonlarının maliki olmadığından aktif dava ehliyeti olmadığını, müvekkilinin de sadece LPG ikmaliyle yükümlü olduğundan pasif dava ehliyeti olmadığını, esas yönünden de; taraflar arasında akdedilen 10.09.2005 tarihli sözleşmenin 5 yıl süreli olduğunu ve süresinin 10.09.2010 tarihinde dolduğunu, davacı şirket 20.03.2009 tarihli ihtarnameyle sözleşmeyi tek taraflı feshettiğinden fesih tarihinden sonraki dönem için kâr payı talebinde bulunamayacağını, davacı şirket bayiilerinin bir kısmının sözleşmesini feshettiğini, bir kısım istasyonların kapandığını, bir kısmının davalı şirketten mal almadığını, bir kısmının ise Starpet bayiiliğini feshettiğini, davalı şirketin davacının iddia ettiği akaryakıt istasyonlarını kullanmadığını, ayrıca ıslah ile istenen alacağın zamanaşımına uğradığını, ıslah dilekçesinde faiz talebi yer almadığı için ıslah edilen miktar yönünden faize hükmedilemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece iddia, savunma ve benimsenen bilirkişi raporlara göre; sözleşmenin 16. maddesi gereğince ... Mahkemeleri yetkili kabul edildiğinden, davalının yetki itirazının yerinde olmadığı, husumetin yargılama sonunda belli olacağı, 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 125. (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 146). maddesi gereğince, davalı vekilinin ıslah edilen bölüm ile ilgili zamanaşımı def"inin de yerind olmadığı, davacının men"i müdahale talebi ile ilgili olarak harcını yatırarak usulüne uygun olarak bir dava açmadığı, davacının .../...
    araflar arasında imzalanan 10.09.2005 tarihli, 5 yıl süreli davacı tarafın akaryakıt bayilerine LPG ikmali yapılmasına ilişkin bir sözleşmenin 2 ,10 ve 12. maddelerine dayalı olarak davalının sözleşmeye aykırı davrandığı iddiasıyla dava tarihi olan 27.12.2010 tarihinden itibaren feshedilmiş sayılmasını talep ettiği, fesih beyanının tek taraflı bozucu yenilik doğuran bir hak olup hakkın kullanılmasıyla mevcut bir hukuki ilişkinin sona ereceği, tarafların haklı sebeplerin varlığı halinde sözleşmeleri tek taraflı olarak feshedebileceği, taraflardan birinin sözleşmeyi feshetmek istemesi durumunda diğer tarafın, bu sözleşmeyi ayakta tutmak amacı ile yargı yoluna başvuramayacağı, fesih hakkının dava yolu ile kullanılması gerekmeyip aksine özel düzenleme bulunmadıkça, dava dışında ve ayrıca hiçbir şekle tabi olmadan kullanılabileceği, ancak her iki tarafın tacir olduğu durumlarda 6762 sayılı TTK"nın 20/3. maddesi uyarınca fesih bildiriminin sonuç doğurması için Noter aracılığı ile veya iadeli taahhütlü mektup ile veya telgrafla yapılmasının şart olduğu, bu düzenlemede öngörülmüş olan şekil şartı ispat şartı olup, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 12.03.1997 tarih ve 996/11 - 951 Esas, 1997/178 Karar sayılı kararında da bu şeklin ispat şartı olduğunun açıkça belirtildiği, bu nedenle tarafların tek taraflı irade beyanı ile dahi sözleşmeyi sona erdirebilmeleri için herhangi bir şekle ihtiyaçlarının olmadığı, dava dilekçesinde dahi bunun belirtilmesinin yeterli olduğu, bu itibarla sözleşmenin süresinin dolduğu 10.09.2010 tarihinden, davanın açıldığı 27.12.2010 tarihine kadar geçen yaklaşık 3 ay 17 günlük dönem için dahi tarafların karşılıklı edim yükümlülüğünün devam ettiği sonucuna varıldığı, somut uyuşmazlık açısından bakıldığında, davacının, sözleşmeyi devam ettirmek istemediği, dava dilekçesinde açıkça belirtmesine rağmen, sözleşmenin halen varlığını devam ettirdiğini ileri sürmesinin yerinde olmadığı gibi, hakkaniyete de uygun düşmeyeceğinden davacının Mahkemeden fesih talebinde bulunmasının haklı olduğu, somut uyuşmazlıkta kurulmuş, hüküm ve sonuçlarını meydana getiren bir sözleşmenin varlığı söz konusu olduğu ve mahkeme kararıyla feshe karar verildiğinden, davacının müspet zararlarının miktarını TMK"nın 6. maddesi uyarınca ispat ettiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile taraflar arasındaki sözleşmenin dava tarihi itibariyle feshedilmiş sayılmasına, 18.370,04 TL kâr mahrumiyetinin 15.000,00 TL"sinin dava tarihinden itibaren avans faizi ile tahsiline men"i müdahale talebi ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
    Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
    1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
    2-Davalı vekilinin, men"i müdahale istemine ilişkin hükme yönelik temyiz itirazlarına gelince;
    Karar ve ilam harcı, maktu ve nispi olmak üzere iki çeşittir. (492 sayılı Kanun 15. ve 21. maddeleri) Bu anlamda davanın maktu veya nispi harca tabi olup olmaması, kural olarak dava konusunun para ile değerlendirilebilir olup olmamasına göre değişmektedir.
    Nispi harç, konusu belli bir değerle (para veya para ile değerlendirilebilen bir şey) ilgili davalarda, hüküm altına alınan değer üzerinden tarifedeki belli nisbete göre alınan harçtır. (1 sayılı Tarife, madde III/1-a) Maktu harç ise, konusu belli bir değerle tespit edilemeyen davalarda ve davanın reddine ilişkin kararlardan alınan harçtır (1 sayılı Tarife, madde III/2-a). Harçlar Kanunu"nun 16/1. maddesinde değer ölçüsüne göre harca tabi işlerde (1) sayılı tarifede yazılı değerlerin esas alınacağı öngörülmüştür.
    .../...
    S.3


    Mahkemece, müdahalenin men"i istemli davada nispi harç alınmamıştır. Bu tür davalar, 492 sayılı Harçlar Kanunu"nun 16. maddesi uyarınca nispi harca tabidir.
    Bu durumda, mahkemece, davacıya müdahalenin men"i istemi yönünden dava değeri açıklattırılıp, bildirilen değer üzerinden hesaplanacak harcın ikmal ettirilmesi zorunludur. Harçlar Kanunu’nun 32. maddesi gereğince eksik harç tamamlanmadan müteakip işlemleri yapılmaz. Mahkemece, harcın ikmali için aynı Kanun"un 30. maddesi uyarınca süre verilerek, re"sen eksik harç tamamlatılması, harç ikmal edildiğinde, yargılamaya devam edilmesi, aksi halde dosyanın işlemden kaldırılması, üç ay içinde davanın yenilenmemesi halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekir. Somut olayda mahkemece, açıklanan ilkelere uygun olarak 19.06.2012 tarihli duruşmada davacının men" i müdahale istemiyle ilgili dava değerini bildirmesi ve nispi harcını yatırması için davacı vekiline iki haftalık kesin süre verilmesine, aksi halde bu isteme yönelik davanın işlemden kaldırılacağı hususunda ihtarat yapılmasına karar verilmiştir.
    Buna göre mahkemece, men"i müdahale istemini içerecek şekilde başvuru harcı yatırılarak dava açıldığı, sadece bu istemle ilgili nispi harç yatırılmadığı gözetilerek davacı vekiline verilen iki haftalık kesin sürede men"i müdahale istemiyle ilgili dava değeri açıklanıp, nispi harç tamamlanmadığından bu isteme yönelik davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi ve buna göre davalı lehine vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken, men"i müdahale istemi hakkında karar verilmesine ve davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına karar verilmesi doğru olmamış ise de, karar sonucu itibariyle doğru olduğundan HUMK"nın 438/son maddesince gerekçesi kısmen değiştirilerek ve hüküm fıkrasında yapılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden HUMK"nın 438/7. maddesi uyarınca hükmün, aşağıda yazılı olduğu şekilde düzeltilerek onanması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile, kararın gerekçesi kısmen değiştirilerek ve kararın (HÜKÜM) bölümünün 3 ve 9 numaralı bentleri hüküm fıkrasında çıkartılarak yerine, 3 numaralı bent olarak, "Davacının men"i müdahale istemi yönünden davanın açılmamış sayılmasına", 9 nolu bent olarak, "Vekille temsil edilen davalı yararına karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT"nın 7/1. maddesi uyarınca 1.320,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine" ibarelerinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi