20. Hukuk Dairesi 2015/13560 E. , 2017/2650 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... ve davacı vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği, müvekkiline ait 204 sayılı parselin batısında bulunan yaklaşık 1.000 m2 civarındaki yerin, aralıksız çekişmesiz malik sıfatıyla zilyet olarak müvekkili ve murisi tarafından 50-60 yıldır kullanıldığını, mera, ... ve 3. kişilerle bir ilgisinin bulunmadığını belirterek dava konusu yerin müvekkili adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulü ile 07/03/2014 havale tarihli fen bilirkişileri rapor ve krokisinde yeşil renge boyalı (A) harfiyle gösterilen 1.016,61 m2"lik taşınmazın davacı adına tarla vasfıyla tapuya kayıt ve tesciline, (B) ve (C) harfiyle gösterilen kısımlar yönünden ise davacının talebinin kanuni şartlar oluşmadığından reddine karar verilmiş, hüküm davalı ... ve davacı vekilleri tarafından esasa ilişkin olarak temyiz edilmiştir.
Dava, kadastrodan önceki kazanmayı sağlayan zilyetlik hukuki sebebine dayalı olarak TMK"nın 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi gereğince açılan tescil isteğine ilişkindir.
Yörede, 1977 yılında 5602 sayılı kanuna göre tapulama çalışması yapılmış, dava konusu yer tapulama harici bırakılmıştır. Ayrıca, 06/03/1987 tarihinde ilan edilerek 06/09/1987 tarihinde kesinleşen 6831 sayılı kanuna göre ... kadastrosu ve 2/B çalışmaları bulunmaktadır.
Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm için yeterli bulunmamaktadır.
Şöyle ki; görülmekte olan dava tapusuz taşınmazın tescili davası olup, Türk Medenî Kanununun 713/4. maddesi gereğince “Davanın konusu, mahkemece gazeteyle bir defa ve ayrıca taşınmazın bulunduğu yerde uygun araç ve aralıklarla en az üç defa ilân olunur.” hükmü düzenlenmiş olup mahkemece yasal ve zorunlu ilânlar yapılmadan karar verilmiştir. Ayrıca, çekişmeli taşınmazlardan bilirkişi raporlarında (B) ve (C) harfiyle gösterilen alanlar bakımından davanın reddine yönelik hüküm kurulmuşsa da, hangi nedenlerle red kararı verildiği konusunda mahkemece yeterli gerekçe gösterilmemiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 27. maddesinde düzenlenen “Hukukî Dinlenilme Hakkı” kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini de içermektedir. Mahkemece yeterli gerekçe gösterilmeden, hukuki dinlenilme hakkının ihlali olacak şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bundan başka, mahkemece yapılan ... araştırmasında hava fotoğrafları uygulamasından yararlanılmamış olduğundan yapılan araştırmanın yeterli olmadığı, taşınmazın ... olmadığının saptanması halinde zilyetlikle edinme koşullarının oluşup oluşmadığı, komşu parsellerin dayanaklarının etraflıca araştırılmadığı anlaşılmış olup bu hali ile, eksik incelemeye dayalı hüküm kurulması yerinde görülmemiştir.
Bu nedenle, çekişmeli taşınmaza komşu parsellere ait kadastro tespit tutanağı ile eğer itirazlı ise dava dosyası, varsa bu parsellere ait dayanak tapu ve vergi kayıtları, en eski tarihli ve dava tarihinden geriye doğru 20 yıl öncesine ait memleket haritaları, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip önceki bilirkişiler dışında bu konuda uzman serbest ... mühendisleri arasından
seçilecek bir ... mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir fen elemanı yardımıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyetlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 tarihli ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 tarihli ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 tarihli ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 3/3/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırıldığından, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi ... olan bir yerin üzerindeki ... bitki örtüsü yok edilmiş olsa dahi, salt ... toprağının ... sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman ... bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ve hava fotoğraflarının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ve hava fotoğrafları ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte memleket haritası ve hava fotoğrafları üzerinde gösterecekleri ve hava fotoğraflarının stereoskop vasıtasıyla üç boyutlu incelemesi yapılarak, taşınmaz üzerindeki bitki örtüsünün cinsi, sayısı, yaşı, dağılımı, kapalılık oranı ve tasarruf sınırlarının bulunup bulunmadığı ile kullanım durumunu açıklayıcı yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı; çekişmeli taşınmazların bir bütün olarak düşünüldüğünde 6831 sayılı Kanunun 17/1-2. maddeleri karşısındaki durumu araştırılmalıdır.
Yukarıda açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazların ... sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde, bu kez, zilyetlik yolu ile kazanma (Medeni Kanunun 713. maddesi, 3402 sayılı Kanunun 14 ve 17. maddelerindeki) koşulların araştırılması gerekir. Bu cümleden olarak, yapılacak keşifte 1985-1990 yılları arasında hava fotoğrafları ve memleket haritasında taşınmazın o yıllarda ziraat alanı olarak kullanılıp kullanılmadığı, zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı belirlenip, taşınmazların toprak yapısı incelenmeli, çekişmeli taşınmazın fiili durumunu da belirtir şekilde rapor alınmalı, imar ve ihya üzerinde durulup bu konuda ve zilyetliğin tespiti yönünden tanık beyanlarına başvurulmalı, tarafların bildirecekleri zilyetlik tanıkları HMK’nın 259 ve 261. maddeleri gereğince taşınmaz başında dinlenip; taşınmazın öncesi itibariyle niteliğinin ne olduğu, kime ait olduğu, zilyetliğin nasıl meydana geldiği, taşınmaz üzerindeki ağaçların yaşı da dikkate alınarak ne kadar süre ile ne şekilde devam ettiği, bunun ekonomik amacına uygun olup olmadığı, tanıkların bilgi ve görgülerinin hangi eylemli olaylara dayandırıldığı belirlenmeli, yerel bilirkişinin imar ve ihya ile zilyetlik olgusunu hangi olaylarla nasıl hatırladıkları saptanmalı ve bilimsel verilere dayalı kapsamlı rapor düzenlettirilmeli ve toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
Türk Medeni Kanununun 713/4. maddesi gereğince yasal ve zorunlu ilanların yaptırılması, dava konusu taşınmazın etrafında kadastro parseli var ise bu parsellere ait tutanak ve dayanak belgelerin getirtilip keşifte uygulanarak nazara alınması ve çevresinde TMK"nın 713. maddesi gereğince açılmış tescil davası var ise dosyalarının celbi ile bu hususların keşifte nazara alınması, bundan sonra toplanan delillerin tümü birlikte değerlendirilerek sonucuna göre yeterli gerekçeyi taşıyan bir karar verilmesi gerekmektedir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı ... ve davacı vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 30/03/2017 günü oy birliği ile karar verildi.