1. Hukuk Dairesi 2016/12369 E. , 2017/665 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ :ELATMANIN ÖNLENMESİ,KAL
Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi, kal davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ... "in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, elatmanın önlenmesi ve kal isteğine ilişkindir.
Davacı, dava konusu 12 ve 13 parsel sayılı taşınmazların maliki olduğunu, davalılara ...fabrikasının bulunduğu 14 parsel kullanılırken kendi parsellerine de tecavüz edildiğini ileri sürerek davalıların elatmalarının önlenmesini ve sabit kantarın sökülerek kaldırılmasını istemiştir.
Davalılar, 14 parselin ..."nın kullanımında olmadığından husumet yöneltilemeyeceğini, davaya konu parselin eski maliki ... tarafından taşınmazın ..."ya kiraya verildiğini, onun da alt kira sözleşmesi ile davalı şirkete kiraladığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davanın görev nedeniyle reddine ilişkin verilen karar Dairece; “... Davanın TMK"nun 683/2 maddesinden kaynaklandığı işin esasının incelenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, görevsizlik kararı verilmesi isabetsizdir...” gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda iddianın ispatlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, çekişme konusu 12 ve 13 parsel sayılı taşınmazların davacıya ait olduğu, davalı ...’nın ortağı olduğu diğer davalı ... ...Tarım Ticaret Ltd. Şirketinin kullanımında olduğu, davalı şirketin taşınmazlarda kayıttan kaynaklanan herhangi bir hakkının bulunmadığı, ancak davalı taşınmazların eski maliki olan ... tarafından ...’ya kiraya verildiği, onunla yapılan alt kira sözleşmesi ile de davalı şirkete kiralandığını, dolayısıyla kullanımının önceki malikle yapılan kira sözleşmesine dayandığını belirterek, kiracılık savunmasında bulunduğu anlaşılmaktadır.
Gerçekten de böyle bir sözleşmenin varlığı ve geçerliliği sabit olduğu takdirde, anılan sözleşmeye değer verileceği kuşkusuzdur. Bu durumda davalının taşınmazı tasarrufunun haksızlığından söz edilemeyecektir.
Bu halde davacı yan, bayiinin sözleşmesine dayalı olarak tahliye isteminde bulunarak yada Borçlar Kanunu"nun genel hükümlerini dikkate almak suretiyle taşınmazın kendisine teslimini istemeyecektir.
Bu bakımdan mahkemenin kabulünde isabet olduğu söylenemez. Ancak, kiracılık savunmasının kanıtlanması gerekeceği de muhakkaktır.
Bilindiği üzere; özel yasa hükümleri saklı kalmak koşuluyla, gerek taşınır gerekse taşınmaz mallara ilişkin kira sözleşmelerinin geçerli olması hiçbir biçim koşuluna bağlı değildir. Kira sözleşmeleri yazılı veya sözlü yapılabileceği gibi zımni ( üstü kapalı ) olarak da vücuda getirilebilir. Yeter ki taraflar kira sözleşmesinin esaslı unsurlarında anlaşmış olsunlar. Nitekim bu kural l8.3.l942 tarih 37/6 sayılı inançları birleştirme kararında açıkça vurgulanmıştır.
Ne var ki; kira ilişkisi bir hukuki fiil ( vakıa ) değil, bir hakkın doğumuna, değiştirilmesine veya ortadan kaldırılmasına neden olma niteliği itibariyle bir hukuki işlem( muamele) dir.
HMK"nun 200. maddesine göre hukuki işlemlerin yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu düzenlemeye göre, bu miktarın üzerindeki sözleşmeler hakkında tanık dinlenmesine olanak yoktur. Kira sözleşmesinin varlığı ancak, yazılı delille ispat edilebilir.
Hemen belirtilmelidir ki, sözü edilen miktar, yıllık kira tutarına bakılarak belli edilir. Sözlü kira sözleşmesi kurulduğu yolundaki savunmanın, ilgilisine (davalıya yada davalılara) yemin teklif etme hakkı verebileceği; ayrıca HMK 202 ve 203. maddelerinde değinilen ayrıcalıklarında gözetilmesinin gerekeceği kuşkusuzdur.
O halde, yukarıda değinilen hususlar gözetilerek, toplanan ve toplanacak olan deliller birlikte değerlendirilerek davalının kiracılık savunmasının incelenmesi ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, noksan soruşturmayla yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması isabetsizdir.
Davalıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 06.02.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.